Adam öldürmenin, katliam yapmanın, mamusa tecavüzün, uyuşturcu satmanın ne bileyim en ağır suçların bile aşağı yukarı ilerde geçireceği süre bellidir. Şayet yetenekli bir avukatın varsa iyi hal indirimi ile süre daha da kısalır. Eğer etkili ve yetkili yerlerde yakının varsa özellikle ölümlü trafik kazalarında elini kolunu sallayarak gezersin. İçeri girsen bile orda krallar gibi el üstünde tutulursun.
Lakin yanılıp şaşıp siyasi bir suça karışırsan işin Allah’a kalmış demektir. Aşağılama ve işkence dahil dışarıda yakınlarına dahi huzur verilmez. Toplumdan tecrid edilirsin. İdamın uygulandığı dönemlerde idam edilirsin ki maalesef biz bunlara şahit olduk.
Sen haklı olduğunu iş patlayana kadar öbür tarafı boylarsın.
Osmanlı zamanında da durum bundan farklı değildi. Çoğu zaman sürgünü tercih ederdi son dönemlerde ama mesela bir Boğazlayan kaymakamı var ki hâlâ yürek yarasıdır günümüzde. Ermeni iftiraları üzerine işgalci devletleri memnun etme adına idam edilmiştir kaymakam Mehmet Kemal bey.
1944 lerde milli şef döneminde milliyetçi gençler tabutluklarda işkence görmüş, 1960 darbesinde ülkenin iki bakan ve bir başbakanı idam edilmiştir.
70/80 yılları arası tam bir kaos ortamı oluşturularak binlerce genç sağ-sol davası sonucu birbirlerine kurşun sıkmıştır. Sağ kalanlar yaklaşık altıyüzbin kişi sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanmış üzerlerinde her türlü işkence denenmiş, şanslı olanlar hapis cezası hükmü almış bir kısmıda” asmayıpta besleyecek miydik” denilerek idam edilmiştir.
Siyasi partiler kapatılıp liderlerinin çoğu yargılanıp mahkum edilmiştir.
Malum hain 15 temmuz darbesinden sonra da
İdam hariç benzer şeyler yaşanmıştır.
1984 yılından beri devam eden bölücü terör örgütü üyeleri ile yaşananlar farklı bir boyuta evrilmeye başlanmış. Terörsüz Türkiye denilerek bir takım devlet politikası oluşturulma çabasına karşılık örgüt mensuplarının ne silah bırakacağı ne de yeni isteklerinden geri duracağı konusunda en ufak bir ümit ışığı görünmemekte. Buna mukabil Ümit Özdağ hapis tutılmakta. İnsaf ve vicdanla en ufak bir alakası yok aksine kamu vicdanı kabul etmemektedir.
Öbür taraftan istanbul büyükşehir belediye başkanından bir mağdur bir kahraman meydana getirilmek istenmektedir.
Elhasılı vel kelam şu güzelim ülkede ağız tadıyla yaşamayı beceremedik. Sanki ülkede mutlak surette potansiyel hain icad etmek zorundaymışız diye düşünmeden edemiyor insan.