Avukat Ercan Özel
Aşağıda yapacağım analiz; emekçi bir baba ve ev hanımı bir annenin tek katlı gecekondunun tek göz odasında onuruyla büyütüp, helal lokma yedirip hukuk eğitimi aldırdığı, tüm tahsil hayatını aynı zamanda çalışarak geçirmiş, bugüne kadar kimsenin adamı olmamış, devlet kadrolarında memur ablası dışında çalışan tanıdığı olmayan, boğazından devletin tek bir delikli kuruşu geçmemiş 48 yaşında hukuk eğitimi almış, memleket sevdalısı bir adamın analizidir.
Bunu neden yazdım?
Beni tanıyan ve takip eden arkadaşlar; bu kadar farklı nasıl düşünüyorsun, kimleri takip ediyorsun, ekonomik ve siyasi analizlerinde nasıl bu kadar farklı ve çoğu zaman isabetli tahminler yapabiliyorsun dedikleri için.
Öyle bazılarının düşündüğü gibi beynim dışında bir haber kaynağım yok.
Gelelim bu akşam ezber bozmayı amaçladığım yazıma.
1) Kurucu parti CHP seçmeni yıllardır aldatılmakta yarı yolda bırakılmaktadır.
CHP, projelerin ve proje adamları ile istisnalar hariç onların etrafında odaklanmış siyasetçi esnafının kuşatması altındadır. Genel merkezdeki bu hastalıklı yapı yine istisnalar hariç tüm teşkilatlara da sirayet etmiştir.
Bu noktada en günahsız olan da kurulduğu günden beri kurumsal kimliğe oy veren seçmenlerdir.
Bir kaset skandalıyla genel başkanlığı kaybeden Baykal’ın yerine seçilen Kemal Kılıçdaroğlu’na bir gecede zamanın partinin kara kutusu genel sekreter Av. Önder Sav’ı yediren güç hala iş başındadır.
O güç bir vekilin dahi çok önemli olduğu bugün bile hasta yatağında ve meclisin en yaşlısı Deniz Baykal’ı birinci sıradan vekil seçtirmektedir.
O güç tüm elverişli siyasetçiler gibi 2002’de Erdoğan’a yolu açan, 7 Haziran’da ki tavırları ile eleştirilen Deniz Baykal’a ahde vefada hep cömert davranmıştır.
Siyaset ve demokrasi kahramanları her daim ödüllendirilmiştir. Tıpkı İyi Parti’ye transfer olan vekiller gibi!
CHP’de aday olmayacağını belirten ya da aday gösterilmeyecek olan vekiller varken neden onlar bu görevi üstlenmediler?
Kim demokrasi kahramanı olmak istemez ki?
Bu operasyonun arkasındakiler ile sair bağlantılarını çözmeye çalışın altından karşımıza yine o güç çıkacaktır.
Ön seçim olmayıp sorunlular ve isteksizler de ayıklandığında eski tas eski hamam herkes memnun girdi bu sürece!
2) O güç TBMM’yi açan, cumhuriyeti kuran partiye Ekmeleddin’i dayattığı gibi 2019’da yapılacağı belirtilen seçimde CHP’yi adaysız bırakmıştır.
Bir ülkeyi yoktan var eden kurucu partinin tüm olan bitene rağmen strateji üretmesi, kendi içinden donanımlı adaylar, lider kadrolar çıkarması engellenmiştir. Kadrolarından bir TV, gazete, veri kuruluşu çıkaramayan partinin başına gelenler tesadüf değildir.
Adalet yürüyüşü ile gücüne güç kattırılan Kılıçdaroğlu en yakın ve en güçlü rakibini nasıl CB adayı yaptı anlam vermek çok güç!
Üstelik Kılıçdaroğlu adayı tarif ederken adayın dört özelliği olduğunu, başarı hikayesi olacağını, herkesi kucaklamış bir kişi olacağını, ekonomi bileceğini ve polemikçi olmayacağını deklare etmişti.
O halde şimdi soralım bu dört kriterin kaçı İnce’de vardı?
Aynı şekilde grup başkanvekili Özgür Özel, adayımız Erdoğan’ı çıldırtacak demişti.
Evdeki hesap çarşıya uymadı ya da son anda planlar değişti sanırım.
Oysa ki o gün ‘yeter ki Abdullah Gül olmasın’ diyen taban İlhan Kesici, Yılmaz Büyükerşen ve Abdüllatif Şener’e kadar tüm adaylara hazırdı.
Kaldı ki ilk tur dışında birçok kişi ikinci tur için ümitli değildi.
Oysa bugün seçtiği aday kişisel başarısıyla kendi koltuğunu sallıyor.
3) Muharrem İnce; ‘bu süreç içinde kazanamazsam zaten milletvekili de olmam, benden kurtulmuş olursun, gider evde otururum’ demiş midir?
Ya da kişisel güveni ve çatı adayı olmaması münasebetiyle ikinci tura kalacak adayın Akşener’e göre kendisi olduğunu bildiği için hesabını ona göre mi yapmıştır?
Kılıçdaroğlu’na karşı birkaç defa seçim kaybettiği halde yılmak bilmeyen ve içinden başka aday çıkaramayan partinin kısır döngüsüne bakar mısınız!
Adalet Bakanının Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin derdinin Türkiye’yi yönetmek değil, CHP’yi yönetmek olduğunu söylemesi de ayrı bir parantezi hak ediyor.
Dünkü basın açıklamasında, “30 barajını yıktık, 50 barajını da yıkabiliriz. Ben buradayım. Bana ‘yürü önümüzden’ derlerse ben yürümeye hazırım” diyen İnce tweetten sonra basın açıklamasıyla hedefini ortaya koymuştur.
Basın toplantısında verilen bu mesaj adaylıktan önce aday gösterilmek istendiğini ortaya koymaktadır ki bu mesaj yıllardır yılgınlık yaşayan ve farklı ses çıkar(a)mayan birçok kişiyi sokağa ve sosyal medyaya döktü.
Düne kadar Kılıçdaroğlu’na methiye düzüp dışarda kalanlar, kişisel hesap tutanlar içinde mükemmel bir fırsat doğdu.
İttifakla Elazığı milletvekili seçilen Gürsel Erol, hakkında soruşturma süren ve MİT tırları belgeleri ile ilgili Bülent Tezcan’ı suçlayan Eren Erdem, nasıl bir rolü olduğunu bilemediğim Erdal Aksünger başrolde!
Yeri gelmişken bir parantez açıp şimdi soralım o zaman; CHP içinde FETÖ bağlantısı nedeniyle kimler dışarda kalmıştır? Halen kripto olup görevde olanlar var mı? Operasyon ya da tutuklamalar olur mu? İtirafçı olup yeni misyon üstlenenler var mı?
4) Türkiye’yi ve CHP’yi dizayn eden güç şimdi son ödevlerin yerine getirilmesi ve CHP’nin karşı duruşunu engelleyebilmek adına içsel sorunlara mahkum eder mi? Bir kopuş yaşanır mı?
CHP seçmeninin önüne konulan son tercih 40 katır mı 40 satır mıdır?
Bu bağlamda AK Parti Sözcüsü Ünal’ın aldığı oy oranı üzerine, “İnce 40 yılın sonunda yüzde 30 psikolojik barajını aşmış bir cumhurbaşkanı adayı olarak şu anda CHP’nin doğal lideri haline gelmiştir. Sayın Muharrem İnce’nin kendi partisinin çok üstünde bir oy alması, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti liderliğini tartışmalı hale getirmiştir” açıklamasını nasıl okumak gerekir.
AK Parti artık koltuğu tartışmalı ve tabanda infiale neden olan KK yerine neden %31 oy alan Muharrem İnce’yi görmek ister ki?
Bu dönüş kafamda deli sorulara neden oluyor.
Sandıklar açıldığında seçim ofisinde olması gereken İnce neredeydi?
SMS mesajıyla tüm CHP seçmeninin izlediği FOX TV’de havlu atan ve hata yaptığını kabul eden, 10 milyon fark diyen İnce ne derece samimi?
Bu SMS basın toplantısı ya da kişisel hesabından daha az sarsıntı yaratan ve çıkabilecek olayları derhal kesecek son derece profesyonel bir taktik midir?
FOX TV neden apar/topar yayını kesti?
Profesyonel ve toplumca takdir edilen FOX TV muhabirlerinin daha yayının başından beri ruh halleri normal miydi?
Bülent Tezcan’ın son bir saatteki tutarsız açıklamaları, partinin SMS mesajları, il başkanlarının açıklamaları ne anlam ifade etmektedir?
Bülent Tezcan’a, Eren Erdem’e ne derece güvenebiliriz?
Seçime dair partinin veri sistemi ne derece işlevini yerine getirdi?
Ak Parti sözcüsü Mahir Ünalın seçim sonucunu kabul etmeyerek bir takım olaylar çıkmasına neden olabilecek muhalefet liderlerinin çıkan olaylardan sorumlu olacağını belirten açıklaması ne anlam ifade ediyor?
5) Tüm bu açıklamalardan sonra CHP, kimsenin tapulu malı ya da mirası değildir? CHP bu ülkenin kurucu unsuru ve Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasıdır.
Ben birçok dostuma ’24 Haziran sonrası sonuçlardan ötürü Kemal Kılıçdaroğlu’nu yumurtayla kovalarlar’ dedim ve iş oraya gidiyor. Lakin gerek KK, gerekse CHP bunları hak etmiyor?
Bu partinin bir tüzüğü ve geleneği var. Derhal partinin kurulları toplanmalı , il, ilçe örgütleri yenilenmeli , başarısız olanlar Kemal Kılıçdaroğlu dahil istifa etmelidir.
Lakin biz bunu Mahir Ünal istedi diye değil, kendi dinamiklerimizle yapmalıyız.
Benim siyasi beklentim ve hesabım yok önseçim yapılmadığında ve vekiller çok başarılı denildiğinde de yazdım, Mustafa Kemal’in askeri değil yoldaşıyız denildiğinde de yazdım.
Hem de öyle kıvırmadan!
Hem askeriyiz, hem yoldaşıyız demek suretiyle eğilip bükülenlere aldırmadan.
Bu kez oyun çok büyük ve lütfen gösterilenle uğraşmayın, oyuna maşa olmayın.
Şahsım olarak yukarıdaki sorularıma yanıt alamadığım, oyunu çözemediğim sürece Muharrem İnce’nin de arkasından yürümem, önüme de düş demem.
Benim gözü kapalı izinden ve arkasından yürüyeceğim tek lider var oda Mustafa Kemal Atatürk’tür.
O ölmedi, yüreğimizde ve devrimlerinde, bu ülkenin her yerinde yaşıyor.
Kalın sağlıcakla…