”Sanatkar, toplumda uzun mücadele ve gayretlerden sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır.” sözü, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, sanatçıya verdiği toplumsal değerin en önemli işaretidir.
Sanat, toplumun dinamikleri olup, bireylerin duygu ve düşüncelerini, heyecanlarını eserleri ile toplumun önüne sermesidir.
Sanatın evrensel yönünü çok iyi bilen Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, çağdaşlaşmanın sadece ekonomik ve toplumsal olgularla değil, sanatsal açıdan da medeni ülkeler seviyesine gelebilmemiz için devrimlere ön ayak olmuştur.
Evrenselleşme yolunda, düşünen, sorgulayan ve üreten bir nesil için sanat en önemli yoldur.
Mustafa Kemal Atatürk’ün, sanata ve sanatçıya verdiği önemi anlatan sözlerini pek çoğumuz biliriz. Elbette işlerine gelmeyenler bilmez, bilmek de istemezler.
Dinsel açıdan, Osmanlı döneminde bile özellikle, resim ve heykel sanatı pek atılım yapamamıştır. Bazı padişahlar, kendi resimlerini yaptırsalar da ‘saray dışına’ pek çıkmamıştır.
Atatürk ve resim sanatı üzerine kısaca tarihi bilgi verirsem;
Türkiye’nin sanat alanında ilk yükseköğrenim kurumu olan ”Mekteb-i Sanâyi-i Nefise-i Şahâne”1882 tarihinde (Günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) açıldı.
1909 tarihinde ”Osmanlı Ressamlar Cemiyeti” kuruldu.
1914 tarihinde Kız öğrenciler için sadece resim ve heykel bölümlerini kapsayan ”İnâs Sanayi-i Nefise Mektebi” açıldı.
1921 tarihinde ”Türk Ressamlar Cemiyeti” açıldı.
1927 tarihinde ”Güzel Sanatlar Enstitüsü” olarak faaliyete başladı.
1929 tarihinde Cumhuriyetimiz ilk sanatçı topluluğu ”Müstakil Ressam ve Heykeltraşlar Birliği” kuruldu.
1936 tarihinde ”Yarım Asırlık Türk Sanatı” sergisi ülkemizde yeni bir resim ve heykel müzesine ihtiyacının olduğunu hissettirdi.
1937 tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nın Veliaht Dairesi, ”İstanbul Resim ve Heykel Müzesi” mekân olması için Atatürk tarafından Güzel Sanatlar Akademisi’ne verildi. Atatürk, içinde 320 eseri barındıran müzeyi, 20 Eylül tarihinde açtı. (İstanbul Resim ve Heykel Müzesi – https://irhm.msgsu.edu.tr › muze-hakkinda)
”Yakınlık gösterdiği, hatta ‘sofra’sına davet ettiği ressamlar ‘bu yüksek sanatkar’ dediği İbrahim Çallı ile en sevdiği portresini yapan Mihri Müşfik Hanımdır. Mihri Hanım’ın yaptığı portre, İzmir’e düşmanın arkasından çizmelerinin tozu ile giren, sırtında pelerini ayakta, soldan gelen ışıkla gözleri ışıklar saçan Gazi’yi göstermektedir.” (Atatürk, Sanat, Sanatçı ve Resim – Latife Öztoprak)
Mihri Müşfik Hanım (1886 – 1954), 1922 yılında Yunan ordusunun denize dökülmesinin ardından, Mustafa Kemal’i haki renkli mareşal üniformasıyla ayakta canlandıran yaklaşık 3 mt. yüksekliğinde bir resmini yaptı. Bu tablo, bir Türk kadın ressamı tarafından yapılan ilk Atatürk eseridir. Mihri Müşfik Hanım, güzel ülkemde çağdaş resim çalışmalarını ilk başlatan kadın ressamdır.
Papa XV. Benedictus’un ve Atatürk’ün ilk portresini yapan sanatçı, aynı zamanda İstanbul Kız Güzel Sanatlar Akademisi’nin de ilk kadın öğretmeni olup, kübizm ve ekspresyonizm etkisinde eserler üretti.
Vatikan’da ilk kez bir Papa, başka dinden özellikle de müslüman bir kadın ressama poz vermiştir. Bu tablo yeni Papa’nın seçimine kadar Vatikan Müzesi’nde kaldı.
1928 yılında New York’ta kişisel bir sergi açan Mihri Müşfik Hanım’ın yaşlılığı, yoksulluk içinde geçti. 1954 yılında New York’ta hayatını kaybetmiş ve kimsesizler mezarlığına gömülmüştür.
Mihri Müşfik Hanım’ı kısacık özetledim; ama, yaşamı ve eserleri ayrıntılı bir şekilde ele alınıp incelenmeli, özel bir insan ve sanatçı .
Cumhuriyet tarihimizin çağdaş Türk resim sanatının önemli kadın sanatçılarından bazıları; Mihri Müşfik Hanım, Müfide Kadri, Celile Hikmet, Sabiha Bozcalı, Nazlı Ecevit, Aliye Berger, Melek Ziya, Celal Sofu, Mürşide İçmeli, Maide Arel, Hale Asaf, Fürumet Tektaş, Şükriye Dikmen, Eren Eyüboğlu ve Bedia Güleryüz.
Bursa Güzel Sanatları Koruma ve Geliştirme Derneği tarafından, Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Sergi Salonunda 31 Ekim tarihinde açılan ”Renklerin İzinde 100. Yıl” sergisi bizlerin gönlünü kazandı.
Özellikle, Mustafa Kemal Atatürk’e ait fotoğraflar, 10 Kasım 2023 tarihi itibariyle de çok anlamlı. Bursa Güzel Sanatları Koruma ve Geliştirme Derneği Başkanı Emel Şakar ile Başkan yardımcısı Selma Çelebioğlu ve tüm emeği geçenlere teşekkürler.
Sergide, Atatürk portresi olan üyeler; Nilgün Solakozlu, Faik Agaev, Selma Çelebioğlu, Çağlayan Aydoğdu, Gülseren Özay, Deniz Solakozlu, Elif Akman, Yankı Şen ve Gülsün Söğüt.
”İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, millet ki, heykel yapmaz, millet ki, tekniğin/fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.” söylemiyle resim, heykel ve müzik sanatına ayrı bir önem veren Mustafa Kemal Atatürk, çağdaşlaşma yolunun önünü açmıştır.
”Devlet tiyatrosu henüz kurulmamışken İstanbul’dan Ankara’ya gelen şehir tiyatrosu sanatçıları dönemin Türk Ocağında temsiller verir. Atatürk’ün de bulunduğu bir temsil sonrasında sanatçılar Çankaya’ya davet edilirler. Ayrılma vakti gelince bir süre Milli Eğitim Bakanlığı da yapmış olan Dr. Reşit Galip sanatçılara Atatürk’ün elini öperek veda etmelerini söylediğinde, Atatürk’ün yanıtı şu olur: ”Hayır, sanatkar el öpmez, sanatkarın eli öpülür.” (Atatürk’ün Sanat Anlayışı ve Sanatçıya Bakışı – Prof. Dr. Fikri AKDENİZ – Çukurova Üniversitesi)
***
Ulu Önderimiz Atatürk, her zaman kalbimizde yaşayacaktır…
Sağlık, sevgi ve hoşgörü ile kalınız…
Elinize sağlık. O her yönüyle eşsiz bir liderdi. Rahmetle, minnetle, saygıyla, sevgiyle anıyoruz. Ne mutlu onu anlayanlara ve ona layık bir yaşam sürenlere.
Çok çok haklısın….
Dünya varoldukça tartışmasız tek lider. Her zaman kalbimizde yaşayacak. Kaleminize sağlık.
Evet, her zaman kalbimizde yaşayacak, sonsuza dek…
Yine harika bir araştırma yazısı. Ellerine sağlık sevgili Tansel ağabeyim.
Nihat’çığım,çok teşekkürler…