Müslüman bir delikten iki kere sokulmaz”. H. Ş
Bu gün yazıma bir hadis-i şerifi referans alarak başlamak istiyorum.
Son bir kaç aydır imralıdaki terörist başı ile yapılan görüşmelere istinaden daha önce yapılan denemelerin akâmete uğraması ve milletimize ağır faturalara mal olması nedeniyle çok iyimser olmak için yeterli sebep göremiyorum. Çünkü bölücü başı tam bir demegog ve şark kurnazı sürekli kabulü imkansız bir takım şartlar öne sürecek ve yine dağ fare doğuracak.
Örgütün şimdi yurt içinde ciddi bir varlık gösterememesi devletin kahredici gücü karşısında yenilmesi kuzey doğu Suriye’de Amerika destekli yapı ise şimdi Esed’in devrilmesiyle işlerin sarpa sarması onlarında örgütü lağvedip Suriye ordusuna katılmak veya savaşmaktan başka şansları kalmadı. Hal böyle iken uzatılan bu eli dostça tutmak yerine yine ısırmaya teşebbüs edecekleri hususunda yaygın bir kanaat var.
“Akan ırmakta aynı suyla iki kere abdest alınmaz. “
Devlet aklının neyi amaçladığı tam olarak bizce malum olmamakla beraber dokuz kollu ahtapota benzeyen çok başlı örgütün kontrolünün imralıdan ibaret olmadığını meçhul değil. Ancak şu kadar var ki örgütü yurt içinde geniş halk kitlesi nazarında zor durumda bırakarak taban desteğinden mahrum ederek çok başlı örgütün içinde güç savaşı başlaması kaçınılmaz görünüyor.
Tabi bir başka senaryo ise yeni anayasa çalışmalarında DEM parti meclis grubunun desteği sağlanarak referanduma gitmeden yol kazası yaşamadan meclisten geçirmek olabilir.
Tabi bunlar varsayımdan ibaret.
Bardağın dolu tarafından bakılacak olursa belki bir anlamda ruhumuzu okşayan yanlarda yok değil. Mesela bölgesel ve küresel güç olma yolunda bir Türkiye söz konusu. Karabağ, Libya, Suriye gibi ülkelerde etkinliğimizin artması, Etiyopya, Somali ve bir çok Afrika ülkesinde hegemonyamızın ve etkinliğimizin hissedilir derecede artması buna mukabil sömürgeci ve emperyalistlerin birer birer kovulması maden sahaları ve yeraltı kaynaklarının ülkemize açılması gözardı edilemez. Doğruya doğru. Öbür taraftan Türk birliği açısından somut ilerlemeler yadsınamaz.
Batılı strateji yazarlarının da itirafıyla ;yıllardır başımıza bela edilen ve desteklenen bölücü örgütle savaşımızda sona gelindiği bu sayede Türk ordusunun gayr-i nizami savaş konusunda uzmanlaştığı, uygulanan silah ambargolarının ters teptiği batılı dostlarımız! ve nato müttefiklerimizin bizden esirgediği fakat örgüte tırlar dolusu yolladığı tüm silah ve mühimmatları yerli ve milli imkanlarla daha kalitelisini üretme kaabiliyetine sahip olduğumuzu bu nedenle ne AB ne Amerika’nın Türkiye ile doğrudan bir savaşı göze alamadıklarını açık yüreklilikle itiraf etmeye zorlamıştır.
Sözü Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin bir beyt’i ile bitirelim.
Görelim Mevla neyler
Neylerse güzel eyler.