Hitler’in, (1889-1945) ‘’KAVGAM’’ adlı kitabını yıllar önce kıymetli bir arkadaşımın hediye etmesi neticesinde tekrar okumuş ve de önemli yerlerini bir tarafa not etmiştim. Esasında bu kitabı ilk okumam, 1978 yılında, Ankara Gazi Lisesi’nde öğrenci olduğum yıllara rastlamaktadır.
Söz konusu kitabı, ikinci kez okuduğumda ve de yakın zamanda tekrar gözden geçirdiğimde almış olduğum notlardan, günümüz dünya politikaları ile maalesef uygunluk arz eden ve bizleri hayrete düşüren birçok benzerlikler oluştuğunu gördüm. Bu durum, siyasi yaşam döngüsü içerisinde kabul edilebilir, göz yumulabilir gibi gözükmemektedir.
Hitler’i daha yakından tanımak cüretini, David Owen’in (İngiliz eski sağlık ve dışişleri bakanı) ‘’Hasta ve İktidarda’’ adlı kitabı sayesinde elde ettim diyebilirim. David Owen kitabında şöyle diyor; ‘’1941’in sonlarına doğru Hitler kibir sendromunun bütün özelliklerini gösteriyordu.’’
”Hitler, Başkalarının görüşlerine karşı kendini tamamen kapatmıştı ve kibrinden kaynaklanan büyük hatalar yapıyordu.’’
David Owen’in belirttiği üzere, Harvard’da kişilik uzmanı olan Dr. Henry Murray, 2005’de yazdığı bir yazıda, ‘’Hitler’e histeri, paranoya, şizofreni, ödipal eğilimler, kendini alçaltma ve kadınlarla girilen münasebet sonucu hastalık kapma korkusu olarak bilinen sifilofobi teşhisi koyar.’’
Yine, psikanalist Dr. Walter Langer de, ‘’Hitler’in şizofreniye yaklaşan bir nörotik psikopat olduğu konusunda hemfikirdir.’’
Hitler’in, 1944 tarihinde her gün burnundan 2 kez kokain kullanmaya başladığı da bilinmektedir. Tüm bu olumsuz sağlık koşullarına karşı, ‘’20 yıllık iktidarı boyunca Hitler sadece kısıtlı bir çevrenin ya da Nazi destekçilerinin ilgisini çekmekle kalmamıştı. Hitler, karizmasından ve propaganda yeteneğinden kaynaklanan gücü sayesinde, düşman ve gönülsüz kitlelere kendi isteklerini dayatmak zorunda kalmadı. Bilakis insanların isteklerini kendininkiler doğrultusunda şekillendirerek desteklerini manipüle etti. Hitler, Alman toplumunun tümünün -milyonlarca insanın- desteğini ve sadakatini kazandı.’’
Hitler, 1933 yılında yapılacak seçimlerden önce halkta, komünizm korkusunu yaratmak amacıyla Alman Parlamentosu’nun toplandığı ‘’Reichstag Binasında’’ bizzat yangın çıkarttırarak, suçu komünistlerin üzerine attırdı. Böylelikle Nazi Partisi bu seçimlerden en güçlü parti olarak meclise girdi.
23 Mart 1933’te kabul edilip Şansölye Adolf Hitler’in hükümetine parlamentonun müdahalesi olmaksızın kanun çıkarma yetkisi ile ‘’sınırsız güç’’ verildi. Bu yetki ile sivil özgürlükler ortadan kaldırılarak, parlamentodan ‘’diktatörlük’’ yetkilerini de elde etti. Bu siyasi ve hukuki güç ile birçok siyasi rakiplerini, aldığı yetki gereğince yok etti. Siyasi partiler kapatılarak tek partili rejime geçildi.
Hitler’in ‘’KAVGAM’’ adlı kitabında dikkati çeken konuları, siz dostlarla paylaşmak istedim ki, günümüz politik sistemi ile karşılaştırma yapabilme güdüsüne sahip olabilelim…
‘’20 yaşlarımda, ilk defa millet meclisinin bir oturumunu izlemek için Frauzensring Sarayına girdiğimde çok şiddetli bir nefret hissine kapıldım. Parlamentodan zaten nefret ediyordum…’’
‘’Partiler kapatılmalı, parlamento gerekiyorsa kaba kuvvet kullanılmak suretiyle nizama sokulmalı; hatta daha iyisi kapatılma yoluna gidilmeliydi.”
‘’Halk kitleleri heyecanla harekete geçtiğinden daima en uç noktalarla, parçalanmaya eğilimlidir. Bu sebeple her türlü yalanlara da inanırlar.’’
‘’Lider olan kişi, en sınırsız otorite ve yetki ile tam bir mesuliyetin ağır yükünü de taşır. Bizim hareketimiz parlamento karşıtıdır.’’
‘’Ben topluluklara hitap etmesini biliyordum.’’
Hitler’in ‘’KAVGAM’’ felsefesi ile yaşam boyu kavga ettiğimiz gün, insanlığın güzel geleceği önünde en önemli engellerden birisini ortadan kaldırmış oluruz. Bunu başaramaz isek, küresel emperyalizmin kucağında, parlamenter sistem dışında, kişilere, zümrelere, cemaat ve aşiretlere kısacası, demokrasinin bir çok unsurunun yok edildiği çelişki ve karanlık dolu olaylarla karşılaşabiliriz…!!!
David Owen’in, son noktayı koyduğu yorum çok önemlidir. ‘’Adolf Hitler’i yaratan, onun görüşlerinde kendi geleceğini gören Almanya, ona sadık bir şekilde hizmet ettiği için onun kibrine ve dolayısıyla nemesis’ine de ortak oldu.’’ (Yunanlıların ceza, öç ve intikam alma tanrıçası)
Evet, maalesef sonuçları da Almanya ve tüm dünya tarihi açısından yoksulluk, acı ve ölümlerle sonuçlanmıştır. Elbette, Hitler’in yaşamından bir takım kazanımlar çıkartarak demokrasinin nimetlerinden güzel ülkemin faydalanması ekonomik, toplumsal ve politik güç olarak dünya sıralamasında yerimizi üst seviyelere çıkaracaktır.
Cumhuriyetimizin 98. yılını şeref ve onurla kutlayacağımız 29 Ekim 2021 tarihinde, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lidere sahip olduğumuza şükürler ola…!!!
Umarım ders çıkartılır.
Veysel Abim…. aynen…
Diline emeğine sağlık güzel arkadaşım.
Yakup’çuğum, selamlar…..
Güzel tespitler.
Teşekkürler….
Elinize, gönlünüze sağlık. Atamızın kıymetini gün geçtikçe daha çok anlıyoruz ve anlamaya da devam edeceğiz. Çok selamlar, saygılar…
İdris’ciğim teşekkürler, selamlar…
21.yy içinde,insanları karanlık çağdan kalma yalanlarla,kandırmaya,onların geleceğini çalmaya hiç bir kuvvet,şimdiye kadar başaramadı,hepsi hüsran ile kaçtılar veya kendileri gittiler,Hitler bile intihar etmeyi seçti,gelecek güzel,günler çalışmayla,üretmeyle,paylaşarak daha iyi olacağına inancım tam,yeterki,çocuklarımıza,dürüst bir ülke bırakalım.