Sosyal medyada bazı sivil toplum örgütü,üniversite ve belediyenin nilüfer çayının arıtılması ile ilgili haberleri görünce içimde bir umut ışığı belirdi. Bursa’mızda hâlâ duyarlı insanlar olduğuna dair inancım tazelendi.Sevinmedim desem yalan olur.
Hasbelkader zaman zaman yurt dışında gözlem yapma imkanımız oldu.Sanayinin en yoğun olduğu ülkelerin göbeğinden geçen nehirlerde yüzen ördekleri,kazları ve balıkları görünce hemen aklıma Nilüfer çayı geldi.Hatta koskoca Tuna nehrinde bir tane sanayi ve evsel atık göremedim. Adamlar sanayileşirken doğaya asla zarar vermemiş dağları ovaları ve nehirleri pırıl pırıl.
Demek ki çevreyi kirletmeden de sanayileşmek de mümkün müş.
Peki bizde neden olmuyor?
Fabrika kurmaya gücü yeten işadamı neden arıtma kurma gereği duymuyor? Yasa yapıcılarımız zaman zaman kafile halinde yurt dışı seyehate çıkıyorlar.Hiçbirinin gözü görmüyor aklı yetmiyor mu? Yerel yönetimlerimiz ne zaman bu facianın farkına varacak. Maden sahalarındaki gibi illa göçük altında mı kalsın insanlarımız?
Bir eğitimci olarak uyarıyorum.Doğaya ve çevreye verdiğiniz bu zarar ve tahribatı yıllar sonra torunlarımız pek hayırla anmayacaklar.
Üçüncü Dünya ülkesi görünümünden ne zaman kurtulacağız ?
Topluma, doğaya ve insanlığa saygımızı böyle mi ifade edeceğiz.
Rum suresi ayet 41 de aynen şunlar yazıyor” İnsanların bizzat kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden ,karada ve denizde düzen bozuldu;böylece Allah – dönüş yapsınlar diye-işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.”
Bu ülke ve bu coğrafya bu kadar kötülüğü haketmiyor.
Vahşi kapitalizmin cazibesine kapılıp sorumsuzca ve insafsızca katlettiginiz doğanın hesabını kimse sormasa bile Yüce Allah mutlaka sorar. Yol yakınken hatamızı telafi edelim.
Çoban değneğini soksa yaprak verecek bursa ovamizi, TOKİ Doğanbey konutlarını bir başka yazımda ele alacağım.