Kızım ECE yurtdışına gideceği zaman, ondan istediğim; gittiği ülkelerin değerlerini, geleneklerini ve yaşam biçimlerini gözlemleyip, bana aktarması idi.
ECE ve ŞENER’in, kısa süreler içinde gittikleri değişik ülkeler ile ilgili anıları dikkatimi çekti ve paylaşmak istedim…
Dil kursu için gittikleri Kanada’da, 6 aydan sonra yurtdışına çıkmak mecburiyeti sebebiyle en yakın ve en macera dolu bir ülkeye, bir de en önemlisi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün heykelini görmek için KÜBA’yı tercih etmeleri ile yolculukları 27 Eylül 2019’de başladı.
Toronto Kanada’dan, Varadero Küba’ya yolculuk başlasın…
”Yaklaşık 3-4 saatlik bir yolculuktan sonra, Kanada’nın soğuk havasından, Küba’nın sıcak ve nemli iklimine geldik…
Varadero, Küba’nın şirin bir tatil beldesidir. Yaklaşık 30.000 nüfusa sahip olup, turizm açısından çok cazip bir bölgedir.
Öncelikle, bizlere karşı davranışları çok saygılı ve samimi duygu yüklü, güler yüzlü olmaları, bizleri mutlu etti. Bizlerin kılık – kıyafetlerine özenle bakmaları dikkatimizi çekmişti. Mutlulukları yüzlerinden, tavırlarından belli oluyordu. Belki birçok şeyi elde edemiyorlardı, ama mutluydular…
Marketlerinde, bir üründen sadece 1 çeşit olması, tek çeşit makarna, tuvalet kağıdı, soya yağı vb. ürünler, bizde‘’ batmış market’’ edasını yaratmıştı…
Özellikle, gıda ve temizlik ürünlerindeki çeşitsizliğe karşılık, alkol ve puro raflarındaki çeşitlilik ilginçti. Rom ve Votka stantları ağırlıkta olup, puro çeşitliliği dikkat çekiciydi.
Yemekleri konusunda tercihleri; pirinç, siyah fasulye ve domuz ürünleri idi. Meyve ise bol çeşitli olup, özellikle guava, muz, ananas, mango vb. tropik meyveler yanında kahve çeşitliliği onlar için önemliydi. Özellikle pina colada (kokteyl meyve suyu) damak tadımıza uygun geldi. Yemek ve içecek konusunda her hangi bir zorluk çekmedik.
Küba’da internet çok kısıtlı, her yerde bağlanmak mümkün değil. Ancak internet çekim noktalarından alacağınız internet kartları sayesinde giriş sağlanabiliyor.
1900’lü yıllardan kalan antika Amerikan arabaları, hem nostaljik, hem de Küba’nın simgesel durumunu yansıtmaya devam ediyor. Küba Devrimi’nden (1953-1959) önceki dönemi yansıtan rengarenk araba modelleri, tüm cazibesi ile dikkat çekmekte ve turizme katkı sağlamaktadır.
Küba Devrimi sonrasında bu tür Amerikan modelli arabaların ülkeye girişi mümkün olmamış.
Özellikle, ABD markalı ürünlerin piyasada olmaması Küba Devrimi’nin en büyük özelliğidir.
İnsanların genel ihtiyaçlarının, lüks tüketim malları hariç (kira, sağlık, eğitim, elektrik, su, sanatsal etkinlikler vb. sosyal ihtiyaçlar) Devlet tarafından verilen, karneler karşılığında temin edilmesi bizlere sosyal devlet anlayışını hatırlattı.
Karayipler’deki deniz ve kumsalın bembeyaz masmavi hali, turizme ayrı bir değer katmaktadır.
Varadero’dan, 2-3 saatlik bir yolculuk ile başkent Havana’ya, palmiye ağaçları eşliğinde gittik.
Havana’ya gitmemizin en büyük amacı, Mustafa Kemal Atatürk’ün heykelini ziyaret edip, ona olan saygımızı ve sevgimizi iletmekti.
Havana’ya iner inmez, bizleri karşılayan yerli halktan omuzunda ‘’CHE dövmesi’’ olan birisi; bizlere, nereden geldiğimizi sorgulayıp, Türkiye’den dediğimizde, bizlere ‘’Ben, sizin Atanızı çok iyi tanıyorum. Sizi; ATANIZ, Mustafa Kemal Atatürk’e götürebilirim!’’ demesi, bizleri duygulandırmış ve çok hoşumuza gitmişti.
Evet, en sonunda hayalimizdeki Mustafa Kemal Atatürk Heykeli’ne varmıştık. Etrafında, bazı dünya liderlerinin heykelleri de vardı. Ama bizim ‘’ATAMIZIN’’ heykeli bir başkaydı. Çünkü o heykel, emperyalizme dik duruşun, Türkiye Cumhuriyeti’nin parçalanmaz bir simgesi olarak karşımızda durmaktaydı.
Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün heykelini görmek ve saygı duruşunda bulunmak, bizde duygu yoğunluğun yarattı. Rahmetli dedem Veli Saylı ve Mevlüt Kurtuluş’un bizlere, Mustafa Kemal Atatürk sevgisini aşılamaları, bizlerin de Havana’ya gelmemizde etkisi çok olmuştur.
Küba, bizleri eski günlere ve insancıl açıdan da belki de göremeyeceğimiz günlere götürdü…
İnsanları zengin değil, hatta fakir diyebileceğimiz seviyede olsa bile gözlerindeki mutluluk ve sevgi dolu parıltılar görülmeye değerdi.
Önderleri, Ernesto Che Guevara ve Fidel Castro’ya ait heykeller her yerde ama, özellikle Che’nin, ‘’Hasta Siempre – Sonsuza Kadar’’, ‘’Hasta La Victoria Siempre – Zafere Kadar Daima‘’, ‘’Revolucion – Devrim’’ deyişleri, her yerde, poster, heykel ve afiş olarak karşımıza çıktı.
Che sevgisi, inanın her yerde kendisini gösteriyordu.
Bizler için Mustafa Kemal Atatürk nasıl özel bir önem ve sevgi yumağı ise, Küba halkı için de Che, o kadar çok değerli…
Bizleri en çok etkileyen başka bir husus da, Küba müziği oldu. Havana’da gezdiğimiz yerlerde güzel ve yöresel giysili ‘’sokak çalgıcıları’’ dikkatimizi çekti. Latin müziği esintileri ile, insanın içini ısıtacak seviyede müzik duygusu gönüllere seslenmekte…
Havana; rengi, canlılığı, Latin müziği ve Havana purosu kokulu sokakları ile gezilmeye değer bir ülke… Küba’ya gitmek… o atmosferi yaşamak gerek…‘’
Oradaki atmosferi yaşamak için, Küba’ya gidebilmeyi çok isterim…
Kapitalist anlayışın olmadığı sade ve temiz yaşam. Maalesef bizler bu duygulardan yoksun yaşamaktayız. Yazık.
Göksel. .. gidip görmek gerek…
Küba’yı özetle çok iyi anlatmışsınız. Yerli halktan birisi, Ben sizin Atanızı biliyorum demes çok anlamlı..
Gidip görmeyi çok istediğim bir yere,
senin ve Ece’nin sayesinde ilk adımı atmış oldum yazarım.
Sevgiler …
RAJI Kardeşim. … evet gidip görmek gerekir…. teşekkürler. ..
Metin Kardesim…. zaten beni de en çok o cümle etkiledi…
Harika bir seyahat yazısı. Teşekkürler
Ece & Şener. Kübayı herkes anlattı ama
Bu yazı harika çok güzel.
Mülkü Kardeşim…teşekkür ediyorum…
Selamlar Tansel bey, okadar güzel resmetmişsiniz ki yazınızda okurken biran kendimi Küba nın o masalsı dünyasında hissettim kendimi… dünyada ki kapitalist ülkelerin ekonomik anlamda zenginleştiği fakat bir okadar da yozlaştığı ve kirlendiği aşikardır en kötüsüyse mutlu insan sayısı bu oranın çok altındadır. Küba daki vicdani rahatlığın verdiği huzuru hiçbir zaman yaşayamayacakları bir gerçektir. Halbuki yaşamak= mutluluk demek değilmidir? Elinize emeğinize yüreğinize sağlık…
ÇAĞLA Arkadaşım… çok haklısın… hele hele şu sin korona virüsü …. kapitalist sistemı sorgular hale getirdi… insana verilen değer içler acısı. .. Kar ve rant kardeşliği el ele verip güzel dünyamızı. ..ve de ülkemizi nerelere getirdi… düşünmek gerekir…. teşekkürler. ..
Tansel bu gidişle üç beş yıl içinde iyi bir yazar olacaksın.Başarılar dilerim
FATİH Abim…. inan öyle bir amacım yok… sadece bildiklerimi, araştırdıklarımı akıl süzgecimden geçirip, yayınlıyorum… Bana moral vermenizden gurur duydum…Saygılarımla….
Gezi ve kültür yazıları hep ilgimi ćekmiştir…ama bu yaziyla küba sokaklarıni gezdim…Atatürk anitında saygi duruşu yaptim…sizinle gelmiş gibi oldum…teşekkürler,kaleminize sağlık..TEBRİKLER..
Çok teşekkürler…. Ne mutlu size…
Atamızı Kübalı biliyor ama, Bu güzelim Türkiye de yaşayan bedbaht lar ne zaman anlayacak acaba!!!
Nevzat Kardeşim. … çok çok haklısın. .. teşekkürler. .
Tüketim malı çeşitliliği olmadan da insanlar mutlu olabiliyormuş.Çok güzel resmetmişsiniz.
Fevzi Kardeşim. .. inanın şu son korona virüsü kapitalist sistemi neredeyse yerle birr edecek. .. düşünmek gerekir…teşekkürler ..
Harika bir anlatım.Sade ve beni adeta oraya götürdü. Ağzına sağlık. Gezgin yeğenlerimi de öpüyorum.
Aytunc Kardeşim. … selam olsun…
Çok güzel bir anlatım Atamızla tekrar tekrar gurur duydum
GÜNER’im…inan gurur duydum…
Herzaman ki gibi, güzel ve akıcı yazınız için teşekkür ederim… Küba hakkında bilgilendim… Selamlar!
Sevgili Ahmet Kardeşim. .. cok cok teşekkürler. ..
mutlu olmanın yolunu kimileri dini yöntemlerde ,kimileri sahip olmak da ararken Küba toplumu paylaşma ya sevgiyi de ekleyerek gerçekten yaşanası bir memleket dünya yaratmışlar… liderlerinin mütevazi yaşamları da sanırım bu oluşumda etkin olmuş.
Dost umarım kendi gözlerinlede görmek şansına erersin sevgi ile kal.
Yakup Kardeşim. .. selam olsun… sevgi ve hoşgörü dolu bir toplum dileğiyle. .. selam olsun…
Ben de çok istiyorum gitmeyi.
Umarım birlikte gidebiliriz.
Çok selamlar, saygılar…
İdris Kardeşim. … insallah… diyelim…tesekkurler. ..
Ece ve Şener’e teşekkürler. Kaleminize sağlık. Sokağa çıkma yasağı olan günlerde bir gezi yazısı okumak hoş oldu.
M.Emin Abim…çok teşekkürler….