Tüm dünyayı ve ülkemizi en az Corona salgını kadar, hatta çok daha fazla tehdit eden bir hastalık daha var. Bu hastalığın adı diyabet. Kalp, beyin, göz ve böbrek damarları başta olmak üzere tüm damarları ve dolayısıyla da tüm organları etkileyen diyabet, son yıllarda dünyada ve ülkemizde o kadar hızla yayılıyor ki adeta bir salgın hastalık desek yeridir. Metabolik bir hastalık olduğu için gelin biz bu salgına metabolik salgın diyelim.
Türkiye’de diyabet sıklığını araştıran TURDEP 1 isimli çalışma 1997 – 1998 yılları arasında yapılmıştı. Bu çalışmada ülkemizdeki diyabetli kişi oranı % 7,2 bulunmuştu. 2010 yılında yapılan TURDEP 2 isimli çalışmada ise diyabetli oranı % 13,7 bulunmuştu. Yani 12 yılda diyabetli kişi oranı yaklaşık 2 katına çıkmıştı.
Son büyük çalışmadan sonra geçen 10 yılda diyabetli hasta artış hızı aynı kalmışsa, ki gözlemlerimiz hızın daha da artmış olabileceğini düşündürmekte, Türkiye’de her dört kişiden biri diyabet hastasıdır. Tanı konmamış hastaları ve gizli şekeri olanları da hesaba katarsak ülkemizdeki her iki kişiden biri ya şeker hastasıdır ya da bu hastalığa adaydır. Türk Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz’a göre Türkiye’de diyabetli oranı dünya ortalamasının 2 katı, Avrupa ortalamasının 3 katıdır.
Diyabetin oluşmasında obezite, yaşam tarzı ve genetik faktörlerin ortak rolü vardır. Bu faktörlerin ne ölçüde katkıda bulunduğunu belirlemek üzere Danimarkalı bilim insanlarının yapmış olduğu bir çalışmayı özetlemek istiyorum bu makalemde. 15 Nisan 2020’de Diabetologia dergisinde yayınlanan çalışmanın ortaya koyduğu dikkat çekici sonuçlar şöyle :
Hiç genetik yatkınlığı olmayan obezlerin diyabete yakalanma riski normal kilolu kişilerin 6 katıdır.
Obez denecek düzeyde değil ama yine de fazla kilosu olan kişilerin normal kilolu kişilere göre diyabete yakalanma riski 2,4 kat yüksektir.
Genetik risk skorlamasına göre en yüksek genetik riske sahip olanların, en düşük genetik risk taşıyan kişilere göre diyabete yakalanma riski 2 kat yüksektir.
Sigara, alkol, egzersiz ve beslenme gibi yaşam tarzı alışkanlıkları bakımından değerlendirme yapıldığında en sağlıksız yaşam biçimine sahip olanların, en sağlıklı yaşam biçimine sahip olanlara oranla diyabete yakalanma riski % 18 daha yüksektir.
En yüksek genetik risk, en kötü yaşam tarzı ve obeziteden oluşan üç risk faktörünün tümü birlikte olduğunda, en düşük genetik risk, en iyi yaşam tarzı ve normal kiloya göre diyabete yakalanma riski 14,5 kat yüksektir.
En düşük genetik riske sahip ve en sağlıklı yaşam tarzını benimsemiş olan kişiler obez iseler diyabete yakalanma riskleri aynı düzeydeki genetik riske sahip en sağlıklı yaşam tarzını benimsemiş ama normal kilolu kişiler göre diyabete yakalanma bakımından 8,4 kat daha yüksek riskle karşı karşıyadır.
Genetik bakımdan diyabetik bir mirasa sahip olmak diyabet riskini arttırmaktaysa da obezite her durumda açık ara ile en büyük risk faktörüdür.
Obez kişilerin COVID’İ daha ağır geçirdikleri de son çalışmalarda iyice belirgin hale gelmiş bulunuyor.
Özetle belirtmek isterim ki sağlıklı beslenmek ve hareketli olmak sağlıklı bir yaşam için olmazsa olmaz iki basit kuraldır.
Sağlıklı ve mutlu kalmanız dileğiyle.