Kendi kendime sorup cevap arıyorum.
Acaba 22 yılda her yıl bir milyon fidan dikilseydi toplamda yirmi iki milyon yapardı. Ve bu koca bir orman olurdu. Sadece yanan yerler ağaçlandırılsa yine iyiydi.
Yaz mevsimi geldiğinde ne hikmetse güya örgüt mensupları yangın çıkarır ama yangın yerleri özenle seçilir ve bilhassa sahil kesimlerine itina ile devasa oteller dikilir.
Vahşi kapitalizm denen şeyin İnançla ,ahlâkla ve vicdanla zerrece alakası yoktur. Onun tek amacı vardır daha çok kazanmak nereden, nasıl ve niçin olduğunun önemi yok. Yani hiç bir kutsalın hükmü yoktur.
Küresel ısınma ve kutaklığın etkilerini bizzat görebiliyoruz. İlimizin su ihtiyacını karşılayan doğancı ve nilüfer barajlarındaki su miktarı sıfıra yakın.
Aynı şekilde sanayi ve aşırı tarımsal sulama sonucu yeraltı sularımız, hatta göllerimiz ya tamamen kurudu veya bariz biçimde çekilmeye başladı.
Bu ülkeyi yönetenler acaba bu işlere hiç vakit ayırıyorlar mı diye merak ediyorum.
Evlatlarımız ve torunlarımız için daha yaşanılır ülke bırakıyor muyuz sorusunu kendilerine sorma gereği duydular mı?
Ailede nasıl ki ebeveynler evlatlarına daha iyi bir gelecek hazırlama ve miras bırakmayı düşünürlerse devlet de vatandaşlarına daha yaşanılası bir çevre ve müreffeh bir ülke bırakmak zorundadır.
Bir ara kulağımıza bayağı hoş gelen sözler işitmiştik. 25 bin dolar kişi başı milli gelir hedeflenmişti ama azrailin can dağıtmasına döndü sanki.
Mürrü zaman der eskiler yani sözün sahibi bile unutmuş olabilir zaman aşımından dolayı.
Ama unutulmayan bir şey varsa iktidarın yakınlarının kişi başı servetlerinin arttığı doğrudur. Hatta ve hatta vergi ve sigorta borçları bile affedilerek fakir fukaranın gelirine ortak edilmişlerdir.
Acaba diyorum dünyada ölümsüzlük iksiri mi bulmuşlar ki toprağın altını düşünmezler?