Tarihte, ‘’Makine Kırıcılık’’ olarak bilinen LUDİST Hareket, 1800’lerin başında İngiltere’de görüldü. Ned Ludd adlı İngiliz işçinin, işsizliği artırdığı gerekçesiyle makinelere saldırması ve kırmasıyla başladı. Ludd, çorap dokuma tezgahlarını tahrip etti. Ünü tüm İngiltere’ye ve Avrupa ülkelerine yayıldı ve böylelikle Ludizm ortaya çıktı.
Yoksullaşan ve mülksüzleşen işçiler, bunun sorumlusu sandığı makinelere karşı harekete giriştiler. Luddistler, makinelerin kendilerini sömürdüğünü düşünüyorlardı. 1800’lü yıllarda iş bulmak çok zordu ve bulanlar da çok düşük ücretlerle ve çok ağır şartlarla, günde 14-20 saat çalıştırılıyorlardı. Çalışma koşulları o kadar ağırdı ki işçiler henüz 40 yaşına gelmeden ölüp gidiyorlardı. Bu ekonomik gidişten bir tek kapitalist sermaye grubu memnundu.
14 Şubat 1812 tarihinde kabul edilen ’’Tezgah Kırma Yasası’’, dokuma tezgahlarının parçalanması suçunun ölümle cezalandırılmasını getirmişti. Çok sayıda Ludist ölüm ve sürgün cezasına çarptırılmıştı.
Yine bir başka olay; Sanayi Devrimi sırasında işsiz kalan Fransız işçilerin ayakkabılarını (sabo-sabot-tahta ayakkabı) makinaları bozmak amacıyla içine atmalarıydı. İşçiler, makinelere tahta ayakkabılarını atarak ilk “sabotaj” eylemlerini gerçekleştirmişlerdi.
Sabotaj, Fransızca’daki sabotage (baltalama) kelimesiyle Türk dilinde yer almıştır. I. Dünya Savaşı sırasında ayakkabı yerine genellikle tahta ve deriden yapılmış bir tür sabot kullanılmıştır. Daha çok bayanlarımızın giydiği sabo tipi terliklerle benzer kökten gelmesi bana çok ilginç gelmiştir.
Sabo terlik giyen demiryolu işçileri, fabrikalarda makine başında çalışan işçiler grev yapmak, protesto etmek amacıyla sabolarını ray yataklarına, makine aralarına sıkıştırmak suretiyle işi baltalamaya kadar götürmüşlerdir. İşçilerin, makineleri ‘’sabote ederek’’ daha iyi çalışma koşulları sağlamayı amaçlaması işçiler açısından olağan bir durumdu.
İşçilerin, makine-kırıcılığında ‘’sabot’’larını kullanması o yıllarda özel bir olaydı. Kentin varoşlarındaki ‘‘Sarı Takunyalılar’’ fabrikaya girip ‘‘Sabot’’ları, makinelere vurup ses çıkartarak eylemlerini başlatıyorlardı.
Sanayi devrimi sayesinde aşırı makineleşme ile birlikte; toplu işten çıkarılmalar, sendikasızlaştırma, sosyal hakların kısıtlanması, maaşların zamanında verilmemesi vb. sonuçlarını da beraber getirmiştir.
Marks ve Engels’in Komünist Manifesto’da ve yine Marks’ın, Kapital kitabında ‘’makine kırıcılığına’’ ait göndermeler de ilginçtir.
Evet, 1800’li yıllardaki iş ve yaşam koşullarının bugünkü ile kıyas bile edilemeyecek derecede kötü olması, Makine kırıcılarının yanlış hedefi, MAKİNELER olmuştur. Bu gün bile Endüstri 5.0’ın gelecekte işsizliği artıracağı düşüncesi epeyce yaygındır.
Endüstri 4.0’a Geçmek İçin Önce, İNSAN 4.0’ı Yetiştirmeliyiz!!! adlı yazımda belirttiğim üzere;
‘’Endüstri 4.0 sanayi için verimlilik içermektedir. İnsan vasfı minimize edilmiş, daha verimli ve daha hatasız üretim hedeflenmektedir. Yakın gelecekte yaşamımızın tüm anlarında robotlar ve insansız fabrikalar uzak da değil. Endüstri 4.0’ın işsizliği artıracağı düşünülse de Endüstri 4.0, yeni iş alanlarını da açmaya başlamıştır. Bu nedenle teknik bilgi teknolojileri personeli yetiştirme konusuna eğilmemiz gerekmektedir. Robotlar; 2024 yılında çeviri yapabilecek, 2027’de kamyon sürebilecekler, 2049’da Gazetecilik yapabilecek, 2053’de de Cerrah olabilecekler…’’
Endüstri 4.0 ile insansız üretim yapabilen akıllı fabrikalar, Endüstri 5.0 ile işbirlikçi robotların ve insanların aynı ürün üzerinde koordine bir şekilde çalıştığı “Süper Akıllı Toplum” şekline dönüşüyor. Yapay zeka sayesinde karar verebilen, inisiyatif alan akıllı robotlar, sanayide fiilen çalışmaya başlayacaktır.
İnsan beyni ile yapay zeka robotların bir araya gelmesiyle sanayide hız ve mükemmellik seviyelerinde üretim yapılması beklenmektedir.
Günümüzde ‘‘makine-kırıcılık’’, Endüstri 5.0 kapsamında otomasyon ve yapay zekayla ilişiklendirilerek yeniden farklı bir ‘‘işsizlik korkusuyla’’ gündeme gelmektedir.
Güzel ülkem, Endüstri 5.0’ın gerektirdiği aşamaları yakalamak zorundadır. Korkarım ki tren kaçmak üzeredir. Öyle bir toplum yaratalım ki, ‘’Makine Kırıcıları’’ yerine Endüstri 5.0’a uyumlu toplum bilincine ulaşabilelim. Başka da şansımız yoktur!!!
Yazı efsane olmuş. Çok değerli bilgiler öğrendim, devamını diliyorum.
Barışçığım… çok teşekkürler. ..
Çok güncel olan bir konuyu kaleme almışsınız. Kutluyorum…
İşçiler… MAKİNELER… ve İŞSİZLİK… bir ülkenin, çağdaşlıkla, ÇAĞDIŞILIK arasındaki seçiminin, sefaleti ya da REFAHI getirmesinin bıçaksırtı süreci… sanırım, geri kalmış ülkeler daha nice LUDİST davranışlarla MAKİNELERE saldıracaklar. Ve bir çok yasalar çıkarılacak düşünülmeden…Oysa, çözüm gayet kolay. EĞİTİM… EĞİTİM… EĞİTİM…
Değerli Arife Hocam; evet her şeyin temeli EĞİTİM… EĞİTİM ve de yine EĞİTİM… Yaşamımızda LUDİST Hareketlere yer olmamalı…
Tebrikler, başarılarınızın devamını dilerim. Ülkenin sizin gibi yazarlara ihtiyacı var.
Teşekkürler. ..
Tebrikler, çok etkileyici bir paylaşım olmuş. Başarılarınızın devamını dilerim, ülkenin sizin gibi yazarlara ihtiyacı var.
Çok teşekkürler… Saygılarımla. ..
4.0 ı imam hatiplerle yakaladık zaten. Sıra, soğan kuyruklarıyla 5.0 a geldi. Eline ve bilgine salık.
Teşekkürler… Saygilarimla…
Abi döktürmüşsün yine.yazılarını hayranlıkla okuyorum.inşallah yazında bahsettin gibi makina kırıcıların olmaması ümidiyle
Aytaç Kardeşim…. evet hep üretelim… ve de üretelim… başka şansımız yok inan.. Üreten toplum ve de bunu hakça paylaşan toplum kutsaldır. ..
Emeklerine sağlık, çok donanımlı bir yazı.
Kıymetli Gülname Arkadaşım… selam olsun… teşekkürler. ..
Gulname Arkadasim; Teşekkürler… Saygilarimla…
Yine sayende bilgilenip, elimizde kalan son kalemiz belleğimizi, derleyip toparlıyoruz …
Yüreğine sağlık Tansel Saylı.
Raji Kardesim; tüm çabalarımız bilgi birikimlerimizi aktarmak…Sen bir Eğitim emekçisi olarak bu kutsal görevi yıllardır yapıyorsun.Selam olsun…