Türkiye son yıllarda ekonomik istikrarını korumakta giderek zorlanıyor. Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, enflasyonun kronik hale gelmesi ve işsizlik oranlarının yüksek seyretmesi, uygulanan ekonomi politikalarının sorgulanmasını gerektiriyor. Ne yazık ki, hükümetin izlediği stratejiler, kalıcı çözümler üretmekten ziyade, kısa vadeli rahatlama sağlamaya odaklanıyor.
Faiz-Enflasyon Kısır Döngüsü
Türkiye’de enflasyonla mücadele için geleneksel olarak faiz artırımı bir araç olarak kullanılırken, son dönemde “faiz sebep, enflasyon sonuç” anlayışıyla tersine politikalara yönelinmesi, ekonomiyi daha da kırılgan hale getirdi. Merkez Bankası’nın politika faizini düşürme ısrarı, TL’nin değer kaybını hızlandırdı ve enflasyonu tırmandırdı. Enflasyonun %60’ları aştığı bir ortamda, vatandaşın alım gücü erirken, üretici maliyetleri de kontrolsüzce arttı.
Döviz Rezervleri ve Kur Politikası
Döviz kurlarını kontrol altında tutmak için yapılan müdahaleler ve swap anlaşmaları, rezervlerin erimesine neden olmuştur. Net rezervlerin negatif seviyelere düşmesi, Türkiye’nin dış şoklara karşı savunmasız kalması anlamına gelmektedir. Üstelik, kur istikrarını sağlamak için yurt içi piyasalara yapılan dolarlı satışlar, sorunu ötelemiş olsa da temel dengesizlikleri çözmemiştir.
Büyüme Modelinin Sürdürülebilir Olmaması
Hükümetin “üretim odaklı büyüme” vurgusuna rağmen, ekonomi halâ inşaat ve tüketim odaklı bir modelle yönetiliyor. Kamu harcamaları ve kredi genişlemesiyle desteklenen büyüme, cari açığı artırıyor ve dış finansman ihtiyacını körüklüyor. Özel sektörün döviz borçluluğunun yüksek olması, küresel likidite daralmalarında risk oluşturuyor.
Reform Eksikliği ve Güven Sorunu
Ekonomide yapısal reformların ertelenmesi, yatırımcı güvenini zedeliyor. Yargı bağımsızlığı, mülkiyet hakları ve şeffaflık konularındaki belirsizlikler, uzun vadeli yabancı sermaye girişini engelliyor. Ayrıca, enflasyon hedeflemesi ve bağımsız kurumlar yerine siyasi iradenin doğrudan müdahaleleri, piyasa dinamiklerini bozuyor.
Türkiye’nin ekonomik sorunlarını aşması için acilen:
Türkiye’nin potansiyeli, doğru yönetişimle ortaya çıkarılmayı bekliyor.