Dünyada ve yurdumuzda son ayların neredeyse tek gündem maddesi haline gelen COVID-19 hastalığı er geç şimdiki etkisini kaybedecek. Oysa insanlığı tehdit eden bir başka salgın daha var. Bu salgın diyabet salgınıdır.
Türkiye’de 1998 yılında tamamlanan TURDEP 1 isimli bir çalışmada diyabetli hasta oranı % 7,2 bulunmuştu. 2010 yılındaki TURDEP 2 çalışmasında ise diyabetli hasta oranı % 90 artarak % 13,7’ye ulaştı. Üstelik bu çalışmalar gösterdi ki, tanısı konmuş hastaya yakın oranda tanısı konmamış hasta da var. Diyabetli hasta artış hızı aynı kaldıysa, ki muhtemelen artış daha da hızlıdır, bu bilgilerden yola çıkarak yurdumuzda toplumun yarısının ya şeker hastası olduğunu ya da bu hastalığa aday olduğunu söyleyebiliriz.
Şeker hastalığı damarları etkileyen bir hastalıktır. Vücudun her yerinde de damarlar bulunduğuna göre şeker hastalığı başta beyin, göz, kalp ve böbrekler olmak üzere tüm vücudu etkileyen bir hastalıktır.
Hal böyle olunca şeker hastalığının tanı, tedavi ve takibinin çok özenli yapılması gerekir.
Her ramazanda olduğu gibi bu yıl da şeker hastalarının en çok sordukları soru oruç tutup tutamayacaklarıdır. Öncelikle belirteyim ki oruç tutmaya şekil olarak en çok benzeyen bir diyet türü ile ilgili çalışmalar bu tarz beslenmenin sağlık için olumsuzluk oluşturmadığını, tam tersine kronik mikropsuz iltihap adı verilen bir süreci yavaşlatarak kronik hastalıkların oluşma hızını, var olan hastalıkların ilerleme hızını yavaşlattığını ortaya koymuştur. Bu durum sağlıklı insanlar için böyle olsa da şeker hastaları için farklıdır.
Şeker hastalarının hepsi aynı tip ve aynı şiddette değildir. Bu nedenle her biri için ayrı ayrı değerlendirme yapmak gerekir.
Tip 1 şeker hastaları, tüm şeker hastalarının yaklaşık % 5’lik kısmıdır. Bu hastalar genellikle daha gençtir, hastalıkları ani başlangıçlıdır. Her şeyden önemlisi, bu hastalar pankreasları insülin üretmediği için yaşam boyu insülin kullanmak zorundadır. Bu kişiler kesinlikle oruç tutamaz.
Bundan sonra anlatacaklarım Tip 2 şeker hastaları içindir. Bu hastalar hekimlerine danışmadan oruç tutmamalıdır. Sağlık durumları oruç tutmaya uygun olmayan şeker hastaları hekimlerinin uyarısına rağmen oruç tutarlarsa ciddi sorunlarla karşılaşabilirler:
Oruç tutmalarında risk olan Tip 2 şeker hastalarını maddeler halinde anlatmak istiyorum:
Saydığım örneklerdeki kadar yüksek risk taşımayan şeker hastaları için de bir tanımlama yapmak istiyorum. HbA1c düzeyi 7’den düşük, ek bir hastalığı olmayan, şekeri normalin altına düşürebilecek türde ilaç kullanmayan şeker hastaları dikkatli olmak ve hekimlerine danışmak şartıyla oruç tutmayı deneyebilirler. Bu kişiler iftar ve sahur saatleri arasında yeterince su içmeli, basit şekerli ve yüksek karbonhidratlı yiyecek ve içeceklerden kaçınmalı, protein ve lif içeriği yüksek besinleri tercih etmelidir.
Şeker hastaları COVID-19 pandemisi ile ilgili risk azaldıktan, Sağlık Bakanlığınca normalleşmeye yönelik izin verildikten sonra yine kontrol önlemlerini unutmadan sağlık kuruluşlarına başvurmalıdır.
Ramazanınız kutlu olsun. Sağlıklı günlerde görüşmek üzere hoşça kalın.