Öyle bir devir gelecek ki;
Mal cimrilerin, Kılıç korkakların,
Ve Kalem cahillerin elinde olacak…
Hz.Ali
Yukardaki sözleri okuyup ta hak vermeyecek biri çıkar mı orasını bilemem ama bin beşyüz yıl öncesinden tam da içinde yaşadığımız zamanı tarif ediyor. Bunu satır satır kendi çapımızda açıklamaya çalışayım.
2024 yılı itibarıyla Diyanet İşleri Başkanlığının hesaplamasına göre ülkemizin yıllık zekat miktarı elli milyar dolar. Aynı şekilde ülkede açlık sınırının altında yaşayan yoksul kesim de yaklaşık yirmi milyon kadar. Buna göre şayet zekatlar adil toplanmış olsa memlekette neredeyse fakir fukara kalmayacak. Sadaka ve diğer yardımları saymıyorum.
O halde şu kanaate varmak mümkün zengin müslümanlar zekatlarını ya hiç veya eksik veriyor. Dolayısıyla mala tamah ediyorlar.
Tecrübeme dayanarak söylüyorum aziz müslümanlar kefenin cebi yok. Kıyamadığınız ve zekatını esirgediğiniz o dünya malı dünyada kalacak. Mirasçılarınız çatır çatır yiyecekler.
Sağ iken kendi rızanızla fakir fukaranın hakkını verin de ahirette bedbaht olmayın.
Bu gün dünyaya efelik yapıp Filistinde katliam yapan canının istediği hedefi vuran İsrail hattı zatında dünyanın en korkak milleti. İnanmayan Maide Suresi 24.ayete bakabilir.
(Yahudiler bütün bu uyarılara rağmen) Dediler ki: “Ey Musa, o (zorbalar) orada durduğu sürece, biz hiçbir zaman asla oraya girmeyeceğiz (böyle bir tehlikeye göğüs germeyeceğiz). Bu nedenle, sen ve Rabbin gidiniz, ikiniz savaşıp (düşmanları bertaraf ediniz), biz burada (her türlü tehlike ve tecavüzden uzak durup) oturanlar olarak (bekleyeceğiz).”
Çünkü onların bu cüreti sözde islam Devletleri’nin umursamazlığı ve cihadı terk etmeleridir. Öyle altın mikrofonlarda “kahrolsun İsrail ” demekle kahr olmuyor. Allahü Teala isra Sûresi 13. Ayeti kerimesinde “Biz insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık”
İslam ülkeleri belki utanır mı bilemem İspanya, İtalya, İrlanda,venezuela gibi batılı ülkelerin gösterdiği cesaretten. Yani ataların deyimiyle ” Lafla peynir gemisi”yürümüyor.
Allah’ın arslanı Hz Ali efendimiz gibi bir kahramana sahip olan müslümanlarda ki bu korkaklığı anlamak mümkün değil.
Üçüncü satıra gelince ; yetkililerin ifadesine göre kamuda onyedi bin sahte diplomalı olduğu, basında çıkan açık haberlerde dörtyüz sahte diplomalı akademisyenden söz ediliyor.
Bunun haricinde televizyonlarda yorumculuk yapan ve her konuda ahkam kesen ve kendini uzman sanan ihale ve iş takipçiliği yapan ,dava dosyalarını afişe eden yazar çizerleri de söylemezsem gönülleri kalır.
Bunların haricinde belkide en can alıcısı ülkedeki üniversite rektörlerinden altmışsekizinin hiç bir uluslararası makalesinin olmayışı.
Osmanlının çöküş döneminin en belirgin göstergelerinden biride “Beşik uleması” Yani babadan oğula geçen(hiç bir ilmi birikime bakılmaksızın ) hocalık.
Efendimiz Hz Muhammed (sav) “Ben ilmin şehriyim Ali de kapısıdır. ” Buyurması ve Hz Ali (kv) nin bu ünvanı hakettiğini yazının başındaki sözlerinden daha net olarak anlıyoruz.
Selam Alemlerin efendisine, ehli beytine, âline ,ashabına ve salih ümmetlerine olsun.