Bursa halkı bugün, en temel kamu hizmetlerinde bile muhatap olduğu belediyecilik anlayışının ne kadar vasat ve siyasî beklentilerle şekillendiğini acı bir şekilde görüyor.
CHP’li belediyelerin yönettiği ilçe ve şehir seviyelerinde yapılan atamalar, artık sıradan bir eleştiri konusu değil şehrin vicdanını yaralayan, geleceğini baltalayan bir felaket haline gelmiştir.
Ulaşım Daire Başkanlığına “tarih profesörü” atamak: liyakat mi driven siyasi taktik mi?
Bursa Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Dairesi Başkanlığı gibi teknik uzmanlık ve tecrübe gerektiren bir konuma, Kara Harp Okulu mezunu, “Atatürk İlkeleri ve Cumhuriyet Tarihi” alanında doçent olan Murat Kütükçü’yü atadı.
Ne şaka gibi… Ulaşım planlaması, toplu taşıma, trafik mühendisliği, altyapı projeleri… Bunlar tarih uzmanlığıyla yönetilecek işler değil! CHP’ye oy verenler bile bu atamayı “lafla yürüyen siyaset” olarak okuyor.
Halktan kopuk olunca trafik sorunu nedir bilmeyince sonuç böyle oluyor. Çok şükür ki halen daha sağ duyulu insanlar tarafından gelen tepkiler neticesinde Murat Kütükçi görevden alındı.
Akraba, yeğen, yakın tanıdık kayırmacılığı: CHP’nin kendi genel merkezini bile huzursuz eden skandallara başka bir örnek;
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa başta olmak üzere CHP’li belediyelerde yapılan akraba atamalarına doğrudan müdahale ettiğini açıkladı. Özel’in talimatıyla, Bursa’daki Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mustafa Bozbey’in yeğen ataması geri çekildi.
Yani problem öyle büyük ki kendi partisi bile “bunu kabul etmiyoruz, geri çekeriz” demek zorunda kalıyor.
İşte demokrasi ve şeffaflık bunu gerektirir: Her atama, seçmenin vicdanına uygun olmalı. Ama CHP yönetiminde atama süreci değil, “kim kime yakın” meselesi belirleyici olmuş.
Bursa Belediye Meclisi’nde CHP’li yetkililer, işten çıkardıkları işçileri savunurken AK Parti’li üyelerin eleştirilerine “Biz kimseyi çıkarmıyoruz” diyerek cevap vermiş. Hatta bir AK Parti’li meclis üyesi kendi döneminde yapılan liyakatsiz atamalara da işaret ederek, “Benim kardeşim de belediyede çalışıyor; çalışamaz mı?” diyebiliyor.
Yani, CHP’li yetkililer ne işçi çıkardığımızı kabul ediyor, ne de geçmişte yapılan liyakatsizlik sorumluluğunu taşımayı…
Bu, Bursa’da yapılan işe alım ve işten çıkarma süreçlerinde şaibeleri kat be kat çoğaltıyor.
Belediyecilik bir siyaset kulübü değil, hizmet kurumudur
Şehrin altyapısı bozuluyor, ulaşım sorunları içinden çıkılmaz hâle geliyor, halk susuzluktan kırılıyor, sosyal projelerde hedefe ulaşılmıyor. Ama CHP’li belediyelerde asıl önem verilen şey “kadrolaşma” ve “politikanın partileştirilmesi”dir.
Belediye hizmetleri liyakat ister; para, makine, mühendis, planlama, izleme ister. Seçim döneminde vaatlerle şişirilmiş bütçelerle gir yapanlar, göreve gelince kadro dağıtma yarışına girip şehrin gerçek ihtiyaçlarını geri plana itiyor.
CHP’li belediyelerde liyakatsizlik alarm veriyor. Bu alarmı susturmak, Bursa’nın geleceğini satmaktır. Yerel yönetimlerde halkın hakkı, siyasetin adamlarıyla pazarlık edilemez.
Büyükşehir de durumlar böyle iken kentin en büyük merkez ilçesi olan Osmangazi Belediyesi farklı durumda mı?
Gelen duyumlara göre Osmangazi Belediyesinde durumlar daha vahim. Liyakatsiz atamalara rahmet okutacak cinsten.
SAYGI ve SEVGİ İLE.