Robert Thomas Malthus (1766-1834), İngiliz bir protestan papazı ve iktisatçısıdır.
Malthus’un, ‘Nüfus İlkeleri Üzerine Bir Deneme’ kitabı (1789) yıllar geçtikçe, gündemden düşmemektedir.
Malthus’a göre nüfus teorisi, gıda üretimindeki artışın, nüfus artışından daha yavaş olacağını ve buna bağlı olarak yaşam refahının düşeceği ve sefalet oluşacağını öne sürer.
Malthus’a göre dünya nüfusu ‘geometrik’ bir şekilde (1, 2, 4, 8, 16, 32, 64, 128, 256…) artarken, gıda ürünleri ise ‘aritmetik’ bir oranda (1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9…..) artacaktır.
İşte, bu orantısız artışlar arasındaki fark nedeniyle, süreçte, besin maddeleri üretimi 5 kat artarken, dünya nüfusu ise tam 16 kat artacaktır.
Bu anormal fark, insanlığı açlık ve sefalete götürecek olup, doğal afet, kıtlık, göç, virüs, savaşlar sonucu, ölüm oranlarının artması ile birlikte, doğal bir denge oluşacaktır.
Nüfusun hızlı bir şekilde artışı, tahıl ürünleri fiyatlarında yükselmeye ve kıtlığa sebep olacak şekilde yaşamsal döngü de kriz başlayacaktır.
Malthus’un bu tezi, bütün bilim alanlarında ciddi tartışmalara yol açtı. Ancak, hem tarımsal ürünlerin veriminin artması, hem de dünya nüfus artış hızındaki düşüş, Malthus’un bu teorisini haklı çıkarmamıştır.
Hatta o dönemden bugüne ortalama insan ömrünün uzamasına karşın, özellikle gelişmiş ülkelerde teknolojik gelişmenin hızlı şekilde artması sonucu tarımsal üretiminin de artmasına sebep olmuştur.
Tarımda (gübre, ilaç, tohum vb.) ve sanayide yapılan teknolojik ilerlemeyle, gıda ürünleri miktarında sağlanan artışın, insan nüfusu artışını geçtiği görülmektedir.
Malthus, ekonomide yaşanan karmaşıklığın ve toplumsal sefaletin en önemli nedenini alt/yoksul sınıfa yansıtır. Bu nedenle bu sınıflara yönelik acil bir ‘nüfus planlaması’ yapılmalıdır.
Yoksul kesimlere sürekli uygulanan her türlü ekonomik ve sosyal yardımlara hemen son verilmelidir.
Bu olumsuz durumu engellemek için bireyler, olabildiğince ‘geç evlenmeli’ ve çok az çocuk sahibi olmalıdır. Kısacası, kontrollü bir ‘doğum kontrolü’ ile nüfus artışı engellenmelidir. Bu seferde, toplumun karşısına, bizde de olduğu gibi toplumsal, geleneksel ve dinsel değerler çıkmaktadır.
Son yıllarda, gençlerimizin evlenmeme yolunu tercih etmeleri veya ailelerin, 1 çocuk ile yetinmeleri özel bir örnektir.
Yoksul/alt gelir grubundaki aileler, konuyu ’kadere’ bağlayarak birden çok çocuk yaparken, ekonomik durumu çok daha iyi olan ailelerin ise tek çocuk sahibi olmaları ilginçtir.
Son yıllarda, Covid-19 ve Ukrayna-Rusya Savaşı, deprem, sel felaketleri ve doğal afetler, bizlere Maltus’u hatırlamamıza sebep oldu.
Covid-19 sayesinde, tüm sektörler olumsuz yönde etkilendi. İşyerlerinin ve eğitim kurumlarının kapalı olması, insanlarımızın ekonomik ve psikolojik açıdan daralmasına, değerlerini kaybetmesine sebep olmuştur.
Ukrayna-Rusya Savaşı ve son günlerdeki iklimsel değişimler sonucu oluşan kuraklık, gıda üretiminin ve gıda güvenlik sorununun önemini tekrar gündemimize almıştır.
‘Paramız var alırız’ mantığının ne kadar geçersiz bir safsata olduğu gerçeğini toplumca halen anlamış değiliz. Zaten anlayabilseydik, gerekli tepkiyi demokratik yollarla ortaya koyabilirdik, yapamadık, kaderci olduk.
Tarımsal ürünleri üreten çiftçimizi, mazot, gübre, elektrik, su, ilaç, gübre vb. desteklerden esirgememiz sonucu hem üretim, hem de fiyat açısından olumsuzluklar yaratmaktadır.
Tarım alanlarının ve ormanlarımızın yani doğal varlıklarımızın, küresel sermaye ve işbirlikçileri ile birlikte maden üretmek sebebi ile amaç dışı kullanmaları, yok edilmeleri kabul edilemez.
Üretmiyoruz, sorunu ithal tedbirlerle yani hastalığı pansuman yöntemlerle çözmeye çalışmamız, bizleri kötü günlerin beklediğinin habercisidir.
İnsan nüfusu, önceki yıllara göre yavaşlama eğiliminde olmakla birlikte artmaya devam ederek, 8 milyar sınırına geldi. Buna karşılık, gıda başta olmak üzere doğal zenginliklerimiz de, insanoğlunun gaddar, kindar, akıl ve bilim dışı davranışları sayesinde yok olmaktadır.
Bir daha Malthus ve teoremini anmamak üzere çevreye saygılı/duyarlı, sürdürülebilirlik ilkesine sahip, adaletçi, paylaşımcı, kadercilik ve hurafelerden uzak yeni bir dünya düzeni kurmak zorundayız…
Yazımı, Malthus’un şu söylemi ile sonlandırıyorum; ‘’Ne de olsa erdemli olmanın çetin sınavı, tüm günahların cezbedici doğasına ve şeytani kötülüklere karşı direnmektir.’’
Sağlık, sevgi ve hoşgörü ile kalınız…
————-
Kaynak: Thomas R. Malthus – Nüfus İlkesi Üzerine Bir Deneme – Gece Kitaplığı – Birinci Basım – Nisan 2018
Muhteşem tespitler. Akıcı ve akılcı önermeler. Sayın Tansel Saylı’yı kutluyorum
….
Nihat Kardesim, çok teşekkürler, selamlar…
Elinize sağlık. Her alanda üretmek ve çevreye saygılı üretim yapmaktan başka çaremiz yok. Ürettiğimizden fazlasını harcadığımız için belimizi doğrultamıyoruz maalesef. Ülkemizi yönetenlerin savurganlıkları da en önemli sorunlardan. Selamlar, saygılar…
İdris’ciğim, teşekkürler, selamlar…
Tansel Bey,kaleminize saglık.Ufkumu açtınız. İzninizle paylaşıyorum.
Cezmi Abim, çok teşekkürler, mutlu olurum….
Günümüzde insanoğlunun sürüklendiği kötü bir yola giderken böyle uyarıcı bir konuyu gündeme getirmeniz, süper.Benzez konularının devamını diliyorum TANSEL hocam. Siz her zaman yapatsınız. Elinize ve kaleminize kuvvet.
Eğitim, sağlık, ekonomi,
yani her alanda sürdürülebilir büyüme bilinciyle üretmek …
Yüreğinize sağlık yazarım.
Zülküf Abim, teşekkürler….
Raji Kardeşim, çok teşekkürler…
Güzel insan, teşekkürler…