Salgınla birlikte kira ve konut fiyatlarındaki fahiş artışın benzeri 1999 Gölcük depreminde de yaşanmıştı. Her ne kadar yüzde 99’umuz müslüman kabul edilse de iş maddiyata gelince hiç tavizsiz yoktur. Ahlak olmayınca imanın pek tesiri olduğu söylenemez. Yapılan bir hesaplamaya göre ülkenin yıllık zekat miktarı ne kadar biliyormusunuz? Şimdi sıkı durun tamı tamına elli milyar dolar. Müslüman kardeşlerimiz her yış umreye şuraya buraya gidene kadar çevresindeki bir fakir gencin yuvasını kursa bana göre Allah katında çok daha makbul bir iş yapmış olurlar.
Merhum istiklal marşı şairimiz M. Akif ERSOY’da bir beyninde şöyle demişti. ”
Çekilmiş farzedin sinelerden havf-ı Yezdân’ın
Ne imanın tesiri kalır ne de vicdanın. ”
Evlenme konusunu iki manada ele alıyorum.
1.Konut
2.izdivaç
Birinci manada hem konut fiyatlatındaki anormal artış hem bankaların yüksek faiz politiikası sonucu zaten dilinden tırnağından artırıp kıt kanat geçinen dar ve sabit gelirli vatandaşların ev alması hayal olsun aktan çıktı, kaf dağının arkasında bir yerlerde kaldı.
Kredi kullanmaya kalksa onun taksitlerini ödemeye gücü yetmiyor. TOKİ ise her şehirde inşaat yapmadığı ve sattığı konutlarda da sabit taksit uygulamadığı için vatandaşlar mağdur olmakta ve çareyi hisse devrinde bulmaktadır.
İkinci anlama gelince hem bilim adamlarımızın hem siyasetçilerimiz ve C. Başkanının da sıklıkla dile getirdiği gibi ülkede doğurganlık ve nüfus artış hızı düşmektedir. İki binlerin başında üç çocuk hatta yetmez beş çocuk sloganları ile çoğalmayı teşvik etmekle beraber refah seviyesindeki 25 bin dolar milli gelir hedefi tutmayınca şimdilerde yirmili yaşlara gelmiş olan o çocuklar iş ve yeterli gelir seviyesinden mahrum oldukları bir çoğu da işsiz olduğu için evlenmeyi düşünmemektedir.
Sürdürülebilir aile geçim kartları hakikaten ağırdır.
Resmi verilere göre 13 milyon insanımız devletin sosyal desteği ile yaşamını sürdürmektedir. Biz de şöyle diyoruz insanlara sadaka gibi yardım vermeyin onlara aşın teriyle insanca yaşayacağı iş ve ücret verin. Kendi el emeği ve helal kazancıyla yaşasın.
Son beş yılda bir milyon insanımız Avrupa’ya kaçak yollarla girmiştir. Artı beyaz yakalı diye tabir ettiğimiz bilim adamı ve teknik kalifiye yetişmiş gençlerimiz bir yolunu bulup istikbalini Avrupa veya Amerika’da aramak zorunda kalmıştır.
2050 yılına gelindiğinde Türk nüfusunun azınlığa düşeceği hesap edilmektedir. Ülkeyi yönetenler için bunun ne ifade ettiğini bilmem ama sosyolog gözünde bu BEKA meselesidir.
Basına yansıyan haberlerden öğrendiğimize göre Diyanet İşleri başkanlığımız suriyeli sığınmacılara evlenme yardımı yaptığı gözümüze sokulmaktadır.
Bir ata sözümüz şöyle der. “Issına lazım olan mescide haramdır. ” Yani sahibine lazım olan camiye helal olmaz demektir bunun anlamı.
Diyanetin başındaki zâta hatırlatmakta fayda var. Acaba sığınmacıları sevdiğiniz kadar vergileriyle saltanat sürdüğünüz Türk Milletini sevseydiniz böyle yaparmıydınız? Merakımdan soruyorum ironi yapmıyorum. Siz hangi milletin ve ülkenin diyanet işleri başkanısınız?
Evlenemediği için günaha giren gençlerin zımnen de olsa suç ortağı değil misiniz?
İğneyi ne zaman kendinize dürteceksiniz.
Konuyu bir Japon hikayesiyle bitireyim.
“Zamanın birinde Japon imparatoru soğuk ve karlı bir mevsimde yüksekçe bir tepeden şehri temaşa etmiş. Bakmış ki koca şehirde saraydan başka bacası tüten bir tek hane yok.
Saray’a gelmiş ve çoküzgün olarak kraliçeye demiş ki: ülkenin insanları o kadar yoksul düşmüş ki bu havada bacası tüten bir tek ev göremedim.O günden itibaren tüm ülkeye emir çıkarmış üç yıl boyunca kimse devlete vergi vermeyecek kendisine çalışacak. Üç yıl sonra yine aynı mevsimde aynı tepeden tekrar şehri seyretmiş ve bütün evlerin bacasının tüttüğünü görmüş. Sarayına gelip neşe içinde eşine halkımız zengin biz de zenginiz artık şehrin bütün bacaları tütüyor. ”
Acaba diyorum bacası tütmeyen evlerin, yatağa aç giren okula veya işe aç giden insanların halinden dolayı bir tek yetkili çıkıp bu işte biz de sorumluyuz der mi? Orası bilinmez ama gidişatımız çok parlak değil.
Vatandaş olarak sadece şunu derim bu satırları okuyan etkili ve yetkili zevatlar “Allah’tan korkun. ”
Amacım siyaset falan değil sadece halkın yaşadığı problemi dile getirmekten ibarettir.