Taş devri insanlarında tansiyon değeri yaşlanmayla birlikte değişiklik göstermiyordu. O insanlarda tansiyonun ortalama değeri 95 mm Hg (9,5 cm Hg.) düzeyini aşmıyordu. Modern yaşam ya da batılı yaşam tarzının sonucunda yaşla birlikte yavaş yavaş artan bir tansiyon değeri ile karşı karşıya kalınmakta. Bu yaşam tarzının sonucunda tansiyon için normal değer 120 / 80 mmhg olarak belirlendi. Taş devrinde tansiyonun ne kadar olduğunu nereden biliyoruz? Amozon ormanlarında hala taş devrini yaşayan insanların varlığı keşfedildikten sonra bunu öğrenmiş olduğumuzu bir makalemde anlatmıştım.
İdeal olan kan basıncının 120 / 80 mmHg’nın altında olmasıdır. Büyük tansiyon 129’a ya da küçük tansiyon 84’e kadar çıktığında da normal sınırlar içinde olduğu kabul edilir.
Büyük tansiyon 130 -139 ve küçük tansiyon 85 – 89 arasında olduğunda ya da bunlardan birinin varlığında hipertansiyonun başlangıç aşamasında olduğu kabul edilir.
Büyük tansiyon 140’a, küçük tansiyon 90’a ulaştığında ya da bunlardan birinin varlığında hipertansiyon tanısı konur.
Büyük tansiyon 140’ı ve küçük tansiyon 90’ı aştığında ya da bunlardan birinin varlığında şu şekilde bir evreleme yapılır.
Evre 1: 140 – 159 mmHg ve / veya 90 – 99 mmHg.
Evre 2: 160 – 179 mmHg ve / veya 100 – 109 mmHg.
Evre 3: 180 mm Hgveya üstü ve / veya 110 mmHg ve üstü.
İzole sistolik hipertansiyon dendiğinde büyük tansiyon normalin üstünde yani 140 mmHg veya daha yüksek, küçük tansiyon ise 90 mmHg’nın altındadır. Yaşlılarda daha sık görülür. Bu kişilerde kalp damar hastalık riski yüksekir. Mutlaka tedavi ve takibi gerekir.
Şimdi de birbirinin tersi gibi duran maskeli hipertansiyon ve beyaz önlük hipertansiyondan bahsetmek istiyorum.
Muayene sırasında tansiyonu yüksek bulunmayan kişilerin yaklaşık % 15’inde evde yapılan tansiyon takiplerinde veya tansiyon holterinde hipertansiyon belirlenebilir. Buna maskeli hipertansiyon adını veriyoruz.
Gençler, erkekler, sigara içenler, aşırı fiziksel aktivitesi olanlar, alkol alanlar, özellikle işiyle ilgili sıkıntı yaşayanlar, şişmanlar, şeker hastaları, ailelerinde hipertansiyon öyküsü olanlar ve kronik böbrek yetmezliği olanlarda maskeli hipertansiyon riski çok daha yüksektir.
Maskeli hipertansiyonu olan kişilerde damar sertliği riskini artıracak tipteki kolesterol yüksekliği, gizli şeker, şeker hastalığı, kalıcı hipertansiyon, hipertansiyon ile ilgili organ hasarları (göz, beyin, böbrekler ve kalpte) daha sık görülür.
Bu kişilerde kalp damar hastalıkları riski tansiyonu normal olanlarla karşılaştırıldığında daha yüksek, hipertansiyonu olanlara yakın düzeydedir.
Maskeli hipertansiyonu olan kişiler aynı zamanda şeker hastası iseler gece boyunca tansiyonları yükselebilir, kalp krizi, felç riski artabilir.
Beyaz önlük hipertansiyonu, evde yapılan ölçümlerde normal sınırlarda bulunan kan basıncının muayene odasında doktor ya da bir sağlık çalışanı tarafından ölçüldüğünde yüksek bulunmasıdır.
Hipertansiyon ile ilgili çalışmalarda beyaz önlük hipertansiyonu ya da ofis hipertansiyonu adı verilen duruma rastlanma oranı % 30 ile 40 arasında değişmekte. İleri yaştaki kişiler arasında ise bu oran % 50’yi bulmakta. Kadınlarda erkeklere göre ve sigara içmeyenlerde içenlere göre daha sık görülmekte.
Hipertansiyon ile ilgili organ hasarı olanlarda, ölçümü yapan kişi doktor değilse beyaz önlük hipertansiyonuna rastlanma ihtimali azalır.
Beyaz önlük hipertansiyonuna hipertansiyonun tüm evrelerinde rastlanırsa da en çok 1. evrede rastlanır.
Sürekli hipertansiyonu olanlarla kıyaslandığında beyaz önlük hipertansiyonu daha az organ hasarına yol açar. Buna paralel olarak kalp damar hastalıkları riski de bu hastalarda daha düşüktür.
Beyaz önlük hipertansiyonu olanlarda sessizce kalp damar hastalıkları ortaya çıkabilir, uzun dönemde diyabet başlama riski tansiyonu normal olanlardan daha yüksektir, zamanla kalıcı hipertansiyon görülebilir.
Bazen hastalar kendilerindeki tansiyonun hiper olduğunu söylüyor. Hiper yüksek demektir. Tansiyonun anlamı ise basınç olduğuna göre hipertansiyon kan basıncının yüksek olması demektir. Yani hipertansiyon tanısı konan herkesin tansiyonu ‘hiper’dir. Bu kişiler aslında tansiyonlarının arada bir aşırı yükseldiğini anlatmak istedikleri için böyle bir tanım yapıyor. Genellikle aşırı heyecan sırasında, örneğin bir ameliyattan öce bu duruma rastlanabilir. Bazen de aşırı tuzlu bir yemekten ya da bolca kafein tükettikten sonra tansiyon aniden yükselebilir. Bu tür durumlara tıpta labil (oynak) hipertansiyon diyoruz. Tansiyondaki ani yükselmeler hipertansiyonu olan hastalarda görülebildiği gibi sağlıklı kişilerde geçici olarak da görülebilir. Doğru tanı koyabilmek ve aradaki farkı ayırt edebilmek için hasta ve hekimi işbirliği halinde olmalıdır.
Daha çok gençlerde rastlanan ve herhangi bir organ hastalığına bağlı olarak ortaya çıkan hipertansiyon ise sekonder hipertansiyon olarak adlandırılır. Tüm hipertansiyon hastalarının % 5-10 kadarı bu gruba girer. Bu konu başlı başına bir makale konusu olabilir. Şimdilik sadece birkaç örnek vereyim : Renal arter stenozu ( böbrek damarı darlığı ) , primer hiperaldosteronizm, Cushing hastalığı, aort koarktasyonu, hiperparatiroidi.
Sağlıklı ve mutlu kalmanız dileğiyle.