Bu sefer sizleri başımdan geçen bir olay ile meşgul edeceğim.
Geçtiğimiz günlerde, park halindeki aracıma bir başka sürücü tarafından çarpıldı ve olay yerinden hiçbir sorumluluk almadan kaçıldı. Ne yazık ki, bu tür olaylar artık ülkemizde sıradan bir vaka haline geldi. Asıl can acıtıcı olan ise, yaşanan bu apaçık mağduriyet karşısında devletin ilgili kurumlarının içine düştüğü kayıtsızlık ve duyarsızlıktır.
İlk olarak işim polisi aramak oldu. Polis tutanak vesaire uğraştırmadan savcılığa suç duyurusunda bulunun dedi. Savcılıkta geçen oraya git buraya git her türlü fotokopi ve evrağa 3’er TL ödeyerek dilekçemizi verdik. Savcı Bey dilekçe üzerine görüş yazıp bir memura yönlendirildik.
Her şey buraya kadar olumlu gibi ilerlerken bir anda memur hanımın bunda bir şey çıkmaz hasar fazla değilse uğraşmayın dava açmanız lazım vs. gibi iyi niyetli olarak telkinleri oldu.
Sağolsun iyi niyetli davrandı ama sonuç ne oldu yapanın yannına kar kaldı.
Böyle bir düzen olabilir mi?
Vatandaş olarak vergimizi veriyoruz, sigorta yaptırıyoruz, trafik kurallarına uymaya çalışıyoruz. Ama başımıza bir şey geldiğinde, güvencemiz olması gereken kurumlar ya olayın peşine düşmüyor ya da “mevzuat” diyerek ellerini yıkıyor. Peki ya bizim hakkımız ne olacak?
Devletin temel görevi, bireyin haklarını korumak değil midir?
Bu ülkenin sokaklarında artık insanlar araçlarını park etmeye bile çekinir hale geldi. Çünkü başınıza bir şey gelirse, en fazla “geçmiş olsun” deniliyor. Gerçek adaletin, güvenliğin ve sahiplenmenin sadece söylemlerde kaldığını görmek inancımızı her geçen gün daha da zedeliyor.
Eğer devlet, bu tür olaylarda vatandaşı koruyamayacaksa, hangi durumda koruyacak?
Park halindeki bir araca çarpıp kaçan birine bile ulaşamıyorsa bu sistem, daha neye yarar?
SAYGI ve SEVGİ İLE