Ne AKP, ne de MHP liderleri 2023 vizyonları hakkında detaylı bilgi vermiyorlar, zira tabanları ve genel merkezleri de bu vizyon bilgisine sahip değildir. Ortada büyük bir hedef, belki de geri dönüşü olmayan bir paradigma değişikliği söz konusu ama bu konu hakkında hiçbir bilgi yoktur. Türk milletinin kaderini etkileyecek çapta bir dönüşüm hedefi adım adım uygulanırken, nereye varacağı hakkında Türk milletinin habersiz bırakılması çok enteresan değil mi?
2023 hedefleriyle ilgili hamaset dışında içi doldurulabilecek tek cümle ve aşağıda sorduğumuz sorulara verilebilecek herhangi bir cevap da bulamazsınız.
2023 vizyonu ilerleme değil, gerilemeye dönük bir hedef olduğu gerçeğini Cumhur İttifakı’nın uygulamalarından ancak anlayabilmekteyiz.
2023 hedefinde hukukun üstünlüğü mü, katılımcı demokrasi mi, sivil toplum örgütlerinin güçlenmesi mi, sosyal devlet olarak toplumsal katmanlar arasında adil paylaşımı sağlayacak projeleri mi, hesap verebilen bir iktidar modeli mi, Türk milletinin egemenliğini pekiştirmek mi ve Türk milletinin milletleşme sürecinin devamı gibi değerleri hayata mı geçirecek?
Evet, bu sorulara iktidarın ve küçük ortağının uygulamalarında hareketle cevap vererek 2023 tılsımının Türk milletinin kurtuluşu mu, başka bir ifadeyle Türk milleti için bir ERGENEKON mu, yoksa ENDÜLÜS mü olacağını analiz etmeye çalışacağız. Analizlerimizde partili kimliğimiz değil, bir Türk aydını bakışıyla olayları değerlendireceğiz.
AKP’nin 17 yıllık uygulamalarından hareketle öngörülerimiz olduğu gibi, MHP liderinin partinin başına geldiği günden itibaren duruşu da olayı bütünlük içinde kavramamızı sağlamaktadır.
Her iki siyasi partimiz de parti içi demokrasiye karşı kesin tavır koyan, eleştiriyi ihanet kabul eden ve farklı görüşleri yok edilmesi gereken düşman gibi algılayan bir zihni formasyona sahiptir. Yine toplumsal ihtiyaç sonucu ortaya çıkan siyasi partilerin adeta yasaklanmasını isteyecek kadar ileri giden bir antidemokratik tavır içindeler.
Devletin dini adalettir. Adalet mekanizmasını toplumsal ihtiyaçlara göre değil, egemenlerin koltuk tahkimine göre temellendiren ucube Cumhurbaşkanlığı sistemiyle egemenliği halktan alıp tek kişiye tevdi eden bir anlayışı hakim kıldılar.
Her iki partimizin 2023 hedefinde hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku egemen olacaktır. Yanlış uygulamalarına direnen sivil toplum örgütlerini ve mesleki teşekkülleri etkisiz hale getirmek için devlet nüfuzunu kullanmak kadar bu örgütleri küçülterek etkisizleştirme gibi yasal düzenlemeler yapma çabası içindeler.
Her iki parti toplumun tamamını kuşatan bir program ve dilden uzaklaşarak toplumu kategorize ederek taraftarlar ve hainler olmak üzere ayırmaktadır. Toplumun % 20’si refah içinde, geri kalanı yoksulluk, baskı ve maraba anlayışına tabi tutulmaktadır. Toplum; yandaşlar ve diğerleri olarak kategorize edilmiş durumdadır. Kendileri melek, karşı çıkanlar şimdiden şeytan ilan edilmiş durumda.
Her iki partimiz de şeffaflıktan ve hesap verebilirlikten uzak oldukları gibi bu evrensel değerleri beka hikayesiyle örtmeye çalışmaktadırlar. Dolayısıyla totalitarizmin ayak seslerini şimdiden duyuyoruz.
Fikri dünyaları farklı olmakla birlikte her iki partinin karar vericileri; aidiyetsiz, islamla soslanmış ve Türk milletinin egemenliğini bu coğrafyada sonlandıracak yapısal reformlar peşindedirler. Türk’e ait ne varsa MHP himayesinde ve AKP tarafından kaldırılmasının başka izahı da yoktur.
Göktürkler’den 1400 yıl sonra kurulan ve ikinci defa Türk ismiyle anılan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, aidiyetsiz bir forma doğru evirilecektir.
Kısaca bu iki partimizin programlarını ya da seçim beyannamelerini dikkate alırsanız yanılırsınız. Bu partilerin uygulamaları ve duruşları bize yeterli analitik bilgiyi vermektedir. Eğer toplumu bilinçlendirerek demokrasiyi işletemezsek; korkarım bu coğrafya bin yıldan sonra Türk’e ERGENEKON olmaktan çıkar, ENDÜLÜS olur.
Neden CHP ile seçim işbirliği yaptığımız sorusunun cevabı da bu tehlikede yatıyor.