Tabi bunu yapan insanımsı yaratıkların gelecek ile, ahiret ile bir dertleri olmadığından onlar için ne desek zaten boş.
Benim asıl derdim; toplumun kalan kısmının bu durum karşısındaki suskunluğu veya kabullenişini anlamak üzerine. Kendimle yaptığım öz muhasebede benim çocuğumun başına böyle bir durum gelse, ben nasıl bir ruh hali ve davranış şekline girerim?
İçimdeki isyan duygusunu zaptetmekte zorlanıyorum ve anlıyorum ki bunu yapan, buna izin veren, buna çanak tutanın asıl amaçladığı bizim hayata dair her şeye isyan etmemizi sağlamaktır.
Hayata isyan etmek demek, ‘yaradan’a isyan etmek ve en ağır ceza olan ölümü arzulamamızı sağlamaktır. Yani idam talep etmemizi ve bunun çığırtkanlığını yapmamızı arzu etmekteler.
Ama bizim ülkemizde hayatını bu ülke için harcamış vatansever bir komutanı, dünya çapındaki bir vatansever profesörü terör örgütü üyeliği ve vatana ihanet suçlaması ile hapise attılar. Tüm aykırı kanıtlara rağmen.
Yani idam olsa binlerce insan ölmüştü.
Sonra çıktılar ‘aldatılmışız’ dediler.
Onca savcı, onca hakim, onca siyasi hepsi mi kördü? Yoksa ideolojik kararlar mı verdiler?
Yani idam geldiğinde onbinlerce insan iftira ve yalan yanlış kanıt ile ipi boylayabilir.
*** ***
İşin neresinden tutsan elinde kalıyor.
Gelelim işin devlet boyutuna.
Benim en şaşırdığım konu; orada oturanların bu olaylara tepkisizliği ve ağır kalmaları.
Çünkü bu işler en başından caydırmanız gereken konular.
Ceza, afişe etme, tedavi, malına el koyma, ailesinden izole etme, kısırlaştırma ve daha nice önlem. Uluslararası suç kapsamında olan bir konu bu.
Ayrıca acil olarak çocukların eğitimi, gözetimi, çocukların bilinçlendirilmeleri, üreme ve cinselliği doğru öğrenmeleri, insan haklarını bilmeleri gibi konularda sorun oluşmadan eğitilmesi gerekiyor.
Tacize uğrayan çocukların özel rehabilitasyonları, eğitimleri, tekrar özgüven kazanımlarının sağlanması gerekmektedir.
Ama benim gördüğüm ülkemizdeki okullarda, kurslarda, yatılı kurumlarda yoğun biçimde çocuk istismarı vakaları gerçekleşmekte. Bunun basında yüzlerce örneğini görüyoruz. Bunun araştırılması, çözülmesi yerine hep kanıksama ve üstünü örtme çabası var.
Acaba buralardan geçenlerin çoğunluğu bu çarktan geçti, sindirildi ve kanıksadılar mı bu durumu? İçlerindeki çocuk daha yıllar önce öldürüldü mü acaba?
O çocukların ne hissettiğini anlamıyorlar mı? Yoksa benim de başımdan geçti sen de çek hıncı mı bu? Bana kimse sahip çıkmadı; ben bağırmadım o zaman ne yapayım, sen de geç aynı yollardan hırsı mı?
Neden kıyamet kopmuyor? Anlamıyorum!
Tacize uğramış çocuklar gelecek yaşamında büyük buhranlar yaşamakta, eğilimleri bozulmakta, kişiliği zedelenmekte ve ‘yaradan’a olan inançları sarsılmaktadır.
Yapmayın, etmeyin, izin vermeyin. Nasıl Müslümansınız siz! Çocukların kutsallığı ile ilgili birçok ayet ve hadis var, hiç mi okumuyorsunuz?
Mesela İsra Suresi, 31. ayet: Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; onlara ve size Biz rızık veririz. Şüphesiz, onları öldürmek büyük bir hata (suç ve günah)dır.
Nisa Suresi, 127. ayet: Kadınlar konusunda senden fetva isterler. De ki: “Onlara ilişkin fetvayı size Allah veriyor. (Bu fetva,) Kendilerine yazılan (hakları veya miras)ı vermediğiniz ve kendilerini nikahlamayı istediğiniz yetim kadınlar ve zayıf çocuklar (hakkında) ile yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız konusunda size kitapta okunmakta olanlardır. Hayır adına her ne yaparsanız, şüphesiz Allah onu bilir.
İmam Cafer Sadık (a.s) buyurmuştur:
“İyi babaların çocuklarına bırakabileceği en büyük miras, servet değildir; güzel eğitim ve ahlâktır.”
Resulullah (s.a.a) buyurmuştur:
“Çocuklarınıza saygılı davranın, onlarla alay etmeyin, onlara hakaret etmeyin, aptal ve cahil gibi lakaplarla onları çağırmayın.”
“Çocuklara sevgi ve şefkatle davranmayanlar ve büyüklere saygı göstermeyenler bizden değildir.”
*** ***
Bu din gömülüp taşlanan kız çocuklarını kurtarmış, mal gibi alınıp satılan cariyeleri kurtarmış, kadın eşitliğini oluşturmuş daha o devirde. Kız çocuklarına erkek çocuklarından dahi daha çok değer vermiş.
Bakmayın siz sonradan sulandırılıp kadını ötekileştirmelerine, en temel kural olan sevgi ve kadının hakkının hukukunun korunmasıdır İslam’da.
Haydi harekete geçin; geçilmiyorsa toplum olarak biz sesimizi yükseltme sorumluluğu taşıyoruz, yoksa hepimiz dilsiz şeytanız.
Çok haklı bir yazı