Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır

Ocak kültürüyle yetişenler için bu cümle çok tanıdık gelir. Son zamanlarda milliyetçi kesimde parti enflasyonu baş gösterdi. Aynı durum sivil toplum platformları için de geçerli.
Bunların hiç biri durduk yere olan şeyler değil elbette. Hepsi bir arayışın sonucudur.

Siyasetle uzaktan yakından ilgilenenler az çok Türk seçmeninin temayüllerini bilir. Bu anlamda kaba taslak hesap yapıldığında yüzde otuz beşe varan bir oy bloğu milliyetçi kesime aittir. Bu potansiyelin tek şemsiye altında birleştiği zaman tek başına iktidar olabilme kabiliyeti vardır. Erken seçim söylemlerinin dillendirildiği bir ortamda bu birliğin sağlanması zaruretten öte bir görev ve sorumluluktur.

Yazının başlığındaki cümle bu açıdan önemlidir. Hacı Bektaşı Veli’nin “Bir olalım, iri olalım, diri olalım ” Öz deyişi kılavuz olmalıdır.
Herkes nefsini bir kenara bırakıp ülkenin ve milletin yüksek çıkarları için aynı çatı altında toplanmalıdır. Kimsenin şahsi menfaatleri veyahut egosu milletin Beka’sından daha önemli olamaz.
Dünya konjonktürü göz önüne alındığında yaşanan gelişmeler ülkenin bir ateş çemberinde olduğu,sevri hazırlayan sebeblerin tezahür etmeye başladığı dikkatli gözlerden kaçmamaktadır.
Kara 12 eylüllerde işkence ve idamlara rağmen birliğini ve duruşunu bozmamış olan Türk Milliyetçileri bu parçalı durumdan kurtulmalı ve baba ocağı bildiğimiz üç hilalin gölgesinde toplanmalıdır.

Başbuğ Alparslan Türkeş’in “ülkücüleri bölmeden Türkiye’yi bölemezler. ” Tespiti durumun önemi açısından son derece isabetli ve o derece kıymetlidir.
Çözüm Türk’ün binlerce yıllık Töresinde mevcuttur.
Bilge Kağan’ın diliyle “Ey Türk titre ve kendine dön.” Diyerek yazıyı noktalayalım.