‘EFENDİLER! YARIN CUMHURİYET’İ İLAN EDECEĞİZ!’
1914’te başlayan Birinci Dünya Savaşı sonucu 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi sonrasında Anadolumuz; İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar ve İtalyanlar tarafından işgal edildi.
Mondros Mütarekesi’nin 7. Maddesi emperyalist devletlere, gerekli gördükleri bölgeleri işgal etme hakkı tanımaktaydı.
Emperyalist güçlerin donanmasının Boğazlar üzerinden İstanbul’u işgal etmesi sonucu, Yüce Önderimiz Mustafa Kemal, Türk Milleti’nin yüreğine su serpecek şu sözü söylemişti; ‘’Geldikleri gibi giderler.’’
2 Ekim 1923’de geldikleri gibi de gittiler.
Ulusuna, sonsuz derecede inanan Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a geldi. Amasya Genelgesi ile Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan kararlar ile ‘’bir milletin uyanması‘’ sağlandı. Amasya Genelgesi ile Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan kararlar, yüce Türk milletinin kendi gücü ve azmi ile ulusal egemenliğinin sonucu, ‘’TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE’’ amacına ulaşma aşamasının önünü açtı. Anadolu ve Trakya’daki sivil halkımız tarafından mücadele için Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri toplandı.
SALTANAT LAĞVEDİLDİ
Mustafa Kemal, “Tek bir egemenlik var, o da milli egemenliktir. Ülkeyi yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır.” diyordu. Yurdun dört bir tarafından gelen ulus temsilcileri, (milletvekilleri) 23 Nisan 1920 günü Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nde toplandı. Meclis, Mustafa Kemal’i başkan seçti. Mustafa Kemal’in önderliğinde Büyük Millet Meclisi, ‘’Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı’’ başlattı. Düzenli ordularımız; İnönü’de, Kocatepe’de, Sakarya’da, Dumlupınar’da emperyal güçlerle savaşarak onları yenilgiye uğrattılar.
Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasını takiben 1 Kasım 1922’de TBMM, saltanatı lağvetti.
24 Temmuz 1923 tarihinde, İsviçre’nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan ve Yugoslavya temsilcileri tarafından Lozan Barış Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile yeni bir devletin temelleri atıldı.
Böylelikle Türkiye’nin bağımsızlığı, dünya devletleri tarafından da kabul gördü. Kurtuluş Savaşı’nın Türk milletinin zaferiyle sonuçlanmasının ardından ortaya çıkan yönetim boşluğunun giderilmesi için yeni bir yönetim biçiminin belirlenmesi şart olmuştu.
Gerçek anlamda “Cumhuriyet” üzerinde ilk düşünen Mustafa Kemal Paşa’dır. Erzurum Kongresi günlerinde “Muhakkak ki var olan hükümet biçimi ülkenin refah ve mutluluğuna ve gelişmesine yeterli gelmeyecektir. Başka bir hükümet biçimi arayıp bulmamız gerektiği kanısındayım” şeklindeki Mazhar Müfit Kansu’nun sorusuna, 23 Temmuz 1919 gecesi Mustafa Kemal Paşa, şöyle yanıt vermiştir: “Zaferden sonra şekl-i hükümet, cumhuriyet olacaktır.”
CUMHURİYET HAZIRLIKLARI
Büyük Millet Meclisi, 11 Ağustos 1923’te ilk toplantısını yaparak 13 Ekim 1923’te Ankara’yı Başkent olarak belirledi. Mustafa Kemal Paşa, ülkeyi düşmandan arındırıp, aklındaki cumhuriyetin ilanı üzerinde hazırlıklar yapmaya başladı.
Mustafa Kemal Paşa, uygun bir süre bekledikten sonra açıklamasını sürdürdü: “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyet’tir. Bunu Anayasa’mıza yarınki Meclis toplantısında koyduracağız. Hazırlıklarımızı bir kez daha gözden geçirmemiz lazım.”
28 Ekim 1923 akşamı, Çankaya Köşkü’nde Gazi’nin sofrasına gelenler o gece, onun ağzından çıkacaklardan tam emin değildi. Akşam yemeğine Latife Hanım da katıldı. Çünkü O, akşam yemeğinin gündemini biliyordu.
İsmet Paşa, Ali Fuat Paşa, Halit Paşa, Kemalettin Sami Bey’in de yer aldığı akşam yemeğinde yaşananları Mustafa Kemal Paşa, Nutuk‘ta şöyle anlattı:
‘’İsmet Paşa ile Kâzım Paşa’ya ve Fethi Bey’e de Çankaya’ya benimle birlikte gelmelerini söyledim. Çankaya’ya gittiğim zaman, orada, beni görmek üzere gelmiş bulunan Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey’lerle karşılaştım. Onları da yemeğe alıkoydum. Yemek sırasında; “Yarın Cumhuriyet ilân edeceğiz” dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim.
Bu sözlerden, hiçbiri baştan aşağıya bir ulusun kaderini değiştirmedi. “Efendiler! Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz…”
ANAYASADA DEĞİŞİKLİK
Mustafa Kemal Paşa arkadaşlarına, yemekten sonra Anayasa’nın bazı maddeleri üzerinde çalışacağını bildirmiş, yeni başkan adayı olduğu söylenen İsmet Paşa’yı da bu çalışmaya davet etmişti. İsmet Paşa, bu daveti bekliyordu. Gerçekten de iki arkadaş bütün gece süren çalışmalarını sabah ezanları okunurken bitirebildiler. İsmet Paşa, Mustafa Kemal’in ısrarıyla Çankaya Köşkü’nde kaldı, birkaç saat uyudu. Mustafa Kemal Paşa, o gece İsmet Paşa ile 1921 Anayasası’nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı.
Mustafa Kemal Paşa’nın 29 Ekim 1923 günü, milletvekilleri ile görüşmesinin ardından hazırlanan Cumhuriyet önergesinin taslağı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verildi. “Türkiye devletinin hükümet şekli; Cumhuriyet’tir.” hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde, TBMM’de yapılan konuşmalardan sonra Cumhuriyet’in ilanı oybirliğiyle kabul edildi. Mustafa Kemal Paşa ise kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı oldu.
“Türkiye Cumhuriyeti; mesut, başarılı ve muzaffer olacaktır” sözü, yüce meclisin duvarlarında çınladı.
Evet; Cumhuriyetimiz göğüs göğüse savaşarak, tüm yokluklara rağmen kazanılmış ve de 29 Ekim 1923 günü bağımsızlığını ve mevcudiyetini tüm dünyaya ilan etmiştir.
Cumhuriyeti yaşatabilmemiz için başkasının düşüncesine körü körüne inanan insanlar yerine; düşünebilen, sorgulayabilen, araştıran ve bilim peşinde koşan insanlar yetiştirebilmeliyiz.
Cumhuriyet, egemenliğin kaynağının millete ait olduğunu kabul etmektir. Bütün vatandaşları yasa önünde eşit, belli bir kişiye, gruba, sınıfa ve zümreye ayrıcalık tanımaması, onların devlet yönetimine eşit olarak katılımının sağlanmasıdır.
CUMHURİYETE SAHİP ÇIKMAK, KUTSAL GÖREV
Cumhuriyet rejimi tüm gücünü kişi, grup ve sınıf egemenliğinden değil, geniş halk kitlesinin bütününden, millet iradesinden almaktadır. İnsana verdiği değer, hak ve özgürlüklere gösterdiği saygı, hoşgörü ile çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmayı en iyi şekilde sağlayacaktır.
Cumhuriyet kazanımları, Türkiye Cumhuriyeti’nin yeniliği, çağdaşlığı, aklı ve bilimi ön plana çıkaran en temel niteliğidir.
Bugün hepimize düşen kutsal görev; ulusal değerlere, Cumhuriyet’e sahip çıkmak, Çanakkale’yi, Sakarya’yı, Dumlupınar’ı, Kocatepe’yi ve Kurtuluş Savaşı’nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır.
Cumhuriyetimizin ilanının 96. Yıldönümünde, Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz.
Yüce Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, tarihe geçen muhteşem sözü ne kadar anlamlı; ‘’Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.’’
Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun…
Böyle bir gün ancak bu kadar güzel anlatılabilir. Anlamak isteyene bu yazıyı okuması yeter. Anlamak istemeyene ne yapsan faydası yok. Elinize sağlık.
Hüseyin Kardeşim…teşekkürler… saygılarımla…
Çok anlamlı ve güzel bir yazı olmuş.. Bu önemli günde herkesin kesinlikle okumasını arzu ediyorum. Tebrik ediyorum.
Hüseyin Kardeşim… saygı ve sevgilerimle. ..
Metin Kardeşim… Cumhuriyet sevdalıları olarak… selam olsun..
Tebrikler Tansel bey .. Büyük bir keyifle okudum .. emeğinize yüreginize sağlık ..
Serpil Ablam.. çok teşekkürler.. saygı ve sevgilerimle. ..
Harika bir yazı,
bu kadar güzel anlatılamazdı …
RAJİ Kardesim; Ankara’ya, ATAM’a selam olsun..
Hepimizin kutsal görevi, Cumhuriyet yönetimini demokratik kurallar içinde sahiplenmek ve geliştirmek olmalı.
Soluksuz ve heyecanla yazınızı okudum. Cumhuriyetimizin nasıl zor koşullarda ve büyük zaferlerle ilan edildiğini bir kez daha sizin güçlü kaleminizden dinledim. T.C.vatandaşı olarak göğsüm kabardı. İyi ki Cumhuriyet var. Aziz atamın emaneti sonsuza dek payidar olacaktır.
Çok çok teşekkürler. …
Tansel bey, çok güzel anlatmışsınız teşekkür ederiz..
Levent Kardeşim. … çok teşekkürler. .. Bayramımız kutlu olsun..
Elinize sağlık,
Çok güzel anlatmışsınız. Selamlar, salgılar…
İdris Kardeşim…. Cumhuriyete sahip çıkmak bizim asıl görevimiz…. teşekkürler. ..
Cumhuriyeti çok güzel anlatan bir yazıyı kaleme aldığınız için sizi tebrik ediyorum. Diğer yazılarınız gibi zevkle okudum. Teşekkürler Tansel Bey.
Kutlarım Tansel’cim, derinliği ve anlamında çok öz’den bir yazı olmuş. O güzel gönlüne sağlık. Kalemine kuvvet…
Semra’cığım… çok teşekkürler… Bu özel günü anmak bizler için gurur verici bir olay…