Su uyur düşman uyumaz!

A+
A-

Bu mesel ile bulur cümle düvel fevz-ü felâh;
Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh.”
Abdülhak Molla
Yani: Bütün devletler başarı ve kurtuluşu şu deyim ile bulur:
Barış ve huzur istiyorsan savaşa hazır olmalısın.
Kıymetli okuyucularım
Bir atasözü ve bir beyt ile yazıya başlamamın nedeni büyük sözü boşa söylenmemiştir.Çok uzun yılların tecrübesini barındırır içinde.
Ülkemiz stratejik olarak dünyanin kilit noktasında yer aldığı hususunda hemfikiriz. Diğer yandan coğrafi zenginliği, yeraltı ve yer üstü varlıklarıyla da cazibe merkezidir. Bu zenginlik bazılarının iştahlarını kabarttığı doğrudur.
Hristiyan dünyası hala haçlı kafasıyla hareket etmekte ve bizi burada misafir saymakta Bizans hayaliyle yanıp tutuşmaktadır. Sevr anlaşmasında Mavi gözlü Gök Börü’nün planlarını bozmasıyla ulaşamadıkları nihai emellerine ulaşmak maksadıyla Arap baharıyla başlayan sürecin son halkası Türkiye’nin parçalanmasıdır.
Komşu ülkelerdeki silahlanma yarışı, güya müttefikimiz amerikanın yaptığı yığınaklar sebepsiz değildir. Bunu anlamak için dahi olmaya gerek yok. Göstere göstere , adım adım plan işliyor.
Peki bu olup bitene karşı biz ne yapıyoruz?

Savunma sanayimizde ki gelişmeler elbette göğsümüzü kabartıyor. Ancak Türk dünyası ortak askeri iş birliği henüz daha yolun başında. Bunu hiç gecikmeden hayata geçirmek zorundayız.
Kara, hava ve deniz kuvvetlerimizin ihtiyacı olan silah, mühimmat ve yetişmiş personel ihtiyacının süratle tamamlanması elzemdir.
Ancak diğer yandan Türkiyeli gibi söylemler yerine milli duyguları pekiştirici, mensubiyet bilincini artırıcı sözve fiillere ağırlık verilmesi gerekir.
Ülkeyi birleşmiş Milletler gibi adını sanını duymadığımız ülkelerden mülteci yığarak, demografik yapıyı bozarak bu iş olmaz. Kendini bu vatana ait hissetmeyen insanlar benim mukaddes değerlerim içim parmağını bile oynatmaz. Ve son günlerde organize şekilde memleketin dört bir yanında çomarılan orman yangınlarında sığınmacıların şüpheli durumda oldukları ortaya çıktı.
2009 karda Suriye sınırındaki mayın temizleme işlerinin İsrail’e verilmesi sonrası sanki mülteci akını için adamların yollarını temizlemiş olduk. Aynı şey şimdide Ermenistan sınırı için konuşuluyor. Ermenistan Azerbaycan’a verdiği sözlerin kaçta kaçını hayata geçirdi, onlara ne kadar güvenebilirim? Bizi soykırımla suçlamaktan vaz mı geçtiler? 1. Dünya savaşı sonrası savunmasız anadolu köylerinde nasıl dehşet yaşatıp ne kadar insanımızı toplu mezarlara gömdükleri ortada.

Batılıların ileri karakol görevini üstlenenler , sıröa saraylarda sefa sürenler, keşke Yunan galip gelseydiciler, Türklüğü inkar yarışına girenler boşa heveslenmeyin. Soyu sopuna bulanık şu karışmış olanlar;Yedi düvele karşı kurtuluş mücadelesi vermiş ve haritasını şehit kanlarıyla ile çizmiş ve al bayrağa kanlarının rengini vermiş,düğüne gider gibi savaşa gitmiş, gül bahçesine girer gibi bedenini mübarek vatan toprağına emanet etmiş bu büyük Türk milleti iş başa düşünce gereğini yapmaktan asla tereddüt etmez. Yediden yetmişe gerekirse cepheye koşacağımızı ilan ediyoruz.
Hükümetten isteğimiz bölücü ve yıkıcı söylemlere izin verilmemesi, savaş ve seferberlik planlarımızın güncellenmesi,
İstiklal marşında M. Akif Ersoy’un ifade ettiği gibi ” Değmesin mabedimin üstüne nâ mahrem eli. ”
Ülkesini ve milletini seven geleceğimiz için kaygı taşıyan biri olarak ;samimi şekilde uyarı görevimizi yapıyoruz. Gocunan varsa hı kusura bakmasın biz bu vatanı otuz kupona almadık .

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Clicky