Eline, Diline, Beline Sahip Ol

Yayınlama: 25.09.2025
A+
A-

Bu gün farklı bakış açıları ile Hoca Ahmet Yesevi geleneğinden gelen,Anadolu’nun ve Balkan coğrafyasınınTürkleşmesi için önemli katkılarda bulunmuş, Horasan erenlerinden Hâce Bektâş-ı Veli Hazretlerinin meşhur sözünü aklımızın yettiği, kalemimizin yazdığı kadar izah etmeye çalışacağım. Amacım hadsizlik yapmak değildir. Gerçek ilim ehlini tenzih ederim.
Önce kelimelerin sözlük anlamını kaynaklardan aktaracağım sonra da affınıza sığınarak kendi düşüncelerimi vereceğim. Yazı biraz uzun olabilir belki ama okumaya değer olduğunu okuyucularım takdir edecektir.
El dil ve bel kelimelerinin baş harfleri Arapça edep sözcüğünün mastarını oluşturur. Ve özet tanımı aşağıdaki gibidir.
EDEP:
(الأدب) Bir toplumda örf, âdet ve kural halini almış iyi tutum ve davranışlar veya bunları kazandıran bilgi anlamında kullanılan terim.
İslam ansiklopedisindeki kısa tanımı.
El Ne Demek? El TDK sözlük anlamı nedir?
El kelimesinin TDK sözlüğe göre 10 farklı anlamı vardır.
El kelimesinin kökeni Türkçe dilidir.
El TDK sözlük anlamı şu şekildedir:
isim Yakınların dışında kalan kimse, yabancı
isim Ülke, yurt, il
Halk, ahali
halk ağzında Oba, aşiret
isim,anatomi Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü
Sahiplik, mülkiyet
Kez, defa
Bazı nesne ve araçların tutmaya yarayan bölümü
Ahlâki ve dini yorumu;
“Eline sahip ol: hırsızlık yapma.diline sahip ol: kötü söz söyleme.beline sahip ol: zina yapma.”
Genel anlamda bu şekilde kabullenilmiş ve yaygın olarak kullanılmış bir Hace Bektaş-ı Veli sözü bu. Hacı değil, hace. Evet,aslı böyledir ,ama o’nun söylemlerini ve hayat felsefesini eline, beline, diline sahip ol diyerek basite indirgediğimizden ötürü, hacılıktan, hocalıktan çok daha ciddi ve üstün bir sıfat olan “hace” sıfatını da “hacı” olarak dönüştürmüş bir toplumuz.Şüphesiz ki Hace Bektaş-ı Veli’nin bu sözleri günümüzde kullanıldığı anlama geliyor olsa da aslında başka bir derinlik içeriyor, anadolu türkmenlerine o dönem şartlarını göz önüne aldığımızda bir mesaj veriyordu.
Şöyle ki; Hace Bektaş Veli’nin dönemi anadolu’nun moğol istilası ile yanıp kavrulduğu, ihanetin, kahpeliklerin kol gezdiği bir dönemdi. Konya’daki selçuklu sarayı moğollar’ın kuklası haline gelmiş, moğol istilasına direnen, örgütlenen türkmenler devlet eliyle katledilir olmuştu. Bunun en bilinen örneği Karamanoğlu Mehmet Bey’dir. Karamaoğlu Mehmet Bey, selçuklu sarayının farsça’yı resmi dil yapmasına karşılık; “bugünden sonra divanda, dergâhta ve bargâhta, mecliste ve meydanda türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.” fermanı yayınlamış ve yıllarca moğol istilasına, işgalci moğolların kuklası olan selçuklu sarayına ve selçuklu sarayının kukla olmasında ve de devletin resmi dilinin farsça olmasında büyük rolü olan Mevlana’ya karşı mücadele etmiş ve şehit olmuştur.Moğol-selçuklu-mevlana üçlüsüne karşı bayrak açan sembol isimlerden biri de Âhi evran’dır.(Prof Mikail Bayram’ın tespitine göre) Âhi evran (evren) (NasreddinHoca’dır) da tıpkı Mehmet bey gibi türk ve türkmen düşmanı bu ittifakla mücadele etmiş ve şehit düşmüştür.İşte Hace Bektaş Veli’nin bu sözlerinin altında bir milletin kavgası, bir milletin mücadelesi yatar.
“eline sahip çık” ifadesindeki “el”, “il”dir. yani yurt, vatandır.İline vatanına sahip çık demiştir Hace.”beline sahip çık” ifadesindeki “bel”, “toprak”tır.Toprak Türk milleti için kutsaldır. Yani vatandır. Toprak bellenirse yani işlenirse ürün verir. İşini, toprağını boş bırakma, uğraşından geri kalma, toprağını işle, toprağına sahip çık demiştir Hace.
Bu parağrafta Bel kelimesini biz nesil,soy-sop olarak anlamlandırmaktayız. Ve neslin korunması şeklinde değerlendirmekteyiz. İslâm dininin garanti altına aldığı beş husustan biri de nesli muhafazadır. Yani gayri meşru ilişki ürünü anası atası belli olmayan neslin doğuracağı tehlike milletin yozlaşması ve nihayetinde millet olma vasfını kaybetmekle eşdeğer görmüştür.
“diline sahip çık” ifadesindeki “dil”, ağzımızın içindeki organ değil, konuştuğumuz dildir, lisandır. lisanına, güzel türkçemize sahip çıkın ki farsça’nın resmi dil olması karşısında dilimiz, lisanımız kaybolmasın demiştir Hace.Aynı şekilde ağzından çıkanı kulağın duysun, yalan yanlış konuşma. (Osmanlı döneminde de dilimiz Arapça’ya dönüştürülmek istemişse de şeyhülislam Sen bilirsin Ali efendi karşı çıkarak tehlikeyi önlemiştir.)
Yunus Emre’nin bir beytiyle devam edelim
“Derviş Yunus bu sözü
Eğri büğrü söyleme
Seni sıygaya çeker
Bir Molla Kasım gelir.”
(Dünyanın en genç profesörü nâmı diğer Türk Einsteini Oktay Sinanoğlu merhum Bye Bye Türkçe isimli eserinde şu ifadeye yer veriyor “Bir dil iki nesil kullanılmazsa kayboluyor)
Ne de güzel söylemiş Hace ,lâkin mânâsını kavrayan çok az kişi olmuştur. İşte Hace Bektaş Veli’nin bu sözlerinin anlamını kavrayanlardan biri de; bu sözleri düstur kabul eden kahraman ecdadımız vatanına, toprağına, lisanına, nesline sahip çıkmak için milyonlarca şehit vermiştir.
Ruhları şâd mekanları cennet olsun.
Ahi evran gibi ol, beline sahip çık.
Karamanoğlu Mehmet gibi ol diline sahip çık.
Gazi Mustafa Kemal gibi ol, eline/iline sahip çık.
Bu özlü sözü ister ahlâki manada ister sözlük anlamında anlayalım sonuçta bize asırlar ötesinden yol gösteren, ışık tutan yol gösteren kılavuzdur.
Eğer hâlâ Balkanlar’da inancını ve milli kimliğini koruyan evlâdı fatihan varsa unutulmasın ki;bunda en büyük pay Hace Bektaş-ı Veli’ye aittir.

Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.