Şeker hastalığı hedef organ adı verilen göz, beyin, kalp ve böbreklerde hasara yol açtığı için sıkı takip edilmelidir. Şekerin yüksek düzeyde seyretmesi bazen hiç hissedilmez. Bu durum bir avantaj değildir. Çünkü kontrolsüz şeker hastalığı, belirtisiz de olsa hedef organlarda risk artışına (kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, göz damarlarında kanama) neden olur.
Kan şeker düzeyi inişli çıkışlı ve genellikle yüksek seyrediyorsa bunun adı kontrolsüz şeker hastalığıdır.
Bu makalemde kontrolsüz şeker hastalığının belirtilerini anlatmak istiyorum. Elbette bu belirtilerin hepsi birlikte görülmeyebilir.
En kesin ve en belirgin işaret sağlık merkezlerinde veya evde yapılan ölçümlerde şekerin yüksek düzeylerde seyretmesidir. Birçok şeker hastası ilaç raporu almayı yeterli sayıp şekerinin ölçülmesine veya takibe gerek olmadığına inanır. Bazı hastalar ise şekerlerini ölçüp yüksek değerleri görseler de bu durumu hastalıklarının doğal sonucu olarak kabul ederler. Gerek yaşam tarzı değişiklikleri yapılarak gerekse tedaviye uyum gösterilerek şeker düzeyi hedef değerlere çekilmelidir. Hedef değerler hastanın yaşı ve ek hastalıklar dikkate alınarak hekimi tarafından belirlenmelidir. Gereken özen gösterildiği halde şeker dalgalı ve yüksek seyrediyorsa tedavinin gözden geçirilmesinin zamanı gelmiş demektir.
Şeker hastalığı bağışıklık sistemini zayıflattığı için enfeksiyon hastalıklarına eğilim artar. Deri enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonları, genital bölgede maya ve pamukçuk enfeksiyonlarına eğilim vardır. Bu hastalıklar kontrolsüz şeker hastalarında ortalamaya göre daha sık görülür.
Günlük idrar miktarında artış kontrolsüz şeker hastalığının en dikkat çeken belirtilerindendir. Vücut kanda artan şekeri dışarı atarak, bir tür zehir olarak algıladığı şekerli sıvıdan kendisini kurtarmaya çalışırken aynı zamanda su da kaybedilir. Bu hastalar idrarla çok su kaybettikleri için vücutları susuz kalır.
Ağız kuruması ve buna bağlı olarak çok su içilmesi en iyi bilinen belirtilerdendir.
Kilo artışı olmaksızın hatta zayıflamayla birlikte iştah artışı kontrolsüz şeker hastalığının işaretlerindendir. Kan şekeri aşırı yüksek seyreden kişilerde, kandaki yüksek şekerin hücreler tarafından yakıt olarak kullanılamaması hem kilo artışı olmayışının hem de açlık belirtilerinin sebebidir.
Nefeste çürük meyve veya aseton kokusu kontrolsüz şeker hastalığının ciddi boyutlara ulaştığını gösteren alarm belirtilerindendir. Bazı hastalar ne kadar su içerlerse içsinler vücutları susuz kalmaya devam edebilir, durum gitgide ağırlaşabilir. Tip 1 şeker hastalarında sıkça rastlanan bu duruma kontrolsüz Tip 2 şeker hastalarında, özellikle yaşlı kişilerde araya ciddi bir enfeksiyon girdiğinde rastlanabilir. Baş dönmesi, bulantı, karın ağrısı, ağız kuruluğu, nefesten çürük elma kokusu gelmesi, zihinsel bulanıklık, hatta bilinç kaybı gibi belirtilerle kendini gösteren bu tablonun oldukça ağır sonuçları olabilir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında acilen hastaneye gitmek üzere 112 aranmalıdır.
İdrarda renk değişikliği, kokulu veya köpüklü idrar kontrolsüz şeker hastalığının sebep olduğu idrar yolu enfeksiyonlarına, hatta kronik böbrek yetersizliğine ait bir işaret olabilir. Şeker hastalığının böbrekte yol açabileceği temel sorun olan kronik böbrek yetmezliği çok sinsi ilerleyerek ancak ileri evrede belirti verebilir.
Kontrolsüz şeker hastalarında aynı zamanda yüksek tansiyon ve sağlıksız bir kolesterol tablosu görülebilir. Bilindiği gibi bu tablo kalp damar hastalıklarına davetiye çıkarabilir.
El ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma kontrolsüz şeker hastalığının sinirlerde oluşturduğu sinir hasarına yani nöropatiye işaret eder.
Hem nöropati, hem şeker hastalığının damarlarda neden olduğu dolaşım bozukluğu, hem de enfeksiyon hastalıklarına yatkınlık nedeniyle ayakta yara ve kangren gibi acil müdahale gerektiren ciddi sorunlarla karşılaşılabilir.
Özet olarak belirtmek isterim ki, kontrolsüz şeker hastalığına ait belirtilerin ciddi uyarılar anlamına geldiğini bilmekte büyük yararlar vardır.
Sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.