Yazımın başlığı, belki sizleri şaşırtacak ama, Ulusal Kurtuluş Savaşımız boyunca bizler tarafından pek bilinmeyen, ama beni çok etkileyen iki özel ve önemli olayı sizlerle paylaşmak istedim;
Subaylar Savaşı ve Çalıkuşu Romanı…
Güzel ülkem, Çanakkale Savaşından yeni çıkmış olup, yokluk, yoksulluk, maddi ve manevi açıdan zor bir durumdadır.
Çanakkale’de, Mustafa Kemal önderliğinde gösterilen “askeri deha” olmasaydı, Kurtuluş Savaşı olmazdı, olamazdı.
Sakarya Meydan Muharebesi, (23 Ağustos – 13 Eylül 1921) Kurtuluş Savaşımızın başlangıç noktasıdır. Bu savaşlar kaybedilseydi; TBMM, Sevr Antlaşmasını onaylamak zorunda kalabilirdi. Lütfen, oluşabilecek bu vahim sonucu tekrar düşünelim derim.
Sakarya Meydan Muharebesi, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları ile birlikte Polatlı’dan (Ankara) başlattıkları ve emperyalizme karşı yokluk içindeki askeri direnişin başlangıç noktasıdır. Savaş öyle kanlı geçiyordu ki, Polatlı’dan atılan top sesleri, Ankara’dan duyulmaktaydı.
Ankara’ya 50 km kala yaklaşan Yunan birlikleri, muhteşem bir askeri zeka planları sebebiyle Ankara’yı ellerine geçiremediler.
Sakarya Meydan Muharebesi, 22 gün/gece sürdü. Yaklaşık 100 km’lik bir alanda gerçekleşmiş olup, çok fazla sayıda subay kaybı sebebiyle, şanlı tarihimizde bu olay “Subaylar Savaşı” olarak anılmaktadır.
Sakarya’da “Başkomutan” ünvanı ile Türk Ordusunu yöneten, Gazi Mustafa Kemal ile birlikte savaşan ve şehit olan subayların rolü, Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderini belirlemiştir.
Süngü süngüye ve 80 metreye kadar kısa mesafedeki siperlerde, sadece ölmeyi düşünen mehmetçiğimiz ve komutanlarına yıllardır yapılan kirli hakaretlere tepki verilmemesi hatta ödüllendirilmesi acı bir gerçektir.
“Muharebe başında 5.401 olan subay mevcudumuz, muharebenin sonunda 4.012’ye düşmüştür. Cephe hattında görev yapan birliklerde subay zayiat oranı % 70’e kadar ulaşmıştır. Muharebe sona erdiğinde ise bazı alaylarda subay kalmamıştır. Bu sebeple Sakarya Meydan Muharebesi bir “Subaylar Savaşı” olarak anılagelmiştir. (Kara Harp Okulu – Sakarya Meydan Muharebesi 100 yıl dönümü – kho.msb.edu.tr.)
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, yaşamı boyunca okuduğu kayıtlı, “3997 adet kitap” içinde en çok değer ve anlam verdiği kitaplardan birisi de Reşat Nuri Güntekin’in (1889-1956) yazdığı “Çalıkuşu” romanıdır.
Bu konuda, Sadi Borak’ın, (Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi Cilt IX – Kasım 1992 – Sayı 25) kaleme aldığı “Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar ve Kitaplığı” adlı yazısından, Siirt milletvekili Mahmut Bey’in günlük notlarından bir kesit;
“21 Ağustos 1922, Akşehir – Düşmanda bir hassasiyet var. Bizim tarafta fevkalade bir hareket, bir şey olduğunu hissetmiş gibi… Temenni edelim ki asıl hedefi keşfetmemiş olsun. İki gündür Paşa, ”Çalıkuşu’nu” okuyor. Öyle beğendi ve sevdi ki… Büyük hareketlerin arifesinde böyle bir şey okumak da çok dinlendirici.”
”22 Ağustos 1922 – Bugün de Akşehir’deyiz. Paşa, daireden çıkmadı. Akşama kadar Çalıkuşu’nu okudu. Çok memnun oldu, takdir etti.”
Reşat Nuri Güntekin, eserlerinde, Anadolu’daki toplumsal ve sosyolojik gözlemleri ile insan, doğa ve çevresel konuları ele almıştır.
Çalıkuşu romanının baş karakteri olan Feride’nin, öğretmen olarak görev yaptığı Bursa, Zeyniler köyüne, Reşat Nuri sık sık gelerek o zamanki Bursa’nın muhteşem manzarasını, Seyir Tepe’den seyrederdi.
Bir doğasever olarak biz dağcıların, pek çok kez gittiğimiz, yazı ve kışı her mevsim doğal güzelliği, tarihi ve manzarası olan Bursa, Teferrüç semtine 3 km. mesafedeki Zeyniler Köyü/Mah. Çalıkuşu romanına (1922) ruhunu vermiştir.
Oradan, Bursa’ya kuşbakışı bakmak ve talan edilip, yeşilden gri renge döndürülen talihsiz ovayı, iyi ki Reşat Nuri Güntekin görmemiştir…
Bursa Ovasının bu halini görse, belki de bu klasik romanı yazmayabilirdi!
Bu romanda, Feride’nin, nişanlısı tarafından ihanete uğraması sonucu, bu durumdan kurtulabilmek için Anadolu’da öğretmenlik yapması, kadınların toplumsal mücadelesi, öğretmenlik mesleğinin sorunları ve bürokrasi gibi bir çok konu işlenir.
Çalıkuşu romanı, duygusal bir olayı ele almakla birlikte o günkü olayları sosyolojik ve toplumsal açıdan eleştiriler yönleriyle gözlemlemektedir. Çalıkuşu romanını okuyarak, ondan esinlenen çağdaş Türk kadınının, Anadolu’ya öğretmenlik amacıyla gitmeleri çok önemlidir.
Mustafa Kemal’in, Çalıkuşu romanını çok sevmesinin sebebi, öğretmenlik yapan ve Anadolu’yu aydınlatma sevdası taşıyan Feride isimli öğretmenin varlığıdır.
milliyet.com.tr‘de yayınlanan “Ata’nın ilacı Çalıkuşu” adlı yazıda;
“Ünlü yazarımız Resat Nuri Güntekin’in eşi Hadiye Güntekin, ulu önder Atatürk’le ilgili anılarını Milliyet’e anlattı. İstanbul’daki evinde bizi konuk eden Hadiye Güntekin, Atatürk Kurtuluş Savaşı sırasında attan düştüğünde yaralı olarak dinlenirken Reşat Nuri’nin ünlü eseri Çalıkuşu romanını okumuş. Atatürk bunu Reşat Nuri’ye anlatırken şöyle demiş; ‘Çok ağrım vardı. Senin Çalıkuşu’nu okurken ağrım sızım hafifledi.’”
Turgut Özakman’ın kaleminden; “Biliyor musunuz gece Reşat Nuri Bey’in Çalıkuşu romanını okumaya başladım. Çok beğendim. İhmal edilmiş Anadolu’yu ve genç bir hanım öğretmenin yaşadığı zorlukları, ne güzel anlatmış. Bitirince İsmet’e vereceğim. (İsmet İnönü) Sonra da sizler okuyun.” demiştir. (Turgut Özakman – Şu Çılgın Türkler – Bilgi Yayınevi – sy.600
Ankara’da başlayıp, İzmir’de sonuçlanan milli egemenlik davamızın ardından halen “Keşke Yunan galip gelseydi” dileğinde bulunan utanmaz ve vicdansız zihniyete inat, emperyalist güçlerle birlikte Yunanlılar, İzmir’de denize dökülmüştür.
Yunanistan’ın, Bizans İmparatorluğu’nu yeniden diriltme amacı olan “Megali İdea” emperyal zihniyeti, Kadir Mısırlıoğlu ve onun destekçileri ile birlikte mezara gömülmüştür!
Yaşamlarının uzun yıllarını askeri koşullarda, cephede ve savaşlarda yokluk içinde geçiren tüm kahramanlarımızı saygı ve rahmetle anmaktayız.
Onların varlığı ve inançları olmasaydı, Türkiye Cumhuriyeti ne yazık ki olamazdı. Bu sebeple Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah Arkadaşlarına yapılan tüm olumsuz tepki, hakaretleri şiddetle kınıyor ve kabul etmiyoruz…
Bu yıl onurla ve gururla kutlayacağımız, 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZIN 100. YIL DÖNÜMÜDÜR.
Kutlu olsun…
***
Sağlık, sevgi ve hoşgörü ile kalınız…
Ülkemizin kurtuluş ve yeniden kuruluş günlerini bizlere hatırlattığın için teşekkürler.
Harika! Elinize, gönlünüze sağlık! Selamlar, saygılar…