İsrail’in gücü

Yayınlama: 18.06.2025
A+
A-

Gerek nüfus olarak ,gerekse yüzölçümü olarak küçük bir ülke olmasına rağmen tarımda ve ileri teknolojide ciddi başarıları var. Bu başarı Nobel alanında da kendisini gösteriyor.
Şimdi yahu Amerika ve avrupa destek veriyor denilecek. Amenna ancak adamlar sadece onlara güvenerek zengin Arap ülkeleri gibi ihaleyi Amerika’ya verip yan gelip yatmıyorlar. Bunun karşılığında Ortadoğu ziyaretinde Amerika başkanı Trump 1.3 trilyon dolar haraç alıp ülkesine döndü.
Çoğu çöl olan ülkelerinden sınırlı tarım alanlarını kullanarak ihracat yapıyorlar. Bir ara bizim F16 ve Tanklarımızın modernizasyonu mu da İsrail yapıyordu. Katma değeri yüksek teknoloji geliştiriyorlar. Dünya ilaç sanayiinde önemli ülkelerden birisidir. Ve işin ilginci kansere yakalanma oranları oldukça düşük.
Ama kendileri GDO lu tohumları başka ülkelere satabiliyorlar.
Bunun dışında ciddi anlamda istihbarat ağları mevcut. Başka ülke vatandaşlarını kullanarak ve buna bağlı uydu teknolojisi ile nokta tespiti ile belirlenen hedefleri imha edebiliyor. Bunu İran’da, Lübnan’da ve Suriye’de denediler.
Ayrıca yazılı ve görsel medyayı kullanarak dünya kamuoyunu belli ölçüde ikna etmeyi başarıyorlar. Psikolojik harp alanında başarılılar. Uluslararası adalet divanında mahkum olmalarına rağmen hâlâ bildiklerini okumaya devam ediyor.
Maalesef gerek birleşmiş Milletler ve gerekse uluslararası teşkilatlar dünya barışı noktasında çok çaresiz ve yetersiz kalıyor.
Arabistan, mısır, ırak ve körfez ülkeleri İsrail’e hava sahalarını açtılar. İslam dünyasında askeri anlamda bir birlikten söz edilemez.
Kısa vadede olmasını da mümkün görmüyorum. Başları sıkışan Türkiye nerde diye söyleniyor. Türkiye her zamanki yerinde lakin tek başına her yere yetişemez.
Orucu kimle tutuyorsanız bayramı onunla yapın demek düşer.
İran’a saldırması ve iranda hem rejim değişikliği hem parçalanma amacı olur mu olmaz mı? Kısa vadede mümkün değil. Çünkü İran çok eski bir medeniyet ve devlet geleneğine sahip. Öyle bir darbe ile parçalanacak yapıda değil. Bunu derken molla Rejimini savunduğum anlaşılmasın.
Benim açımdan öncelik orada yaklaşık kırk milyon civarında var olan Türk nüfusun can güvenliği ve emniyetidir. Güney azerbeycan Türklerinin özgürlüğü önceliğimizdir. Farsların oradaki soydaşlarımıza karşı çok müsamahakar davrandığı söylenemez.
Netanyahu aklınca kurnazlık peşinde. Ya bir de plan tersine dönerse kendi sonunun nasıl olacağını düşünmesi daha makul olur.
Türkiye beyin göçünü tersine çevirip üstün beyinlerin hayatlarını güvence altına alarak kendi savunma teknolojilerini birkaç adım ileri taşımalıdır. Modern haçlı zihniyeti hâlâ Sevr ve Türksüz anadolu peşinde.
Onların arz-ı mev’ud,varsa bizimde Kızıl Elmamız var. Türk cihan hakimiyeti mefkuremız var. Her zaman bir kaç adım önde ve güçlü olmak mecburiyetimiz var.
Müslümanlar Âdiyat süresini iyi okuyup analiz etmeli. Müslümanın miskin olmaya hakkı yok.
Sözü M. Akif Ersoy’un bir beyniyle bitireyim.
Allah’a dayan, say’e sarıl, hikmete râm ol.
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.
Son bir not:
Beş ay sonra özgürlüğüne kavuşan Prof. Dr. Ümit ÖZDAĞ’a geçmiş olsun, sevenlerinin gözü aydın diyorum.

Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.