Ceyhun Atuf Kansu’nun, ”Havza Yollarında Mustafa Kemal” şiirini yıllar önce okuduğumda, yine hislenerek ve yoğun duygu yoğunluğunda Mustafa Kemal Atatürk’ün, Havza günleri aklıma geldi.
Belki bir çoğumuz bu özel şiiri bir çok kez okumuşuzdur ama her okuduğumuzda bizleri tekrar Anadolu’ya doğru götürmüştür.
Emperyalizmden kurtuluş yolumuz, Samsun’dan başlayıp Havza, Amasya, Erzurum, Sivas ve Ankara’da sonuçlanmıştır.
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal, Samsun’a çıktıktan sonra, bölgede İngiliz destekli Rum çetelerinin eylemlerinden dolayı, daha güvenli bir yer olarak 25 Mayıs 1919’da Havza’ya geçti.
Halkından aldığı güç ile Havza’daki açıklamasında ”Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, memleketi kurtaracağız.” sözleriyle azim ve umudun ne denli ileri derecede olduğunu gözler önüne sergilemiştir.
Mustafa Kemal, Havza’da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin önderliğinde 30 Mayıs 1919’da büyük katılımlı bir miting düzenleyerek, halkını emperyalist oyunlara karşı dimdik ayakta tutabilmenin çarelerini aramaktadır.
Mustafa Kemal’in düşünce sistemini ve amacı; ”Mustafa Kemal Paşa, Türk tarihinin bir dönüm noktası olarak, sadece emrindeki komutanlarıyla değil, bütün birlik komutanları ve sivil yöneticilerle ilişki kurarak ulusal direniş hareketine katılmalarını istedi. Milli bir Türk Devleti kurmayı hedeflemekteydi.” (Yahya Aksoy – Bütün Dünya Dergisi Sayı: 2022/6 sayfa: 38)
Bu sırada İzmir, Manisa ve Aydın illerimiz, Yunanlılar tarafından ele geçirilmiş olup, İstanbul Hükümeti yeterli tepki ve eylemi göstermemiştir. Göstermek niyetinde de değildir. Hatta utanmadan, Mustafa Kemal’i, İstanbul’a geri çağırarak kurtuluş mücadelesini engellemek bile istediler.
Mustafa Kemal, o günleri Nutuk’ta şöyle dile getirmektedir;
”Bağımsızlık amacına ulaşana kadar tamamıyla milletle birlikte, özveriyle çalışacağıma kutsal şeylerim adına yemin ettim. Artık benim için Anadolu’dan (başka) hiçbir yere gitmemek, kesindir.
Bir hafta kadar Samsun’da ve 25 Mayıs’tan 12 Haziran’a kadar Havza’da kaldıktan sonra Amasya’ya gittim. Bu süre içinde, bütün ülkede milli örgütün kurulması gereğini, genelge ile bütün kumandanlara ve sivil amirlere bildirdim.
Verdiğim bu yönerge üzerine, her yerde mitingler yapılmaya başlandı.”
Milli mücadele döneminde yayınlanan ilk genelge, 28 Mayıs 1919 tarihli Havza Genelgesidir. Havza’da kaldığı 19 günlük süreçte; halkın işgallere karşı tepki göstermesi, mitingler yoluyla sağlanmıştır. Milli derneklerin yaygınlaşması ve bütünleşmelerini sağlamak, milis kuvvetlerin kurulmasını teşvik etmek üzere bir dizi çalışmalarda bulunulmuştur. Dağınık ve yetersiz halde bulunan askeri birliklerin, Mustafa Kemal’in emrine girmesi ve terhislerin önlenmesiyle askeri gücümüz yeniden savaşacak hale getirilmiştir. İstanbul Hükümeti ile yabancı ülke temsilcilerine protesto çekilerek uyarılmaları sağlanmıştır.
Havza’da, ‘Milli Mücadele’ stratejisi ve yöntemleri Mustafa Kemal’in zihninde belirlenmiştir. Havza’da başlayan savaşma ve mücadele ruhu çığ gibi büyüyerek, bağımsızlığımıza giden yolun öncüsü olmuştur. Havza günlerini ele almadan ve benimsemeden milli mücadele ruhunun özünü anlayamayız.
Mustafa Kemal’in, Havza’da yaşadığı duygu yüklü anlarını hissedip, kaleme döken en önemli şairimiz Ceyhun Atuf KANSU’dur.
Ceyhun Atuf Kansu’yu (1919 – 1978) biraz daha yakından tanımak ister miyiz?
Ortaöğrenimini, benim de gururla mezunu olduğum Ankara Gazi Lisesi’ni 1938 yılında bitirir. İlk şiiri Gazi Lisesi’nin öğrencilerinin 1 Mart 1937 yılında çıkardığı ‘Lisemiz’ adlı dergide ‘Memleket İşçisi’ isimli bir yazısı ve ‘Köyde Gece’ isimli şiiri yayınlandı. Bu derginin yayın hayatı sadece bir sayıyla sınırlı kaldı. Bir yıl sonra, Lisemiz dergisinin devamı niteliğinde olan ‘Filiz’ isimli dergi çıkarıldı. Bu dergi de üç sayı devam edebildi. (Tuğçe Çapar – Yüksek Lisans Tezi – Hacettepe Üni. Sos. Bilm. Ens. – Cumhuriyetin İlk Yıllarında Ankara’da Liseler: Ankara Kız Lisesi ve Gazi Lisesi)
Ceyhun Atuf Kansu’yu bilimsel açıdan ele alan başka bir yayın;
”Düşünceleriyle, bakışıyla toplumcu-gerçekçi veya Garip hareketine yaklaşan Ceyhun Atuf şiirlerinde, hikâye ve denemelerinde halkı ön planda düşünen, Türkiye gerçeğini Anadolu’nun varlığıyla bütünleştiren bir sanatçıdır. Çağdaşı olan pek çok sanatçının aksine Anadolu’da; Anadolu’nun ruhuna nüfuz ederek yaşama ve yazma tavrıyla müstakil bir yer edinir.”
”Sanatçının hayata, sanata bakışını üç temel izlek belirler: Atatürk, memleket ve çocuk sevgisi…”
”Şiirini halk şiiri unsurlarıyla zenginleştiren sanatçı için halka mal olmuş, halkı anlatan; gerektiğinde de mücadele eden her ismin önemi vardır. Bu doğrultuda Atatürk ismi onun eserlerini yönlendiren, güç veren önemli bir gerçekliktir. Atatürk’e bakışı farklıdır. Atatürk’ü ilke ve inkılâplarıyla benimsemiş, düşünce ve ideallerini bu çerçevede oluşturmuştur.” (Metin Erkal – Yrd. Doç. Dr. – Ağrı İbrahim Çeçen Üni. Eğit. Fak. Türkçe Eğitimi Bölümü)
Ceyhun Atuf KANSU’nun ”Havza Yollarında Mustafa Kemal” adlı şiiri, Gazi Mustafa Kemal’in Havza günlerini ne de güzel anlatmıştır. Bu şiiri hissederek okuduğumuzda Mustafa Kemal’in zorlu koşullar altında mücadele vererek, bağımsızlığımızı sağlama konusundaki mücadelesini daha iyi anlayabiliriz…
***
HAVZA YOLLARINDA MUSTAFA KEMAL
Mahmur Dağı’nın başında bir duman bir duman
Mustafa Kemal’in başında daha bir duman
Dağ düşünür gündüz gece başından duman gitmez
Mustafa Kemal düşünür gündüz gece başından duman gitmez
Dağların başından duman eksik olmaz
Soy yiğidin başından duman eksik olmaz..
***
Mahmur Dağı’nın dumanlarına baktı da dedi
Mustafa Kemal, Köroğlu olmak ne güzel şu dağlarda
Tutmak gece gündüz denizlerin yolunu, yol vermemek
Üşümek, ateş yakmak, yola düşmek ne güzel
Bölmek orta yerlerinden gemilerin getirdiği güneşi
Bir sana, bir bana vermek ne güzel!
***
Çakal Dağı’nın eteğine vardı ki Mustafa Kemal
Vakit alaca karanlık, dağın eteğinde bir kahve
Kahvede düze inmiş eşkıyalar, Karadeniz uşakları
Kaynıyor Erzurum işi semaver, çay demleniyor
Uyanmış su gözleri adamların susuz gözleri sıcak
Mustafa Kemal baktı, tanıdı hepsi halk.
***
Oturdular, hep beraber çay içtiler
Ordan burdan, dereden tepeden konuştular
Sabah güneşi gelip bağdaş kurdu bir yana
Yarı karanlıktı yüzleri, birden aydınlandılar
Acı çekmiş, susamış, dağ çizgileri sert
Mustafa Kemal’in gözlerinde tek tek ışıdılar.
***
Çıktı Kavak Yaylası’na oh dedi, Mustafa Kemal
Ölmez be, insan bu vatanı sevince
Halk kokusudur, güller çimenlerden gelir
Ovaları sürenler aşağıda, ormanlarda bıçkı sesleri
Dağılmış Mahmur Dağı’nın dumanları
Çekip cümle türküleri bir dere ışıltısıyla akar.
***
Havza’ya vardım ki, kulağımızı koyalım bir
Bağımsız yaşamak diyelim bir, dinle ne ses verir?
Havza pazarına inmiş allı morlu köylüler
Çıkarlar ormanlardan gizli gizli, çağıralım, bir
Gelirler toplanırlar ateşimize, onlar için yaktık
Özgür yüreklerinin soluğunu üflesinler bir.
***
Sevelim dedi, Mustafa Kemal, sevelim bir,
Selâm verelim bir, selâm alalım bir,
Halk olmak ne güzel şeydir arkadaşlar,
Şu sabah çayını içelim bir kardeşçe sıcak,
Yüzümüzü yunalım şu derede bir,
Sonra kursunlar darağacını kavgamıza,
Asarlarsa assınlar bizi düşlerimizden!
(Varlık Dergisi, 1 Kasım 1957, Sayı: 465)
Gazi Mustafa Kemal, yıllar sonra 24 Eylül 1924 tarihli Havza ziyaretinde, Havza’lılara şöyle seslenmiştir. ”Muhterem Havzalılar! İlk cür’eti, ilk cesareti gösteren; ilk teşkilatı yapan sizlersiniz. İnkılap ve Cumhuriyet tarihinde kahraman Havza’nın ve Havzalıların büyük bir yeri vardır.” diyerek Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde Havza’nın önemine vurgu yapmıştır.
Sağlık, sevgi ve hoşgörü ile kalınız…
Eline kalemine sağlık Tansel abi, güzel bir yazı olmuş herzamanki gibi..
Levent Kardeşim, teşekkürler …
Elinize, emeğinize sağlık. Bir de cehaletten kurtulsak! O da yakındır. Selamlar, saygılar…
İdris Kardeşim, güzel günler yakındır …
Teşekkürler. O günlerin duygu ve düşüncelerini kıymetli bir ozanımızın dizeleriyle bize hatırlattınız.
Mehmet Emin Abim, çok teşekkürler…
Kalemine sağlık. Teşekkür ederiz.
Hüseyin Kardeşim, teşekkürler…..