Hatır sorulduğunda, ”iyiyim, şükürler olsun” cevabı verilirdi. Şimdilerde, ”memleket gibiyim” deniliyor.
Ünlü şairimiz Cahit Sıtkı Tarancı, 1946 yılında kaleme aldığı şiirinde;
Memleket isterim.
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Diyordu; lakin aradan geçen 75 yılda ne başımızdan dertler eksik oldu, ne zengin fakir arasında uçurum bitti, ne yaşamak, sevmek gönülden oldu.
Dünya covid salgınıyla mücadele ederken biz salgına kafa atmaya devam ediyoruz. Devlet her şey kontrol altında olduğunu söyleye dursun daha dün hastanede yer olmadığından başka hastaneye sevk edilen meslektaşımız Faruk Bayezit hayatını kaybetti.
Söylemlerle gerçeklerin örtüşmediği günlerde toplum, ekonominin ağırlığında ezilirken dikkat edilmesi gereken milletin çok yorulduğu gerçeğidir, hem de sosyal hayatta.
Devlet ve siyaset ricali, “128 Milyar Dolar Nerede?” söylemiyle dünyaya afişe olmaya devam ederken iki bin yıllık devlet geleneğinin nasıl ayaklar altına alındığına şahit olmak da bir başka acı gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Mübarek ramazan günlerini yaşadığımız şu zamanda, kör bir kuyu gibi doymak bilmeyen nefislerin ne kadar doymaz olduğu, insanlarımızın menfaatleri karşısında içlerinde sakladıkları canavarların ne kadar büyük olduğuna şahitlik ediyoruz.
1972 yılında Fikret Şeneş tarafından sözleri yazılıp müziği Mireille Mathieu’nun Fransızca L’aveugle şarkısından(Rabbi Elimelekh isimli Yahudi halk şarkısı) alınan ve Ayten Alpman tarafından seslendirilen özlemle hasretle söylediğimiz, “Memleketim” şarkısındaki sözler günümüzün gerçeklerine göre mazide kalan bir hoş seda oldu.
Havasına suyuna taşına toprağına
Bin can feda bir tek dostuma
Her köşesi cennetim ezilir yanar içim
Bir başkadır benim memleketim
Anadolu’m bir yanda yiğit yaşar koynunda
Aşıklar destan yazar dağlarda
Kuzusuna kurduna Yunusuna Emraha
Bütün alem kurban benim yurduma
Mecnuna Leylasına erişilmez sırrına
Sen dost ararsan koş Mevlana’ya
Yeniden doğdum dersin derya olur gidersin
Bir başkadır benim memleketim
Gözü pek yanık bağrı türkü söyler çobanı
Zengin fakir hepsi de sevdalı
Ben gönlümü eylerim gerisi Allah kerim
Bir başkadır benim memleketim
***
Hâsılı kelam memleket gibiyiz; çürüdükçe çürüyor ve yoruldukça çok yoruluyoruz.