Numantialılar… Bağımsızlığın, özgürlüğün ve cesaretin sembolü

A+
A-

Numantia Savaşı; MÖ 133. Roma Cumhuriyeti ile Kuzey İspanya’nın yerli halkı arasında İspanya’nın kuzeyinde, Numantia yakınlarında gerçekleşen, Romalılar tarafından şehirleri 12 ay boyunca işgal edilen, kuşatılan kahraman Numantialılar’ın destansı direnişinin adıdır.

Numantialılar, Roma İmparatorluğu boyunduruğundan kurtulmaya cüret etmişlerdi. O yıllarda Romalılar tüm Akdeniz bölgesinin tek başına askeri ve siyasi otoritesiydi. Romalıların kahramanlıkları Numantialılarla karşılaşıncaya dek dillere destan olmuştur.  Numantialılar küçük dağ köylüleri olup, genlerinde zorluklara karşı gelme içgüdüsü vardı ve bu içgüdü  Romalılara kafa tutmalarında etkiliydi ve  bunlara hadlerini bildirmek gerekirdi.

Evet…  Numantialılar’ın ellerinde elverişsiz, çorak toprakları ve özgürlüğe olan sonsuz sevdalarından başka hiçbir şeyleri yoktu. Roma İmparatorluğu için gerçekten de utançtı bu. Neredeyse dünyayı dize getirmiş böylesi bir imparatorluğun onuruyla oynamanın elbette bir bedeli olacaktı. Roma İmparatorluğu komutanı ScipoNumantialıları  Roma’nın egemenliği altına alabilmek için Roma tarafından görevlendirildi. Scipo, Numantialılar’ı savaşarak yenemeyeceğini anlamıştı. Ayrıca bu adamların cesareti ve savaşçılığını da takdir etmişti.

Romalı askerler ne zaman Numantialılar’ın topraklarını işgal etmeye kalksa, Romalı askerleri utanç dolu bir yenilgiye uğratıyorlardı. Bu durum koskoca Roma İmparatorluğu’nu o bölgede küçük düşürmekteydi.

Romalı ünlü komutan Scipio, 30 bin kişilik dev ordusu ile Numantia  kentini kuşatma altına aldı. Scipo, bu adamları savaşarak yenemeyeceğini anlamıştı. Numantialıların dış dünya ile ilişkilerini kesti. 12  ay sonra kentin yiyecek stok­ları tükendi, hastalık, açlık ve  susuzluk baş göstermeye başladı.

Numantialılar direndiler… direndiler… direndiler…

Romalılara teslim olmamak için  sonuna kadar direndiler. Bir grup Numantialı intihar etti, bu sırada  yamyamlık vakaları bile görülmeye başladı. Açlık ve susuzluk Numantia’nın işini bitirecekti ve nitekim de öyle oldu.

Romalılar kenti aldıklarında, halkını köle olarak satacaklardı. Bunun üzerine pek çok aile tüm fertleriyle birlikte teslim olmak yerine intiharı seçtiler, canlarına kıydılar. Geride kalanlar ise ölmeden önce neredeyse tüm şehri ve kendilerini yakarak Romalıların kölesi olmaktan kurtuldular.

Numantia, İspanyol bağımsızlığının ve cesaretinin sembolü olarak tüm sanat dallarında da gündeme getirildi. Don Kişot’un yazarı Miguel de Cervantes; Numantia Kuşatması adında bir trajedi yazdı. Ressamlar da bu kahramanlık destanının resimlerini tuvallerinin üzerine işlediler, şairler de zafer şarkıları yazdılar.

Eski Numantialılar, bugünün İspanyollarının kahramanlık, özgürlük  ve vatanseverlikteki kutsal örneğidir ve ülkenin gençlerine kahramanlık modeli olarak sunulur. 1882’de kasabanın yıkıntıları “Ulusal Anıt” ilan edildi ve İspanyol vatanseverleri için kutsal bir ziyaret yeri hâline geldi.

Artık savaşlar top ve tüfekle olmayacak, olursa da Ortadoğu gibi dini ağırlığın fazla olduğu ekonomik, siyasi, kültürel ve etnik unsurların param parça olduğu bölgelerde olacaktır. Emperyalizmin ‘’böl/parçala/yönet’’ formülü yıllar geçse de maalesef geçerliliğini devam ettirmektedir. Ortadoğu gibi, ABD/AB/İngiltere/İsrail dörtgenine teslim olmuş ülkelerin bu kapandan kurtulma şansları ve olanakları elbette zordur. Tarihten ders alıp Numantialılar ve Türk milletinin göstermiş olduğu onurlu ve kahramanlık dolu mücadeleleri göstermemeleri ve de akıllarını başlarına almadıkları durumda tarihte yok olmaya adaydırlar.

Yüce Türk milletinin özgürlüğü, elbirliğiyle verdiği kutsal mücadele, Numantialılar ile karşılaştırıldığında benzer unsurları taşımaktadır. Bizler de nasıl ki özellikle Çanakkale, Afyon, Sakarya, Polatlı, Maraş dahil olmak üzere güzel ülkemin bir çok bölgesinde emperyalist ülkelere karşı verdiğimiz ve kazandığımız savaşların hepsinde onurlu ve kutsal bir mücadele izleri görülür.

Ülkelerin parçalanması çok uluslu  güçlerin, tüm kurumlarıyla  (banka, finans şirketleri, lobiler, STK’lar vb.)  yeterince ekonomik, siyasi ve askeri gücü olmayan ülkeler üzerinde hegomonya yaratarak küresel sistem içerisinde yok etmeye kadar götürebilecektir.

Nasıl ki Numantialılar, günümüz İspanyollarının destansı kahramanlık, özgürlük, vatanseverlik ve bağımsızlık niteliklerini taşımakta iz bırakmışsa; bizde de başta Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşları, kısaca Mehmetçiklerimiz, tüm dünyaya onur ve gururla anlatabileceğimiz kahramanlık örneklerini göstermişlerdir, göstermeye de devam etmektedirler. Şerife Bacı, Kara Fatma, Demirci Mehmet Efe, Halime Çavuş, Seyit Onbaşı, Gördesli Makbule, Yörük Ali Efe vb. burada yazamadığımız ulusal kahramanlarımızı saygı ve rahmetle anmaktayız.

Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, Mehmetçiğini çok sever, ona sahip çıkar ve her ortamda onların kahramanlıklarını, birlikte yaşamış birisi olarak da onurla ve gururla anlatırdı… Mustafa Kemal Atatürk, ‘’Dünyanın hiç bir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir’’ sözü ile de bu yargıyı perçinlemiştir…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 2 Yorum
  1. İdris SEVER dedi ki:

    Elinize sağlık! Yine harika bir yazı olmuş…

  2. Tansel Saylı dedi ki:

    Idris’cigim çok teşekkürler. …

Clicky