Değerli dostlar,
Her gece açıklamalarını yakından takip ettiğim sağlık bakanının vücut dilini ilk kez bu kadar kötü ve gergin gördüm.
Yapılan testler sonucu kendine özgü matematiksel artış gösteren hastalık, örnek aldığımız ülkelerin hızını geçmiş durumda. Yanılmayı çok isterim ama görünen o ki virüsün en son etkilediği ülkelerden birisi olmamıza rağmen parça parça alınan tedbirler, ABD ve bizi ilk iki sıraya, İtalya ve İspanya’ya ise sonraki sıralara yerleştirecek.
Virüsle ilgili mücadelede Güney Kore gibi olumlu global örnekler ile Trump, İngiliz Johnson’ın sonradan geri adım attıkları hatalı uygulamalar gözümüzün önündeyken salt ekonomik vs gerekçelerle alınamayan önlemler işimizi gerçekten zora soktu.
Evet üretim kontrollü bir şekilde durmasın, Ereğli gibi stratejik ve işin doğası gereği durmayacak üretim devam etsin, terminli işler devam etsin, gıda, hayvancılık il, ilçe kurulları kontrolünde devam etsin, Fort ambulans yapsın, Arçelik solunum cihazı, Yeşim maske, kimya şirketleri dezenfekten, sabun, kolonya vs…
Lakin her türlü iç ve dış uçuşlar, tedarik zinciri dışındaki şehirlerarası nakliye ve seyahat durmalı, karantina uygulanmalı, sınırlar kapanmalı ve her ülke vatandaşı alınacak uluslararası kararla olduğu ülkede tedavi edilmeliydi.
Virüsün en etkili olduğu İran’la kara sınırı daha yeni kapatıldı ki bugün sonlanan ABD uçuşlarının amacı her halde bölgemizdeki ABD vatandaşlarının ülkelerine tahliyesiydi.
Bugün Sağlık Bakanı’nın başkanlığındaki Bilim Kurulunun kararların alınmasını içişleri ve ilgili bakanlar yerine cumhurbaşkanının açıklamasına bırakması da bence günün siyasi ve sosyolojik hatasıydı.
Krizi salt salgın ya da ekonomik olarak değil, psikolojik ve sosyolojik olarak da yönetemiyoruz. Çünkü bu sefer gerçek bir kriz ve bu krizi fırsata çeviremeyecek bir durum var!
Dün yazdım STK’lar, dernek ve vakıflar, meslek örgüt ve odaları, ticaret odaları, odalar ve borsalar birliği, siyaset hepsi sınıfta kaldı.
Gazze, Myanmar olsa gemiler yola çıkmıştı bile.
Sosyal belediyecilik uygulamaları bu dönemin şansı oldu, o da nereye kadar.
Bu ülkede Allah korusun büyük Marmara depremi olsa ya da bölgesel bir sıcak savaşa girseydik ne olacaktı?
Bu ülkenin bir beyin fırtınası yapan devlet aklı, afet yönetim planı yok mu? Bakınız Almanya vs ülkeler pandemi ile ilgili planlar hazırladığı için bugün olayı en az hasarla atlatabiliyor.
Bizde ise hamaset ve popülizmle kervanı yolda düzmeye çalışıyorlar.
Artık dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! Yeni bir dünya kurulur, Türkiye orada yerini alır, artık çok eskilerde kaldı. Zira artık üreten değil, tüketen bir ülke var; bir değil ayrışmış bir halk var; kendi kendine yeten değil temel ihtiyaç ürünlerinde dışa bağımlı bir ülke var.
İçinde bulunduğumuz hale virüs bahane; dibe vurmuş, rezervleri tükenmiş, betona, ankastre ve montajcılığa mahkum, hane halkını düşünmeyen ekonomi politikaları gerçek sebeptir.
Sağlıkta bilim kurulu, yanında sonraki hamleye hazırlanabilmek asıl ihtiyaç duyduğumuz kurul; virüs sonrası ekonomik, sosyal, toplumsal, askeri sonuçları analiz edebilecek ve ülke politikalarını şekillendirecek bir kuruldur. Tek adam rejiminde bu ne kadar mümkün bilmiyorum ama bildiğim tek şey hepimizin aynı gemide olduğumuzdur.
Digital ekranlarda, telefon hatlarında, görsel yayınlarda evde kal, kendi OHAL’ini ilan et demek en kolayı; sen, evde kal dediklerinin ihtiyacını karşılayamadıktan sonra…
Yazının sonuna bir de komplo teorisi ekleyeyim; virüsün derin pazarlığı BREXİT uyanığı İngiltere’de!
Kraliçe inzivada, tahtın varisi Lady Diana’nın Charles’ı pozitif, başbakan pozitif, sağlık bakanı pozitif. Tahtın varisi olmaktan vazgeçen Prens Harry ve eşi Meghan güvenli bölge Kanada’da.
Virüs nedeniyle dünya gözüyle tacın değiştiğini, uğruna gündüz gözüyle havai fişekler patlattığımız AB’nin dağılacağını göreceğiz en azından!
Kum saati çalışıyor.
Kalın sağlıcakla…