Çanakkale Savaşlarında, Anadolu’dan gelen 15 -16 yaşlarındaki “Kınalı Kuzular” yani çocuk askerler, vatan savunmasının en ön cephesinde kahramanca yer almaktaydı. Bu savaş, kınalı kuzular ve Mehmetçiğimizin olağanüstü kahramanlıklarının neticesinde başarıya ulaşmıştır.
Mustafa Kemal bu savaşta Conkbayırı, Anafartalar ve Arıburnu’nda görev yaparak, “Anafartalar Kahramanı” ünvanını almıştır. Mustafa Kemal’in adını dahi almayan/alamayan yobaz takımına inat, tarihimiz o günleri şu şekilde anacaktır;
”Sakarya Savaşı’nın en zor günleri yaşanıyordu. Başkomutan Mustafa Kemal cephede, Mehmetçiğin yanı başında bu ölüm kalım savaşını yönetiyordu. İşte o zor günlerde Tevhid-i Efkâr Gazetesi, 31 Ağustos 1921 tarihli sayısında, manşetten, aynen şöyle diyordu: ‘Mustafa Kemal Paşa Mutlaka Muzaffer Olacaktır: Çanakkale’de iki defa İstanbul’u kurtaran Mustafa Kemal Paşa bu defa da vatanı kurtaracaktır.’” (1)
”Tarım Devriminde kalan imparatorlukları tasfiye eden Birinci Dünya Savaşı’na yol açan bu tarihsel süreç sadece Emperyalistleri Anadolu’da mağlup eden Mustafa Kemal Atatürk tarafından tersine çevrilir ve Osmanlı İmparatorluğu yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulur.” (2)
Atatürk’ün Arıburnu muharebelerini yönettiği tepeye 10 Mayıs 1915’te “Kemalyeri” adı verildi. Şevket Süreyya Aydemir’in dediği gibi “Mustafa Kemal’in doğum yeri Kemalyeri’dir” sözü çok anlamlıdır. (1)
Yarbay Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşları’nı Kocatepe Köyü ile Kanlısırt arasında kalan bölgeden yani Kemalyeri’nden yönetmiştir. Mustafa Kemal’in, 10 Ağustos 1915 sabahı yapacağı taarruz öncesi gecelediği yer bir tabela ile belirtilmiştir.
Şevket Süreyya Aydemir’den öğrenildiğine göre; 10 Mayıs 1915’te harita üzerinde arazi incelemesi yapan Mustafa Kemal’e 3. Kor. Kur. Bşk. Kur. Yb. Fahrettin (Altay) orada ne yaptığını sormuş, Mustafa Kemal de bölgeyi incelediğini ve bulunduğu yerin ismini araştırdığını söylemiştir. Bunun üzerine Fahrettin bey, “Mademki bir isim bulamadın buranın ismi Kemalyeri olsun” diyerek buraya tarihi ismi vermiştir.
Kemalyeri’ne, 1982 yılında bir anıt yapılmış ve anıtın üzerine Yarbay Mustafa Kemal’in, 3 Mayıs 1915 saat 19’da kuvvetlerine verdiği emrin 5. paragrafı yazmaktadır.
“Benimle beraber burada muharebe eden bütün askerler kesin olarak bilmelidir ki, bize verilen namus görevini eksiksiz yapmak için bir adım geri gitmek yoktur. Uyku, dinlenme aramanın, bu dinlenmeden yalnız bizim değil, bütün milletimizin sonsuza kadar yoksun kalmasına neden olacağını hepinize hatırlatırım.” M.Kemal Atatürk
Dr. Cihangir Dumanlı, Çanakkale Savaşlarında, Mustafa Kemal’in varlığını şu şekilde anlatmıştır;
”Çanakkale’yi ‘geçilmez’ yapan Mehmetçiğin üstün savaşma azim ve iradesi ile bu azim ve iradeyi yüksek komutanlık yeteneği ile etkili bir şekilde kullanan Mustafa Kemal’dir.”
”Mustafa Kemal olmasaydı Çanakkale geçilir, tarih başka türlü yazılırdı. Bu nedenle Çanakkale’yi Mustafa Kemal’siz anlatmak, onun başarılarını küçümsemek, zaferi hurafelere bağlamak hem tarihi gerçeklere aykırıdır hem de kahramanlara saygısızlıktır.” (3)
Turgut Özakman, Diriliş Çanakkale 1915 isimli romanında, Mustafa Kemal ile ilgili şu bilgiyi vermektedir;
”M. Kemal geceleri çok az uyuyor, bir savaş durumu yoksa, yanında bulunan ya da İstanbul’dan getirttiği kitapları okuyordu. Zaman zaman da kurmaylar ve alay komutanlarıyla bir araya gelip sohbet ediyorlardı. Ana konu, Türk aydınlarının, özellikle de İmparatorluk içinde görevi gereği birçok yeri bilen, halkı tanıyan, okuyan subayların yüz yıllık konusuydu: Devlet nasıl kurtulur?
Devlet pek çok sorun içinde yüzmekteydi. Zorluklarla ayakta duruyordu. Anadolu’yu anavatan yapamamış, imar edememiş, hastaneler ve okullarla donatamamıştı. Büyük askeri depoları, iş yerlerini Anadolu’ya dağıtamamış, İstanbul’da toplamıştı. Halk hemen her konuda ürküntü verecek kadar bilgisizdi. Hurafeler, mucize ve keramet hikayeleri, cinler, periler, ruhlar, hortlaklar, kuyu anaları, kesik başlar ile birlikte yaşamaktaydı. Kadınların durumu ise çok acıklıydı.
Çözüm?
Herkesin bir reçetesi vardı.
Akıl…” (4)
Mehmet Akif Ersoy, ‘’Çanakkale Şehitlerine’’ adlı şiiri ile bu kutsal savaşı şu sözleriyle dile getirmiştir;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce ateş,
Atılan her ateşin yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne korkunç tipidir: Savrulur insan parçaları…
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Mustafa Kemal Atatürkümüzün, ‘Yurta Barış, Dünyada Barış’ sözü kapsamında ‘Tam Bağımsızlık’ ilkesinden hiçbir ödün vermemeliyiz.
Çanakkale Savaşlarının 107. yılını onur ve gururla kutladığımız bugün, Cumhuriyetimizin varlık/ beka belgeleri olan Lozan Antlaşması ile Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne sahip çıkmamız, korumamız ulusal güvenliğimiz/bekamız açısından varlık sebebimizdir.
18 Mart 1915, Türk tarihinde bir askeri ve siyasi başarı ile azim ve mücadelenin destanıdır.
Çanakkale zaferimiz kutlu olsun…
Sağlık, sevgi ve hoşgörü ile kalınız…
Kaynaklar:
1) Sinan Meydan – Sözcü Gazetesi – 18.03.2019 tarihli yazısı
2) Emre Kongar – Cumhuriyet Gazetesi – 10.03.2022 tarihli yazısı
3) Dr.Cihangir Dumanlı – Bütün Dünya Dergisi / Mart 2022 – Atatürk Olmasaydı Çanakkale Geçilirdi
4) Turgut Özakman –Diriliş Çanakkale 1915 – Bilgi Yayınevi
Elinize, emeğinize sağlık.
Selamlar, saygılar…
Arkadaşım, tek kelimeyle müthiş. Yüreğine sağlık.
Emeğinize sağlık, çok güzel bir yazı. Saygılar
Kaleminize ve elinize sağlık
Sevgili yazarım,
yine harika bir yazı.
Kalemine yüreğine sağlık …
eline sağlık abi