Nasıl bir döneme denk geldik artık hiç bir şeye şaşırmıyoruz. Ülkesini seven,az çok okumuş yazmış biri olarak endişelenmemek mümkün değil.
Dün FETÖ’nün ihanetleri sonucu şehit edilen pilotlarımız, aselsan’da ki mühendislerimiz ve terörle mücadele eden kahraman güvenlik kuvvetlerimiz,bilim adamlarımız ve kozmik oda ihanetiyle sekizyüz istihbarat elemanımızın şehadetiyle sonuçlanan hadise hala hafızalarımızda, aynı zamanda terörle mücadele ederken yaralanan askerlerimizin örgüt üyesi sağlık personeli tarafından şehit edilmeleri bilinen bir durum.
Peki bu hainlere verilen cezalar nedir?
Yakalananlar diyelimki “yetmez ama evet” Kabilinden ceza almışlar ancak ne hikmetse infaz yasalarında yapılan değişikliklerle bu melunlar güya topluma kazandırılma adı altında cezaevlerinden tahliye edilip çalışmaları sağlanmış. Yetmemiş bu merhametin karşılığında özellikle altını çizerek söylüyoruz ki Türk çocukları seçilerek özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde sistematik şekilde katledilmiştir. Buz dağının su üstündeki kısmı bu fakat daha vahim iddialarda söz konusu.
Acaba millet olarak çok mu safız yoksa düşmanlarımıza bu kadar merhametin mazlumlar ve masumlara zulüm olduğunu unuttuk mu?
Merhamet insanı bir duygudur ama bu bir yerde suistimal ediliyorsa kendimizi sorgulayalım.
Devlet aklını devreye koyarak yasalarda gerekli caydırıcı düzenlemeyi yaparak en ağır cezayı verelim. İyi halmiş falan gibi indirimsiz olarak uygulanmalı.
Daha önce narin olayı üzerine yazdığım yazıda da bahsettiğim gibi kısasa kısas referanduma sunulmalı.
Organize çeteye asla merhamet gösterilmemeli.
Fatih Sultan Mehmet Hanın dediği gibi “Düşmanı murdarça gebertmedikçe yar elden gider.
Bu mesele hafife alınmadan ve gecikmeye mahal vermeden derhal meclise getirilmeli.
BEKA meselesi be diye sorarsanız işte bu derim.
Ayrıca özel hastanelerin de masaya yatırılması gerekir. Her önüne gelen hastahane açmamalı. Böyle hayatı konularda gerekli güvenlik araştırması en ince noktaya kadar sorgulanmalı. Parası olan herkes uzmanı olmadığı alanda iş yapmamalı. Bunun faturasını depremlerde çok acı bir şekilde ödedik.
Son olarak devletin kurumları tarikat ve cemaatların hegemonyasına terk edilmemeli.
Devlet yönetmekle tarikat yönetmek aynı şey değildir.