Tarım ülkesi Türkiye’de 50 binin üzerinde ziraat mühendisi boşta

A+
A-

Epeydir, iktidarın tarımla ilgili uygulamalarından anlıyoruz ki; devletin ciddi ve yararlı bir tarım politikası bulunmamaktadır. Hemen her kurumda olduğu gibi, Tarım Bakanlığı ve bağlı teşkilatlarda da durum içler acısı; ülkenin tarımına yaptıkları kötülük her gün bir önceki güne göre ikiye katlanmaktadır. Bilim yuvası olmaktan çıkmış bulunan üniversitelerin Ziraat ve Veteriner fakültelerinden, tarım hakkında işe yarar hiçbir bilimsel söz edilmemekte, doküman hazırlanmamaktadır. Kendilerince bir şey yapıyor olsalar da bunlar, muhatabı olan çiftçiye aktarılamıyor.

TARIM VE HAYVANCILIK YOK OLUYOR

Çiftçi örgütlerine gelince; Tarım Bakanlığı’nın yanlışlarına karşı alternatif çözümler bulmaktan uzaklaşmışlardır. Ziraat odaları, çiftçinin sesi olma işlevini çoktan yitirdi. Kooperatifler, çiftçilerin, gücünü birleştirdikleri kurumsal ortaklıklar olmaktan çıkmış, birbirleriyle ahbap çavuş olanların yönetimindeki arpalıklara dönüşmüştür.

Bütün bunlar, tarımın ve hayvancılığın sonunu getiren başat nedenlerdir. Bundan dolayıdır ki; tarım ve hayvancılığın kurtuluşunu hali hazırdaki kurumlardan beklemek boşunadır.

Ülke tarımının bu hal-i pürmelâline karşı duyarlı olan herkes gibi biz de neler yapılabilir sorusuna yanıt aramaktayız. “Demokrasilerde çare tükenmez” diye anlamlı bir sözü vardı Demirel’in. Bu sözün doğruluğuna biz de inanıyoruz ve bu inançla da madem belediyeler ülkenin birer demokratik kurumu, o halde büyük küçük demeden bütün yerel yönetimlerden, kendi çapında ülkenin tarımını kurtarma görevi üstlenmeleri kendilerinden beklenebilir.

50 BİN ZİRAAT MÜHENDİSİ BOŞTA

Türkiye bir tarım ülkesiydi. Yaklaşık 24 milyon hektar işlenen tarım arazisi varken, şimdi ihtiyaç duyduğu tarım ürünlerinin tamamını ithal etmeye başladı. 15 milyon hektar çayır merası varken, et ve hayvan yemi de ithal ediyor. Neredeyse 35 milyon dönüm verimli tarım alanında ekimden dikimden vazgeçildi. Köylerdeki nüfusun yaş ortalaması 65’e çıktı. Devletten tarıma yeterince destek yapılmadığı gerekçesiyle köylerini, tarlalarını terk eden üreticiler kent varoşlarına sığındı. Genel işsizliğin % 20’ye, genç işsizliğin % 30’a varmasına ramak kaldı. Tarım ülkesi Türkiye’de 50 binin üzerinde ziraat mühendisi de boşta. Bu, dünyada eşi benzeri olmayan çelişkiler sarmalı, gün geçtikçe endişe verici boyutlara ulaşmaktadır.

Türkiye’nin bugünkü ekonomik konjonktürü, merkezi yönetimin tarımla ilgili bir kısım yetkilerini, bütçesiyle birlikte yerel yönetimlerle paylaşmasını gerekli kılmaktadır. Zira başarılı belediyeler, bulundukları yörenin iklim, toprak ve su kaynaklarını tarımın lehine kullanmaları konusunda merkezi yönetiminkinden daha yüksek potansiyele sahiptir. Her belediye, bünyesinde tarımla ilgili hizmet birimleri oluşturduğunda, yöre tarımına yönelik daha gerçekçi plan ve projeler üretebilecektir. Ayrıca bu durum yurt içinde belediyeler arasında işbirliğine, köylerdeki göçü tersine ve bu vesileyle istihdama, yurt dışında da dünya ile rekabette güç birliği yapmalarına yol açacaktır. Dolayısıyla hem yöre tarımının, hem de ülke tarımının kurtuluşunda önemli rol üstlenmiş olacaklardır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Clicky