Yalanların büyük ustası GOEBBELS, ‘’Radyo olmasaydı, iktidara gelemezdik ve geldikten sonra iktidarı etkin olarak kullanamazdık” sözü, medyanın önemini vurgulamaktadır.
Dr. Paul Joseph GOEBBELS (1897 – 1945) Nazi Almanyası’nda, Adolf Hitler’in en yakın ve en güvenilir sırdaşıydı. 1933 ile 1945 yılları arasında ‘’Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanlığı’’ yapmıştır. Konuşma tarzı; coşkulu, heyecanlı ve enerji dolu olması sebebiyle propagandanın tüm olanaklarını kullanarak, 20 yy’ın ‘’Büyük Yalan‘’ teorisi ve propaganda uzmanı olmuştur.
GOEBBELS, büyük kafalı, kısa boylu, sağ ayağının diğerinden üç buçuk santim kısa olması sebebiyle askerliğe uygun bulunmamıştır. Bu yüzden de, fiziki duruşu ile kendisine karşı nefret duyguları beslemekteydi. Alman filolojisi, tarih, antik filoloji ve felsefe okumuştur.
Hitler’e bütün sadakatiyle bağlandı ve Nazi teşkilatına girdi. İlk işi, emrindeki Nazi üyesi gençleri, muhaliflerin üzerine göndererek şiddet uygulatmaya başladı. Sürekli yeni sloganlar, politikalar üretiliyor ve tüm görsel sanatlar Nazi kontrolünde etkin şekilde kullanılıyordu.
Kitle psikolojisini ve gündem oluşturma yöntemlerini çok iyi bilmesiyle, muhalefeti suçlayıcı propaganda üzerinde etkili oldu.
Almanya’da yayımlanan bütün ulusal ve yerel gazeteler üzerinde, korku imparatorluğu yaratmış ve tüm görsel sanatlar, sansür edilmek üzere GOEBBELS’e bağlanmıştı. Böylelikle GOEBBELS, radyo yayınları ile anılır hale gelmişti.
Partiye üye olmayan hiçbir yazar, sanatçı vb. eserlerini gündeme getiremezdi. Nazilerden yana olan sanatçılara tüm devlet olanakları sağlanmaktaydı.
GOEBBELS’in ilk işlerinden birisi de, 10 Mayıs 1933’te muhalif yazarlar tarafından yazılmış 20 binden fazla kitabı kütüphanelerden toplatarak Berlin’in, Bebel Meydanı’nda yaktırmasıydı.
Nazizm’in yenilgiye uğraması sonucunda, Hitler’in intihar etmesinden sonra, 1 Mayıs 1945 akşamı GOEBBELS, depresyona girerek, gözü dönmüş bir şekilde 6 çocuğuna morfin uygulamış, uyutup siyanür ile öldürmüştür. Daha sonra da önce eşi Magda’yı, sonra kendisini vurarak intihar etmiştir.
Hitler ve Goebbels, ‘’Büyük Yalan’’ propaganda tekniğinin uygulayıcılarıdır.
‘’Büyük Yalan’’ teorisi, yalan üzerine kurulmuş olup, gerçek dışı haber ve olaylarla desteklenmiştir.
’’Büyük Yalan’’ teorisinin en önemli ayağı, tüm medya olanaklarını aynı anda kullanarak vatandaşlarının psikolojik durumlarından faydalanarak abartılı yalan haberler yapmaktır.
GOEBBELS kendisine sorulan, “Böylesine disiplinli bir toplumu nasıl yarattınız?” sorusuna verdiği cevap; “Radyoyla!” olmuştur.
Hırslı ve gözü dönmüş politikacıların denetimindeki basın, propaganda ve gündem oluşturma yöntemleri ile bir silah haline gelebildiğinin, dünya tarihindeki en büyük örneği Hitler ve Goebbels işbirliğidir.
Almanya’yı ve dünyayı savaşa sürükleyip, 60 milyondan fazla insanın ölümüne ve bir çoğunun da sakat kalmasına sebep olan, gözü dönmüş Hitler ve Goebbels, tüm kara propaganda yöntemlerini, acımasız ve gaddarca kullanarak, muhalefete yaşam hakkı tanımamışlardır.
İnsan psikolojisi, ‘’Büyük Yalan’’ dediğimiz kavrama inanmaya hazırdır. Böylelikle, kitleleri etki alanı altına alabilmek için, zihin tembelliği yöntemini kullanmışlardır.
Hitler, 1930’lu yıllarda, kitlelerin ulaşabileceği milyonlarca yeni radyonun üretilip tüm evlere girmesini sağlamıştır. Ayrıca, bir çok yerleşim birimlerine gezici sinemalar kurdurmuştur.
Turan Erdem’in, ‘’J. Goebbels – Büyük Yalan Tekniği Ustası’’ kitabında; Hitler’i, perde arkasında kukla gibi yöneten GOEBBELS’in günümüze değin yansıyan söylemleri şu şekilde hayata geçmiştir;
‘’İnsanların beyin tembelliğini gördükçe her istediğimizi yapabileceğimizi anladık.’’
‘’Yalan atın, mutlaka inanan çıkacaktır.’’
‘’Büyük ve basit bir yalan atın. Sonra bunu sürekli tekrar edin. Bir süre sonra toplum bunu gerçek sanır!’’
‘’Bana vicdansız bir medya temin et; sana bilinçsiz bir halk sunayım.’’
‘’Propaganda içerde sürekli olarak ortalama bir gerginlik ortamı yaratmalıdır.’’
‘’Kitleler aklını yitirmiş bir sarhoşluk içinde. Böyle devam etmeli.’’
‘’Asıl hedefiniz cahil ve okumamış kitlelerdir. Onları kandırmak çok daha kolaydır.’’
‘’Eğer belli bir konuda hedefinizde dindar kesimler varsa, onlara Tanrı’dan ve peygamberden söz edip, inançları doğrultusunda kolayca kandırabilirsiniz. Bu amaçla kilise cemaatini kullanmakta yarar vardır.’’
‘’Radyo ve basın artık bizim emrimizdedir. Paramızda var. Tek güçlük radyo örgütünü kurabilmektir. Ama bunu başaracağız. Führer’in her gün radyosu olan bir kentte konuşmasına karar verdik. Başkan’ın mesajını bütün halka duyuracağız.’’
AÖF İletişim Sosyolojisi ders kitabında, GOEBBELS dönemi ve radyo ilişkisini şu şekilde açıklamaktadır;
‘’2. Dünya Savaşı ilan edildiğinde, Fransa’da 5 milyon radyo alıcısına karşılık, Almanya’da kayıtlı 9.5 milyon radyo alıcısı bulunmaktadır. Goebbels, en iyi Nazi militanlarını radyolarının ses ayarını yükseltmeye ve propaganda yayınları yapılırken pencerelerini açık bırakmaya teşvik ediyordu.’’
‘’Radyo, 2. Dünya Savaşı’nda, Almanya’nın her evde bir tane olacak şekilde hayli yaygın kullanımıyla Nazi propagandası başarılı bir şekilde yürütülmüştür.’’
Maria A. Macciocchi’ nin, ‘’Faşizmin Analizi’’ kitabında, faşizm ve radyo ilişkisi şöyle tanımlanmaktadır;
‘’İtalya’da radyo, rejimin en güçlü araçlarından biri olmuştu. 5 milyon İtalya’nın, bütünüyle Mussolini’nin denetimi altında bulunan İtalya radyosunun yayınlarını izlediği ve 1 milyon ailenin bir radyo aygıtına sahip olduğu düşünülebilir. Bunların yanı sıra, özellikle kırsal kesimde topluluk halinde radyo dinleme biçimleri yaratılmıştı.’’
‘’Faşizmin genel havası hep o sürekli propaganda şamatasıydı ardı arası gelmeyen konuşma hastalığıydı.’’
Basın ve ifade özgürlüklerinin kısıtlandığı günler maalesef devam etmektedir. Muhalif basın, RTÜK ve Basın İlan Kurumu gibi yasal merciler tarafından maddi ve yayın yasakları neticesinde, yıldırılma politikaları ile karşı karşıyadır. Demokrasi kültürü, çok seslilik, eşitlik ve muhalif hakları kavramı üzerine kurulmuş olup, tek seslilik ve çıkarcı kutuplaşmaların olmadığı, bilimselliğin, adalet duygusunun ve hoşgörünün geçerli olduğu bir yayın politikası hepimizin arzusudur.
Küreselleşme çağında, propaganda tekniklerinin babası GOEBBELS‘in fikirleri ve uygulamaları ne acıdır ki günümüzde de devam etmektedir.
GOEBBELS, propagandasının üstünlüğünü basit, düz cümlelerle ve herkesçe bilineni ‘’ısrarla’’ tekrar etmesi ile sağlamıştır.
Faşizm, Nazizim ve komünizm sistemleri, liderleri aracılığıyla propaganda sanatı ile gündem oluşturup, başta radyo ve sinema olmak üzere tüm görsel sanatları kullanarak, toplumu ‘’yalan’’ üzerine kurgulanmış oyunlarla bastırmak, susturmak ve sonuçta ikna ederek, sisteme uygun bir vatandaş haline getirmek için, tüm güçlerini kullanmışlardır.
GOEBBELS‘in, 2020’li yıllarında ki halini düşünmek istemiyorum. Yaşasaydı, günümüz internet ve diğer bilgi teknolojileri ile kim bilir neler yapardı… Belki de şu an yapılanlara o bile hayret ederdi diye düşünüyorum.
Basın sektörü, holdinglerin sahipliğinde, iktidarın tüm uygulamalarını şartsız ve abartır derecede desteklemektedir. Basın sahiplerinin iktidar ile yakın ilişkide olmaları demokrasi, özgürlük ve basın ahlakı adına olumsuzluklar yaratmaktadır.
Günümüz basınının (TV, gazete ve internet medyası) % 90’ından fazlasının iktidar yanlısı yayın yapması ayrı bir olaydır.
Hitler’in Silahlanma Bakanı Albert Speer, Nürnberg Mahkemesi’nde yargılanırken şöyle savunma yapmıştır;
“Radyo sayesinde 80 milyon kişinin, özgürce düşünebilme imkanı elinden alındı.”
Her iktidar, bir GOEBBELS yaratmıştır… GOEBBELS’lerin olmadığı yeni bir dünya düzeni, bizlerin en büyük arzusudur…
2021 yılının, başta covid 19 olmak üzere, siyasi, toplumsal ve ekonomik tüm kötülüklerinin yok olduğu, barış ve kardeşlik duygularının geçerli olduğu, güzel bir dünyada birlikte yaşamak dileğiyle…
Sevgi ve hoşgörü ile kalınız…
Faşizmin yalan taktikleri …
Teknolojinin gelişmesiyle daha da etkili olmuş, güncel türevleri var güçleriyle Goebbels ruhunu katlayarak ihya ediyorlar.
Yüreğine kalemine sağlık yazarım …
Raji Kardeşim… teşekkürler…
✋
Eline kalemine ve yüreğine sağlık Tansel bey…muhteşem bir araştırma ve Harika tespitler. Bir solukta okudum. Teşekkür ediyorum. Saygılar…
Çağla Arkadaşım, teşekkürler, selamlar…
O zaman radyodan başka haberleşme olanağı yoktu. Şimdi internet var. İnsanlara belli bir haber iletişim aracını dayatmanız mümkün değil. Dünya İnternetle özgürleşiyor. Dünya değişiyor. Bunu algılayanlar ayakta kalacak, algılayamayanlar….. Yok olacak.
Göksel, çok haklısın….
Faşizmin kitle ruhu anlayışı konusunda harika bir yazı olmuş, kutluyorum. Bu konuda wilhelm Reich, Elias Canetti ve Erich From’un eserlerini öneriyorum. Sevgiler ,selamlar Mehmet Sarioglu
Sevgili Mehmet Hocam, Eric From’u okudum… diğerlerini de en kısa zamanda temin edecegim. ..Saygılarımla. ..
Teşekkürler. Emeğine sağlık.
Emin Abim… çok teşekkürler, saygılarımla…
Teşekkür ediyorum hocam. Çok ilginç bir analiz, günümüzdeki örneklerine de dokunup oldukça güzel anlatmışsınız.
Alkışlıyorum…
Mehmet Kardeşim, çok teşekkürler….
Kaleminize sağlık üstadım. Sayenizde bilgilendim. Hele günümüzle kıyasladığım da ise radyonun yerini başka iletişim araçlarının yer aldığını dehşetle anladım.
Veli Arkadaşım. .. teşekkürler. ..
Güzel ve gerçekleri yazdığın için, kalemine sağlık… Yazılarının devamını temenni ederim… Yeni yılını kutlarım..!
Bir solukta okudum. Çok güzel bir yazı olmuş. Kardeşlik barış ve sevgi gibi özlem duyduğumuz duygularla yazınızı tamamlamanız çok yerinde olmuş. Emeklerinize sağlık.
Çok teşekkür ederiz, elinize sağlık. Selamlar, saygılar…
İdris Kardeşim. .. teşekkürler. . Selamlar…
Tarihten yeteri kadar ders almayam toplumlar, burunlarına takılan halkayı kim çekerse onun arkasından gitmek zorunda kalırlar. Araştırmacı yazılarının topluma ışık tuttuğunu bilmeni isterim Tansel bey.
İbrahim Ethem Kardeşim… çok teşekkürler… Evet… maalesef ”tarih tekerrür ediyor” derler… Tarihten ders almamız gerekirken, tam tersi görmezden geliyoruz…
Ahmet Kardeşim… çok teşekkürler… iyi seneler diliyorum.
Hitler kavramini hepimiz biliyoruz fakat Goebbels i yeni tanidik tesekkur ederim sevgili babam.
Emre; çok teşekkürler…. Goebbels’ler her dönem vardırlar ve var olacaklardır….
Mine Arkadaşım… maalesef çok çok haklısınız. … teşekkürler.