Parti Sözcümüz Azmi Karamahmutoğlu, partimizin gündeme ilişkin görüşlerini düzenlediği basın toplantısıyla Türk kamuoyu ile paylaştı.
Azmi Karamahmutoğlu: Uzun süredir işlemekte olduğumuz Etki Ajanlığı yasa tasarısı vardı. Yasa, torbadan çıkartıldı. Fakat yapılan açıklamalara baktığımızda, hükümet kanalından gelen açıklamalara bakıldığında rafa kaldırılmadığı, iptal edilmediği, revize edileceği, etki ajanlığı yasasının yine Meclis’e getirileceği, yine sadece muhalif partilerin değil, bütün toplumsal muhalif kesimlerin, aydınların, yazarların, gazetecilerin de sırtında bir sopa gibi kullanılacağı anlaşılıyor.
Bir başka husus adeta tek parti dönemini hatırlatan ‘açık oy, gizli tasnif’ anlamına gelecek olan elektronik oylama tehlikesidir. Malum, elektronik ortamda, internet ortamına girildiği andan itibaren iz bırakılır. Orada iz bırakmadan çıkmak mümkün değildir. Yani elektronik ortamda kullanılacak oy, kimin hangi oyu kullandığının istenirse çok rahat tespit edilebileceği bir oylama modelidir. Devletler, gelişmiş demokrasiler bu yola sapmaz, tevessül etmez, başvurmaz. Bu da açık oy anlamına gelir. Ve yine elektronik ortamda kullanılan oylar her türlü istendiği gibi yönlendirilebilir, manipüle edilebilir. Verilen oyun yeri değiştirilebilir. Bu da açık tasnif anlamına gelir.
Şimdi yeni asgari ücret belirleme çalışmalara başlamış vaziyette. Ne yazık ki ilk başta yanlış bir adım atıldı. Hedef enflasyon üzerinden bir asgari ücret artımı verileceği söylendi. Gelen itirazlar üzerine bundan geri adım atıldı. Hükümetin dikkatini sunmak isteriz ki, TÜİK’in vermiş olduğu cari enflasyon rakamları da bizim için güvenilir değildir. Baz alınması gereken oran, hane halkı enflasyonudur ve ülkemizde bugün hane halkı enflasyonu %71’dir. Asgari ücretlinin maaşı enflasyonun altında olmamalı, enflasyona ezdirilmemelidir. Bu sebeple %71 olan hane halkı enflasyonu dikkate alınmalıdır.
Cumhurbaşkanı’na daha önce bir seslenişte bulunmuştum ve demiştim ki askeri okullardaki genç teğmenlerimiz sadece anne babalarının çocukları değildir. Bu milletin, memleketin çocuklarıdır. Ülkenin Cumhurbaşkanı olarak bunlar sizin de evladınızdır diye seslenmiştim ve bu anlayışla bu hassasiyetle yaklaşmalarını söylemiştim yaşanan yemin töreni krizine ilişkin. Başlangıçta Sayın Cumhurbaşkanı kucaklayıcı, yumuşak açıklamalar yapmış olsa da devamında belli ki AK Parti’nin içerisine yuvalanmış olan Cumhuriyetle, Cumhuriyet Türkiye’siyle, Mustafa Kemal Atatürk’le ve Türklükle hesabı ve hesaplaşması olan siyasal İslamcı, ümmetçi, zehirli ideolojiler taşıyan kadroların tesirinde yönlendirmesinde kalmış olmalı ki Cumhurbaşkanı, şimdi bu temellere ilişkin sakıncalı, üzücü, kahredici adımların atıldığını, atılmakta olduğunu görüyoruz.
Bu bahaneyle yapılacak olan ihraçlar yani bu beş teğmen ve üç komutan üzerinden bu bahaneyle bu mazeretlerle yapılacak olan ihraçlar Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki kalan subaylara Mustafa Kemal Atatürk’e sahip çıkan ve onun izinden gidecek olanlara verilen bir gözdağıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin şimdiki genel başkanı Bahçeli’nin terörist başı Abdullah Öcalan’ın affedilmesi ve bir de üzerine onore edilerek Meclis’te konuşturulması üzerinden başlatılan çalışmanın artık diğer siyasi ekollerde de, diğer siyasi partilerde tartışma konusu olduğunu ve Türkiye’nin Misakı milli üzerinden bir federalizme, federasyon tartışmasına götürüldüğünü Türk milliyetçileri olarak pekala görüyoruz.
Görememiş olan gözleri de şimdiden erkenden uyandırmak ve o gözleri açmak adına birkaç şey söylemek istiyorum; Utanılası bir durum. Abdullah Öcalan’ın bile bir sanki millici olduğunu söylüyorlar. Bu yapılan çalışmaların Suriye’deki otonom, garnizon, Kürt terör devletinin himaye altına alınması için yapıldığı, artık üzerindeki toz bulutu dağıldıkça görülmeye başlanıyor. Irak’taki Kürt de…