Değerli Arkadaşlarım,
Hepimiz Türk vatandaşıyız, hepimiz yasalar önünde eşitiz. Laik bir ülkede yaşıyoruz ve herkesin inancına kanaatine ve yaşam tarzına saygılıyız.
“Halkların Kardeşliği” ülkemizin birliğinin vatanımızın bölünmez bütünlüğüne karşı PKK başta tüm bölücülerin 60 yıldır parçalanma amacıyla dillendirdiği tehlikeli bir deyiştir.
Cumhuriyetimizin 1961 yılına kadar geçerli 1924 anayasasının 88 maddesinde “Türkiye Ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibarı ile Türk denilir” denmiştir.
“Türk” demek ırkçılık değil tüm vatandaşlarımız arasında yasalar önünde eşitlik ve kardeşlik bulunduğunun en güzel kanıtıdır.
Ülkemizi çok ortaklı bir hale getirmek suretiyle, paramparça ederek, bitmez tükenmez toprak talepleri ve savaşların içerisine sokmak için “Anayasal yapı içinde, Türk kimliği dışında başka bir kimlikler tanınsın. Tanınan diğer kimlikler de Türk kimliği ile eşit olsun. Anayasal statüye kavuşsun. Anayasada yer bulsun.” diyenler bu cümlenin önüne ve ardına “Halkların kardeşliği için” deyişini eklemektedirler.
PKK. Siyasi Kürtçüler ve sözcüleri DEM Parti Halkların Kardeşliğini tanımlarken “Sen Türk olarak kal. Ben de Kürt olarak anayasada yanına geleyim. İsterse Çerkez, Arnavut, Boşnak, Kafkas, Çeçen, Laz, Gürcüler de kendi kimlikleriyle gelsin.” Türkler kendi vatanlarına yeni ortaklar alsınlar böylece çok ortaklı bir Anayasa yapalım yaklaşımındadırlar.
Halkların Kardeşliğini savunanlar, Türklüğü üst kimlik, ortak kimlik, ulus kimlik olarak görmüyorlar. Türkiye’deki etnik gruplardan biri olarak görüyorlar.
Bu sebeple Türkçenin tek resmi dil olmasına da karşılar. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ulus” tanımını da “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir”, yurttaş tanımını da “Ne mutlu Türküm diyene” şeklindeki birleştirici deyişini reddediyorlar.
“Halkların Kardeşliği” deyişiyle propagandaya başlayan PKK önce Kürt köylerinde toplu cinayetlere başlamış daha sonra karakollarımıza saldırmış, evlerine dönen askerlerimizin otobüslerine saldırarak toplu katliamlar yapmış, Ankara’da ve İstanbul’da bombalı eylemlerde yüzlerce insanımızı katletmiştir.
PKK ve uzantılarının ana amacının Türkiye’yi bölmek olduğunu dünya âlem bilmektedir. Esasen bu oluşumlar da amaçlarını saklamamaktadırlar.
Neymiş Efendim “DEM Parti’ye el uzatılmışmış!”
Geçin bunları be kardeşim..
Değerli Arkadaşlarım,
HDP bir siyasi parti değildir. DEHAP, DEP, HDP denilen en sonra DEM adını alan Bölücü parti mensupları PKK’nın sözcüleri oldukları için PEKEKE propagandası yaptıkları için ceza almadılar mı?
Sayın Bahçeli Düne kadar “Mecliste PKK var Anayasa Mahkemesine kapatın bunları kapatılsın” diyordu, Bugün “DEM ülkenin partisi” diyor.
Sn Devlet Bahçeli kendi deyişleri ışığında “PKK’nın meclisteki sözcüsü DEM Parti’sinin elini sıkmakla, PKK’nın elini sıkmanın, Abdullah Öcalan’ın elini sıkma”nın farkını açıklamak durumundadır.
AKP’nin son zamanlarda dillendirdiği “Geniş kapsamlı, tüm kesimlere hitap eden, herkesin kimliğini özgürce kullanabileceği veya Osmanlı’da olduğu gibi daha özgür” söylemleri, Anayasanın İlk 4 maddesini kaldıramasalar bile Anayasa’yı Türksüzleştirmenin aşamalı planları üzerinde kararlı olduklarını göstermektedir.
Dün Sevr ve Mondros barışı ülkemiz için nasıl bir barış sayılamazsa; Dokuz yıl önce buzdolabına konulduğu söylenen Binlerce vatandaşımızın askerimizin emniyet mensuplarımızın şehit edildiği “çözüm süreci” çözülme ve ihanet sürecidir!
Değerli Arkadaşlarım,
MHP,AKP;CHP veya diğer partilerin Genel Başkanları yöneticileri, devlet organları veya yetkilileri; özerk bölge, ayrı bayrak, ikinci resmî dil taleplerini açıkça ifade eden kişi, grup ve partilerle hiçbir şekilde pazarlığa oturamaz. Onlarla pazarlığa oturmak, tek millete dayanan, üniter ulus devlet niteliğini müzakereye açmak anlamına gelir.
“Hoşgörü, demokrasi, millî irade” gibi kavramlar; “Türk milletine dayalı, üniter ulus devlet”in müzakereye açılması için gerekçe olarak kullanılamaz.
Devlete, ikinci bir milleti ortak kabul etmek, ülkeyi özerk veya federal bölgelere ayırmak, hoşgörüyle karşılanamaz; demokrasi bu yolda kullanılamaz.
Demokrasi aynı zamanda bir kurallar ve kanunlar rejimidir; gerekli kanunlar çıkarılır ve titizlikle uygulanır. Gerçek millî irade ise ortaklığa ve bölünmeye zaten müsaade etmez.
Hele hele PKK terör örgütü ve siyasi ayağa DEM Partisinin kullandığı “HALKLARIN KARDEŞLİĞİ” gibi Türkiye Cumhuriyeti devletini parçalamak amacıyla üretilmiş sloganlar hiç bir siyasi parti tarafından kullanılamaz!
50 yıldır yazıyoruz anlatıyoruz. Siyasetin hiç bir zaman böylesine yanlış ellerde kaldığı bir dönemi görmedik!