Türkiye’de milliyetçi temeller üzerine Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulmuştur. İdeolojisi milliyetçilik olduğu halde Türkiye’nin Nato’ya girmesiyle birlikte Türk milliyetçiliğin öznesi Türk milleti olmaktan çıkarılmıştır.
Batıda soğuk savaş döneminde ortaya çıkan Gladyo benzeri bir yapılanma maalesef ülkemizde de Türk milliyetçiliğini toplumdan koparmıştır. Bu yaklaşım sonucunda korkuya dayalı baskıcı, güvenlikçi bürokratik iradeyle şekillenen vesayet milliyetçiliği siyasette egemen olmuştur.
Egemenler; Türk milliyetçileri için sürekli sanal bir düşman ilan ederek bütün güçlerini egemenler için harcamasını sağladılar. Dünün öcüsü komünizm bugün ise ülkenin beka sorunu… Sonuçta değişen bir şey yok bizim mahallemizde.
Egemenler Türk milliyetçilerine bir görev biçmişlerdir. Egemen düzen sahipleri 12 Eylül öncesinde olduğu gibi Türk milliyetçilerini devletin güvenlik kuvvetleri yerine kullanmaya başladılar. Kullanma miadı dolduğunda atmışlardır. (12 Eylül öncesi ve sonrasında olduğu gibi)
Ülkelerde iç ya da dış tehdit ortaya çıktığında refleks olarak milliyetçi damar kabarır ve milliyetçilik yükselen değer olur. Bizde tabanda milliyetçilik yükselen değer olduğu halde sözde milliyetçi sivil toplum örgütleri ve partiler tabanın iradesini değil egemenlerin biçtiği rolü yerine getirirler. Böylesi bir çıkmazdan dolayı Türk milliyetçileri yazdıkları hikâyenin iğfal edilmesinin hüznünü hep yaşarlar.
Kurulan sivil toplum örgütleri egemenlerin iradesinden çıktığı ve sivilleştiği anda ani müdahalelerle bastırılırlar. Türkiye KAMUSEN gibi Birçok milliyetçi sivil toplum örgütünü sayabiliriz. Aynı şekilde milliyetçi partiler de kurgulanan bu tuzaktan kurtulamazlar. Tabandan kopuk ve egemenlerle içiçe olan sözde milliyetçi siyasiler ile Türk milliyetçilerini kontrol ederler.
Güvenlikçi bürokratik milliyetçilik zihniyeti; sadece milliyetçilerin kurduğu yapıları kontrol altına almakla kalmadı. Türk Milliyetçilerini birbirlerine düşürerek hatta fiziki saldırılarla adeta terbiye ederek militarist, emre itaat eden, teslimiyetçi, düşünmeyen ve sorgulamayan ,olaylara bütüncül bakamayan bir milliyetçi karakter oluşturdular.
Milliyetçilerin,tabandan kopuk siyaset anlayışları çoğunlukla meşruiyetin dışına çıkmalarına neden olmuştur. Demokrasi,hukukun üstünlüğü,hesap verebilirlik ve liyakat gibi evrensel değerler yabancısı oldukları konulardır.
Tabanda milliyetçilik yükselirken tavanda Türk milliyetçiliği akçeli işler ve tetikçilik gibi kriminal konularla anılır hale gelmiştir. Son üç ay içinde basın- yayın kuruluşlarının gündemini takip ediyorsanız gelinen utanç verici durumu da gözlemlemiş olursunuz.
Tabanına hesap vermeyen, azarlayan, aşağılayan ve beddua eden yöneticilerin varlığı korkuya dayalı milliyetçilik konumlanmasının sonuçlarıdır.
Türk milliyettçilerini maraba gören , aşağılayan, korkutan, tehdit eden şımarık ve fütürsuzca davranan ilkel milliyetçilik saikleri artık toplumda karşılık bulamıyorlar.
Gelinen notada Milliyetçilerin CHP ‘ye oy vermesinin nedenlerini araştıracaklarına tepki gösteren güvenlikçi milliyetçi zatlar hala toplumsal tepkinin farkında değildirler.
Eğer Türk milliyetçileri bu çıkmaz yola devam ederlerse önümüzdeki süreç; yeni toplumsal dinamiklerin oluşmasına da sebep olacaktır.
Toplum sağ sol gibi kavramlardan uzaklaşarak Cumhuriyetçi ve muhafazakar gruplar şekline dönüşebilir. İşte o zaman biraz sağa- milliyetçiliğe kayan CHP aynı zamanda Türk milliyetçilerini de içine alabilir. Türk milliyetçileri de bu muktedirler sayesinde dükkanlarını kapatmak zorunda kalacaklardır.