Teknolojinin gelişmesi sonucunda, bizden ırak olan doğal yapıyı özellikle de böcekleri, kuşları, sürüngenleri kısacası merak ettiğimiz tüm canlıları bu sayede gözlemlemek çok kolay oldu.
Onların tüm yaşamlarını ayrıntılı şekilde, neredeyse 24 saat izleyebilir vaziyete geldik.
Günlerdir haber alamadığımız YAREN LEYLEK…
Adem Amcamızın Yaren leyleğini, 24 saat takip edip, dört gözle beklediğimiz ama sonunda filmlerimizde olduğu gibi heyecanla buluştuğumuz an, sonunda gerçekleşti.
2010 yılından itibaren, her yıl mart ayı başında Eskikaraağaç/Bursa köyüne göç eden ve altı ay kalıp, Uluabat Gölü’nde balıkçılık yapan Adem Yılmaz‘ın kayığına konarak, balık ihtiyacını karşılayan Yaren Leylek, fotoğraflara ve belgesellere konu olmuştur.
Karacabey Belediye Başkanlığı’nın, 24 saat hizmet verip, Yaren Leyleği bizlere tanıtan ve gözlemlememize olanak veren www.yarenleylek.com sitesini takip edelim derim.
O, sitemizden kısa bir alıntı;
‘’Avrupa leylek köyleri ağının Türkiye’de ki tek temsilcisi olan Eskikaraağaç leylek köyümüzün adını dünyaya duyuran çok güzel bir dostluk hikayesine hep birlikte tanıklık ediyoruz.
Samimi halleriyle gönüllerde taht kuran ve dostluğun tür tanımadığını insanlığa yeniden gösteren Adem Amca ile Yaren Leylek’in masalsı hikayesi, tüm güzelliğiyle yaşanmaya devam ediyor.
Yaren Leylek 12 yıldır mahallemizin maskotu oldu, herkes onu çok sevdi; bu yıl göç dönemiyle birlikte eşini de beraberinde getirerek, hikâyeye yepyeni bir karakter daha eklemiş oldu.
Sizlerden gelen yoğun talep doğrultusunda Yaren Leylek ve ailesine hiçbir şekilde müdahale etmeden gerçekleştirdiğimiz bu çalışma ile adeta La Fontaine Masalını andıran hikayemizin baş aktörünü, özel hazırladığımız www.yarenleylek.com sitesi üzerinden, 7 gün 24 saat canlı olarak takip edebileceksiniz.’’
Yaren Leylek artık, sırf Adem Amca ve Eskikaraağaç’a ait değil, tüm güzel Ülkemin hatta dünyanın yakından takip edip sahiplendiği, bir doğa eseri haline dönüştü.
***
Bugünkü yazımda benim için önemli ve ilginç bulduğum 3 değişik karakterde ki kuşları ele alacağım; Yaren Leylek, Çulha Kuşu ve Kaya Kartalı…
***
Çulha Kuşu (Pendolino), Avrupa ve Asya ve güzel Ülkemin sulak alanlarında yaşayan küçük bir kuş türüdür. En önemli özelliği, ağaç dallarına astığı muhteşem keseli yuvalardır.
Tek bir yuva, onlarca çulha kuşuna ev sahipliği yapabilir ve yuvaların içinde farklı odacıklar bulunur. Dişi kuş, yuvaya 4-8 arasında yumurta bırakır.
Çulha kuşları, yuvalarını yaparken özel bir dokuma tekniği kullanır. Yaprak, dal ve otlar ile örerek yuvalarını yaparlar.
Doğanın “inşaat mühendis” kuşlarından biri olup, keskin ve ince zekasıyla yaptığı yuva, hem sanat hem de teknolojik bir eserdir.
Dokuyarak yaptığı yuvanın, iki adet girişi olup, ilk giriş rakiplerini ve düşmanlarını kandırmaya yönelik, boş odadır. Bu oda onun yaşam sigortası olup, neslinin devamı için yapılmış özel bir tuzaktır.
Diğer ikinci giriş ise, gerçek yavru odası olup, yuvasından uçan anne kuş, ilk odanın kapısını açık bırakıp, yavru odasının kapısını kapatarak yavrularının güvenliğini sağlar.
Çulha kuşları, bizlere üretim, yardımlaşma ve işbirliği konusunda güzel örnekler vererek, doğadaki ekosisteme katkılar sağlar.
***
Benim için heybetli ve sanatsal uçuşu ile ilgi belgesellerini takip ettiğim Kaya Kartalı, yazımın son özel canlısı…
Güzel Anadolum’da, halk tarafından kısaca ‘kartal’ olarak adlandırılır.
Yazıma konu olacak kadar önemli olan Kaya Kartalı’nın nasıl bir ekolojik, sosyolojik ve toplumsal bir özelliği olabilir ki…
Çok büyük ve kahverengi bir kartal olup, belgesellerde izlediğim şekilde başını ve boynunu ileri uzatarak, kanadını açması onun heybeti ve gücünü gösterir.
Hele hele o, sanatsal ve estetik uçuşu, onun ayrı bir özelliğidir. Yuvalarını, dağların ulaşılması güç ve sarp kayalıklar barındıran kesimlerine yaparlar.
Avcılık yaparken ve karada oluşan tüm hareketli canlıları, avlamak uğruna saatlerce gökyüzünde yaptığı uçuşlar. Saatlerce uçmak ve soğukkanlılığını korumak.
Güzel Ülkemde’de, köylerimizde çoğunlukla gözlemlediğimiz bu özel yaratığın diğer canlılara karşı gösterdiği gaddarlığı ve merhametsizliği ben ancak yine ‘Türk Filimlerinde’, gaddar zengin baba/anne, patron, politikacı vb. benzetmelerde anımsıyorum.
Aklıma gelen bu rahmet ve sevgi ile andığımız bu karakterler; Ahmet Tarık Tekçe, Erol Taş, Kenan Pars, Hüseyin Baradan , Sümer Tilmaç, Aliye Rona, Feridun Çölgeçen, Neriman Köksal, Hüseyin Peyda, Bilal İnci, Turgut Özatay, Coşkun Göğen, Nuri Alço…
Bu kadar güçlü ve heybetli bir yaratık, neden yavrularından en güçlü olanının sağ kalması için, diğerlerinin ölmesine göz yumar.
Kısacası anne/baba, yavruları arasında ayrımcılık yapar mı ? ve bu katliama göz yumar mı ?
Bunu bilimsel olarak doğal denge kavramlarını gözetleyerek, mantıklı kabul edebiliriz ama vicdani güçlerimiz açısından gaddar ve insancıl olmayan bir katliam olarak da yorumlayabiliriz…
Yukarıda ki iki güzel örnekten sonra, Kaya Kartalının vahşiliği, gaddarlığı kadar heybeti ve dik duruşu ile bizlerin, dikkat ve sevgisini kazanması açısından çok önemlidir.
Yuvadan diğer yavrularının atılması ve katline göz yuman Kaya Kartalı, bu döngüyü nasıl sağlamış olabilir.
Biraz bu canlının özelliklerinden bahsedersem; koyun, tilki, çakal, sincap, yılan, tavşan vb. canlıları rahatlıkla avlayabilir.
Kaya kartalları tek eşli olup, yılda 2-3 yavru üretirler. İlk çıkan yavru çoğu zaman daha zayıf olan kardeşlerini yuvadan atarak daha yaşamının başında gaddarlığını gösterir.
Anne ve baba kartallar, kesinlikle buna göz yumarlar, sebep !!!
Nasıl bir doğal dengedir ki, besinin bol olduğu yıllarda, Kaya Kartallarının, birden fazla yavruya sahip oldukları görülmesi.
İçgüdüsel olarak, besinin çok olmadığı günlerde, Kaya Kartalının sırf neslini devam ettirebilmesi ve ekolojik denge açısından yavrularının katline göz yumması….
Bu konuyu gözlemleyen ve yorum yapan siz dostlara bırakıyorum.
İlk iki canlıda ki, (leylek ve Çuha kuşu) güzelliği, kaya kartalında bulamasak da, doğa hepsini bağışlar ve kabul eder… Bu KUTSALLIKTIR.
Maalesef doğa ve küresel güçler, günümüzdeki gibi güçlüler ve güçlü olmayanlar arasında uçurum oluşturmuştur.
Güçsüz olanlar, birleşmeyip şahsi çıkar uğruna koşanlar için artık dünyamda yer olmamalı, olamaz da…
Sağlık, sevgi ve hoşgörü ile kalınız…
Not : Karakter, fizyolojik temelleri olan bir fenomen olduğundan hayvanların da karakteri vardır.