Geçinmek Değil, Sabretmek Öneriliyor

Yayınlama: 17.12.2025
A+
A-

2026 yılı için asgari ücrete yüzde 20 artış konuşuluyor. Daha doğrusu, bu oran kamuoyuna “makul”, “dengeleyici” ve hatta “ekonomik gerçeklerle uyumlu” bir artış olarak sunulacak. Peki sormak gerekir:

Kimin gerçeği bu?

Bugün asgari ücretli yalnızca ay sonunu getirmeye çalışmıyor; ayın ortasını bile göremiyor. Kira, gıda, ulaşım, elektrik, su… Bunların hiçbiri yüzde 20 artmadı. Hatta bazıları bir yılda yüzde 70–100 bandında zamlandı. Buna rağmen emeğin karşılığı için önerilen artış, enflasyonun, hayat pahalılığının ve reel kaybın çok gerisinde.

Bunu fark eden ekonomi yönetimin de bir kişi bile yok mu? Vatandaşın dertleri ile dertlenecek az da olsa onlara nefes aldırmayı hedefleyen bir kişi bile yok mu?

Aslında yüzde 20 zam demek şudur:

  • “Hayat pahalı, ama sen biraz daha idare et.”
  • “Enflasyon yüksek, ama bunun bedelini yine çalışan ödesin.”

İktidar bu oranı savunurken “işvereni de düşünmeliyiz” diyor. Elbette düşünelim. Ancak yıllardır sorulmayan soru şu: Çalışanı kim düşünecek?

Asgari ücret artık “en düşük ücret” değil, ülkede milyonlarca insanın tek ücreti. Ortalama ücret haline gelmiş bir rakamdan söz ediyoruz. Böyle bir ülkede yüzde 20 artışı yeterli görmek, ekonomik bir tercih değil; sosyal bir kopuştur.

İnsanca yaşamaktan bahsediyorsak, bu yalnızca nefes almak değildir. Günümüzde yaşam dediğimiz kavramın sadece nefes almak ve karnını doyurmak olarak anlaşıldığı umudun beklentinin neredeyse yok olduğu ir süreçteyiz.

İnsanca yaşamak;

– kirasını ödeyebilmek,

– sağlıklı gıdaya ulaşabilmek,

– çocuğuna harçlık verebilmek,

– hastalandığında borçlanmamak,

– ay sonunda eksiye düşmemektir.

Yüzde 20 zam bunların hangisini sağlıyor?

Daha da düşündürücü olan, bu artışın “fedakârlık” söylemiyle pazarlanması. Fedakârlık hep aynı kesimden bekleniyor: Çalışandan, emekliden, dar gelirliden. Oysa fedakârlık denilen şey adil paylaşılmadıkça erdem değil, dayatmadır.

Ekonomi rakamlarla yönetilebilir ama hayat rakamlardan ibaret değildir. Asgari ücret, yalnızca bir maaş kalemi değil; bir ülkenin emeğe, insana ve geleceğe bakışının göstergesidir. Yüzde 20’yi yeterli görmek, bu bakışın ne kadar daraldığını açıkça gösteriyor.

Bugün önerilen artış, geçinmeyi değil susmayı, yaşamayı değil sabretmeyi salık veriyor. Oysa insanların daha fazla sabra değil, adil bir paylaşıma ihtiyacı var.

Ve belki de asıl soru şudur:

Bir ülkede çalışanlar yalnızca hayatta kalmaya çalışıyorsa, o ülke gerçekten büyük sayılır mı?

SAYGI ve SEVGİ İLE.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.