Hatalı yaşam tarzından kalp damar hastalıklarına…

A+
A-

Hatalı yaşam tarzından kalp damar hastalıklarına giden yol…

* Hatalı yaşam tarzından obeziteye yani bel çevresinde genişlemeye…

* Bel çevresinde genişlemeden insülin direncine…

* İnsülin direncinden şeker düşmelerine…

* Şeker düşmelerinden gizli şekere…

* Gizli şekerden şeker hastalığına…

* Şeker hastalığından kalp damar hastalıklarına giden yolu anlattım.

Diyabet kalp krizi riskini 2-4 kat, felç riskini 1,5-2 kat, böbrek hastalığı (hepsi diyalize kadar gitmese de) riskini % 20-30 arttırır.

Bu yolculuğun evrelerini adım adım anlattım. Yol yakınken bu evreleri yaşamak yerine iki temel kurala (doğru beslenme ve egzersiz) uygun yaşanmalı. Diyabet, kalp hastalığı veya felç gerçeği ile yüzleşenler de doğru yaşam tarzını benimseyerek risk azaltması yapmalı.

Bundan sonrası meraklılar ve yeterli zamanı olanlar için…

Son yıllarda poliklinikte, sokakta veya bir başka yerde en çok duyduğum sorular arasında insülin direnci ilk sıralarda yer almaya başladı. Eskiye göre daha çok merak edilmesinin iki nedeninden biri yol açtığı sorunların ciddiyeti, diğeri de gitgide yaygınlaşmakta oluşudur.

İnsülin direncine geçmeden önce insüline biraz yakından bakalım isterseniz. İnsülin pankreas adı verilen organın ürettiği çok önemli bir hormondur. Gıdalardaki karbonhidratlar sindirim sisteminde glikoza (şeker) dönüştürülüp kana geçmeye başlayınca, pankreas kana insülin göndermeye başlar. Kandaki şekerin kas, yağ ve karaciğer hücrelerine sokulması insülinin görevlerinden biridir. Vücudun enerji ihtiyacını sağlayan bir tür yakıt olan şeker, beyin hücreleri hariç, ancak insülin sayesinde hücrelere girebilir. Beyin hücreleri ise kandaki şekeri kullanırken insüline ihtiyaç duymazlar.

Şekerin yakıt olarak kullanılmayan kısmı insülin yardımıyla başka bir forma dönüştürülerek depolanır.

İnsülin karaciğerdeki depolardan kana şeker geçmesini engeller.

Biraz sonra bahsedeceğim bazı durumlarda insülinin varlığına rağmen kas, yağ ve karaciğer hücrelerine şeker giremez. İnsüline karşı bir direnç oluşur bu hücrelerin zarlarında. Yani insülin, bir işe yaramadan, öylece seyretmek zorunda kalır kanda dolaşan şekeri. İşte insülin direnci denilen durum bu durumdur.

Pankreas, daha fazla insülin üreterek bu sorunun üstesinden gelmeye çalışır. Gitgide artan insülin üretimi sayesinde kan şekeri normal düzeyde tutulmaya çalışılır. Hatta özellikle karbonhidrattan zengin yemeklerden sonra, pankreastan aşırı miktarda insülinin kana geçmesi nedeniyle, şeker düşmeleri (hipoglisemi) görülebilen bir dönem vardır. Bu dönemde yemeklerden bir kaç saat sonra sonra uyku basması, ellerde titreme, terleme, çarpıntı, acıkma ve bir şeyler atıştırma ihtiyacı en bilinen yakınmalardır.

Kandaki insülin düzeyi gitgide artarken zamanla pankreas da yorulmaya başlar, yeterince insülin üretmez hale gelir. Başlangıç yıllarında açlık kan şekeri hafif hafif yükselmeye başlar.

Gizli şeker adı verilen bu dönemde açlık kan şekeri 100 mg ile 125 mg arasındadır. Gizli şeker hastalarında tokluk şekeri ya da şeker yükleme testinde 2. saatin sonundaki şeker değeri 140 ile 199 mg arasındadır. Bu dönemde HbA1c değeri 5,7 ile 6,49 arasındadır.

Zamanla pankreas daha da yorulunca şeker daha fazla yükselmeye başlar, gizlisi saklısı kalmaz, şeker hastalığı belirgin hale gelir.

Şeker hastalığı tanısı koymak için açlık kan şekerinin 126 mg veya üstünde olması, tokluk şekerinin veya şeker yükleme testinde 2. saatin sonundaki değerin 200 mg veya üstünde olması, HbA1c değerinin 6,5 veya üstünde olması yeterlidir.

Gizli şeker veya şeker hastalığı tanısı koymak için vermiş olduğum değerlerin üçünün birden değil birinin varlığı yeterlidir.

İnsülin direncine yol açan nedenlerin başında şişmanlık gelir. Özellikle bel çevresindeki aşırı yağın insülin direncinin asıl nedeni olduğuna dair bilimsel kanıtlar vardır. Yağ dokusu bir yandan enerji deposu olarak işlev görürken, bir yandan da bazı önemli sağlık sorunlarına yol açabilir. Örneğin insülin direnci, yüksek tansiyon ve kalp damar hastalıkları gibi ciddi sağlık problemlerine neden olabilecek hormonlar ve maddeler bu dokuda üretilir.

Fiziksel hareketsizliğin de şişmanlıktan bağımsız olarak insülin direncine neden olduğu anlaşılmıştır. Egzersiz sırasında kaslar hem kandan daha fazla şeker alıp tüketirler, hem de insüline daha duyarlı hale gelirler. Egzersiz sayesinde insülin direnci tersine döner.

İnsülin direncine yol açabilen diğer nedenler arasında uzun süreli kortizon kullanımı, Cushing hastalığı, polikistik over hastalığı, sigara ve uyku bozukluklarını da sayabiliriz.

İnsülin direnci basit kan tetkikleriyle anlaşılabilir. Tedavisi için yaşam tarzı değişikliği gerekir. Uygun vücut ağırlığına sahip olmak için hem beslenme hatalarının düzeltilmesi hem de hareketsizliğe son verilmesi şarttır. Bunları yapmadan ilaçla tedavi olmaya çalışmak boş bir çabadan öteye gidemez.

Sağlıklı ve mutlu olmanız dileğiyle…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.