OCAKLAR’dan ORMANLI’ya Anılarla…

A+
A-

Erdek, Ocaklar’dan planladığımız 38 km’lik gezimizi Ormanlı (ŞEYTAN Köyü) Köyüne kadar gerçekleştirdik.

Aynı geziyi yıllar önceleri kuzenim, Mülkü Engin Kayalar ile 1980’li yıllarda otostop çekerek yapardık… Ocaklar – Ormanlı Köyüne bu şekilde bir çok kez gittik… O günleri anmak güzel oldu ve yol boyunca arkadaşlarımla tekrar yaşamak bana huzur ve mutluluk verdi…

Erdek’ten, Ocaklar’a zeytin ağaçlarının huzur veren görüntüsü ile varmak güzel bir duygu… Ocaklar Köyünün denize sıfır çay bahçesinde kıymalı börek ve çay içerek zihinsel dinginliğimizi ve enerjimizi yükselttik. Bu gezide birlikte olduğum dostlarım, Metin EnenginLevent Karaoğulları ve Tarkan Özpazarbaşı ile muhteşem iki gün geçirdik.

Levent Karaoğulları – Tansel Saylı – Tarkan Özpazarbaşı – Metin Enengin…

Güzel köyüm ‘’Ocaklar’’, adını dağlık kısımlarında bulunan granit taş ocaklarından almıştır. 1924 yılından önce bu yörede Rumlar yaşamış olup eski adı ‘GONİA’ dır. Turizm ve zeytincilik yöremizin geçim kaynağıdır. Aileler için güzel bir turizm bölgesidir.

Ocaklar Köyü, benim rahmetli babam Veli Saylı’nın doğduğu yer. Küçüklüğümden itibaren her yıl tatilimizi burada geçirmek bana her daim mutluluk vermiştir. Ocaklar Köyümüzün sahilinde dostlarla birlikte kısa bir turdan sonra yolumuz Narlı Köyüne yöneldi.

OCAKLAR Köyü

Ocaklar’dan, Narlı köyüne virajlı yolu ve zeytin ağaçları eşliğinde KAPIDAĞ’ın muhteşem görüntüsü ile yol aldık. Çoğu kez denize gittiğimiz ‘MAYMUN DERESİ’ tüm güzelliği ile eski anılarımı anımsattı. Temiz denizi ve askeri kampını nasıl unutabilirim. Hemen yukarıda, rahmetli babamın taş işçiliği yaptığı ‘granit taş ocakları’, Kağıdağı’nın yüreğine saplanmış hançer gibi durmaktadır.

Ocaklar ve Narlı köyümüzün en büyük özellikleri, eski tarihi evlerinin önünün ‘Arnavut Kaldırımı’ dediğimiz, Ocaklar köyünden çıkan granit taşları ile döşenmesi ve daracık yolları. Narlı Köyü, cumhuriyetimizin kuruluşundan önceki ‘Ortodoks Rumlarının’ yaşadığı bir bölge olup, ‘RODA/RUTYA’ ismini almaktadır.

NARLI Köyü

Pomak, Girit göçmenleri ve Batı Trakya Türkleri nüfusunu oluşturmaktadır. Narlı köyümüz, Ocaklar’dan daha sakin bir bölge olup turizm, zeytincilik ve balıkçılık geçim kaynağıdır. Köyün hemen içinde harabeye dönüşmüş 1898 yılından kalma ‘Aziz Dmitrios Klisesi’ göze çarpmaktadır. Keşke bu bina eski haline getirilip turizmin hizmetine sunulabilseydi.

Dostlarla, ‘Paşalimanı Adası’nın’ tam karşısında bir çay bahçesinde sade kahvemizi içmenin ve oradaki köylülerle siyasi sohbet etmenin keyfini yaşadık.

Narlı Köyündeki, Ortodoks Rumlara ait kilisede, pazar günleri dahil tüm ibadetler, uzun süre yapılmıştır. Benim hoşuma giden tarafı, kilisenin günümüzde ibadete açık olan camii ile yan yana olmasıdır.

Narlı Köyümüzün, daracık sokaklarından çıktıktan sonra karşımıza midye çiftlikleri gelir. Bu çiftliklerde temiz ve organik midye yetiştirilerek piyasaya sürülmektedir. Ocaklar Köyümüzdeki, Cüneyt Kaptan’ın sevecen balık evinde bu midyelerin tadına baktık. Cüneyt Kaptan ile kardeşi Yiğit Çile ve eşleriyle birlikte emeklerini ortaya koyarak güzel ve temiz bir balık evinde hizmet vermektedirler. Anneleri, güzel kalpli insan ‘’Sevgül Ablam’’, her zamanki hamaratlığı ve insancıllığı ile bizleri ağırladı…

Narlı Köyümüzün, hemen karşısında Paşalimanı ve Marmara Adası’nı kuş bakışı gören deniz fenerinde mola verip, güzel manzarayı gözlemledik, ama maalesef etrafındaki çevre kirliliği bizleri üzdü. Keşke, bu konuda tüm toplumca duyarlı olabilsek ve doğaya sahip çıkabilsek…

Deniz fenerinden sonra, Marmara Adası’nı karşıdan görecek şekilde ilerleyerek önce İlhanlar ve sonra Doğanlar köyleri muhteşem manzara görüntüsüyle gönlümüzde yer aldılar. Doğal manzaraları,  Levent Karaoğulları’nın objektifinden resimledik. Her koyda, denize girmiş birisi olarak, bu bölgemizin doğal güzelliklerini koruyabilmesi bizleri sevindirdi. Doğanın kutsallığı bu olmalı…

Doğanlar Köyünün sakin ve dinginliği muhteşem. Burada evi olan dostlarımızı anmadan da geçemedik.

Sonraki durağımız yine keskin virajlı güzel mi güzel manzarası ile karşımızdaki Marmara Adası’ndan koparak Turanlar Köyüne vardık. Genelde birçok arkadaşımız günü birlikte olsa bu bölgeye gelmişlerdir. Turanlar Köyü, uzun ve temiz plajı ile günübirlikçiler için güzel bir yerdir. Ocaklar Köyünden direk olarak buraya yaklaşık 9 km’lik asfalt yolla gelinebilir.

TURANLI Köyü

Turan köyünden hareketle Ormanlı Köyüne vardık. Bu köyün adını bizler ‘Şeytan Köyü’ olarak biliriz. Köy yolunun toprak olması yüzünden, turizm bu bölgeye çok geç geldi. Turanlar ve Ormanlar Köyünün, kırmızı soğan ile pomak fasulyesi meşhurdur. Kırmızı soğan, güzel ülkemin tüm sofralarına buradan gitmektedir.

Ormanlı Köyündeki şelale gezmeye değer bir yerdir. Diğer köylere göre turizm açısından gelişmediği bir gerçektir. Bizim şansımıza hava koşullarının hiçte iyi olmaması sebebiyle aşırı fırtına, bizleri köyün tek açık kahvesine kapadı.

ORMANLI (Şeytan) Köyü

Aşırı rüzgar sebebiyle balığa çıkılamadığı için tam zamanı olan sardalya balığı yerine ‘çingene palamudu’nu, balık üstadı Tarkan Özpazarbaşı’nın maharetli elleri  (zeytinyağı, tereyağı, karabiber, tuz) ile mangalda zevkle yedik. Palamut balığını çok severim ama bu mevsim itibari ile bu balığın en yağsız bir dönemidir. Bu mevsim elbette sardalye yenir, eğer palamut yenmek istenirse de mutlaka yağda yapmak gerekir… İlla ki mangalda yaparız derseniz de, çingene palamudu elbette sos eşliğinde yenilir…

Levent Erbab’ın (Olimpos Doğa Gezginleri) organize ettiği ve konakladığımız Ormanlı Köyünde, kuvvetli rüzgarın azizliğine uğradık. Yemeğimizi kuytu bir yerde sevgili abilerimiz Akın Bozkurt ve Halil Parladı ile birlikte sanat müziği eşliğinde yedik.

Öyle şiddetli bir rüzgar ki, sabah erkenden Ormanlı’dan, kimseye veda etmeden ayrılıp, Ocaklar Köyündeki denize sıfır çay bahçesinde yine kıymalı börek ve çay eşliğinde huzur bulduk. Havanın tekrar değişmesi sayesinde güzel bir Ocaklar günü ile Bursa’ya döndük.

Kapıdağ Yarımadası’ndaki ‘Ocaklar – Ormanlı’ Köyü arası gezimizde, Narlı’dan başlayarak hemen hemen her tarafta gözümüzün önüne gelen ‘rüzgar türbinleri’ vardı. Elbette enerji gereksinimi için şart olan bu tesisler, doğaya zarar vermeyecek şekilde konulabilirdi. Rüzgar türbinlerinin yapımı halen devam etmekte olup, yerleşim hataları yüzünden dağlarımız, ormanlarımız ve de doğal çevreye zarar vermektedir diye düşünüyorum.

Lütfen KAPIDAĞ Yarımadası gezisini sizler de yaşayın. Tatilinizin bir kısmını bu bölgemize ayırarak, doğanın doyumsuz tadını çıkartın.

Selam olsun tarihi dokusu ile Kapıdağ Yarımadası…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 28 Yorum
  1. Ece Saylı dedi ki:

    Bu yolculuğu sanki kendim yapmışım gibi yaşadım… Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum, çok teşekkürler. Devamının gelmesi dileğiyle…

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Canım Kızım…. seni seviyorum…

  2. Metin enengin dedi ki:

    muhteşem gezi oldu. Tansel kardeşim çok güzel anlatmış ellerine sağlık..

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Birlikte yaşadık Kardesim…

  3. Gülname GÜMÜŞ dedi ki:

    Balık bölümünü o kadar güzel anlatmışsın ki; “keşke ben de o sofrada olsaydım” dedim.
    Ellerine sağlık. Harika bir gezi yazısı olmuş.

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Gülname Arkadaşım… teşekkürler…

  4. İdris Sever dedi ki:

    Elinize sağlık. Doğayla iç içe olmayı özlemişim. Güzel yazınızı okudukça özlemim daha da arttı. Selamlar, saygılar…

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      İDRİS Kardeşim… kendi köyümü yazdım… ama gerçekten o bölge harika ve gezilmeye deger…

  5. Selami Arslan dedi ki:

    Gezi yzıları eskiden beri ilgimi çeker…sizi okuyunca buraları görmek şart oldu..Çok güzel , aydınlatıcı bir yazı olmuş..Bölge ile ilgili yazılarınızı görebilmek dileğimle…sevgiler

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Selami Bey… çok teşekkürler…

  6. Tansel Saylı dedi ki:

    Canım Kızım…. seni seviyorum…

  7. Tansel Saylı dedi ki:

    Levent Kardeşim… güzel kalpli insan… bu aşamaları birlikte yaşadık ve de sen fotoğrafladın… emeklerine sağlık….

  8. Fikret Şentürk dedi ki:

    Tansel bey kalemine ve yüreğine sağlık. Ne kadar güzel anlatmışsın. İnşallah Kapıdağ da beraber treking yaparız.
    Selam ve saygılarımla.

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Fikret Abim… teşekkürler… inşallah.. çok mutlu olurum…

  9. Mülkü Engin Kayalar dedi ki:

    Harika görünüyor her karesi, aynen sizde.
    Yazın müthiş. Tebrikler

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Kuzen MÜLKÜ ENGİN KAYALAR…. bölgeyi seninle tanıdım ve yaşadım….teşekkürler…

  10. Raji dedi ki:

    Bir gün gezmek, hem de seninle gezmeyi çok isterim yazarım.
    Yüreğine kalemine sağlık …

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      RAJİ Kardeşim…. Erdek’te evimiz var … sorun değil…çok mutlu olurum inan…

  11. Anıl Keskinsoy dedi ki:

    Tansel abim, beni de, sanki oralardaymışım gibi hissetmeme sebep oldun. Annem babam abim rahmetli anneannem ne gezerdik..

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      ANIL Kardeşim… Allah rahmet eylesin, ışıklar içinde uyusun…

  12. Ercan yilmaz dedi ki:

    Tansel bey kelimeleriniz ile resmen hersene gittiğim bölgeyi yeniden keşfettim.busene ocaklar sahili malesef çok yosunlu idi.hergecen sene yerli turist akınının malesef olumsuz etkileri görülmeye başlanmış görünüyor.yenişehir gün ece mahallesinden saygılar,sevgiler

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Ercan Bey… teşekkürler….

  13. Sevgi Timur dedi ki:

    Çok güzel bir anlatımla, resmen gezmiş gibi oldum,hatıralarım canlandı,kalemine sağlık,yine birlikte birgün bu geziyi yapmak dileğiyle.

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Sevgi Ablam…. çok çok teşekkürler…. saygı ve sevgilerimle….

  14. Mustafa Delioğlan dedi ki:

    Çok hoş bir doğa gezisi ve anlatımı

  15. Tansel Saylı dedi ki:

    Mustafa Bey…. çok teşekkürler…. saygılarımla…

  16. Havva türkcan dedi ki:

    Şiir gibi anlamışsınız Yüreğinize sağlık

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Havva Arkadaşm… teşekkürler..

Clicky