Türk milliyetçiliğini ayakları altına aldığını ifade eden zihniyet neye karşı çıktığını ya bu millet tam anlayamadı ya da…
Evet, dilimiz varmıyor demeye yoksa büyük Türk milleti diye başlayan hitaplarımızın içi boşaltıldı mı?
Cengiz Aytmatov;
“Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştirmez. Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezsin. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürse, işte buna çare yoktur“ der.
Acaba o noktaya mı geldik?
Dönemin Başbakanı Erdoğan, “15 yıl önce yola çıkarken, etnik, bölgesel ve dinsel milliyetçiliğe karşı olduklarını söylediklerini belirterek, ”Biz Kürt milliyetçiliğini de ayaklarımızın altına alıyoruz. Laz, Türk ve Arap milliyetçiliğini de ayaklarımızın altına alıyoruz. Hepsini ayaklarımızın altına alıyoruz. Çünkü değerler silsilesi içerisinde böyle ırki, kavmiyete dayanan milliyetçilik yoktur. Bu şeytandandır” ifadelerini kullandı.
Bu yaklaşım; ne dinin, ne bilimin, ne aklın, ne vicdanın, ne de tarihi realitenin kabul edemeyeceği bilgi hataları ile dolu olan siyasi İslamcılık ütopyasının ürünü olan art niyetli ve Türk milletine karşı düşmanca bir yaklaşımdır.
Oysa sıradan bir lise sosyoloji kitabını okumuş olsa milliyetçiliğin hiçbir şekilde etnisite seviyesine indirgemenin mümkün olmadığını öğrenebilirdi. Sadece millet sevgisi ve mensubiyet duygusundan kaynaklı, kaderde, tasada, kıvançta aynı ülkülere gönül bağı ile bağlı insanların ortak şuuru olan milliyetçiliğin neresinde bir sıkıntı vardır?
Kaldı ki “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkese Türk denir” ibaresi Anayasa hükmü haline gelmiştir.
Türk milliyetçiliği, İstiklal marşımızdır, andımızdır, bayrağımızdır, vatanımızdır,80 milyon Türk milletidir.
Tarih milletler mücadelesinden ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran milletin adı Türk milleti iken Türk milletini sevmekten ibaret olan Türk milliyetçiliğini ayaklar altına almak Türk milletini bütün değerleriyle ayaklar altına almak demektir.
Peki, nedir Türk milliyetçiliği?
Türk milliyetçiliği genç Türkiye Cumhuriyeti demektir.
Türk milliyetçiliği Türk milletinin egemen ve bağımsız milli devletini kurması demektir.
Türk milliyetçiliği, Türk milletinin tarih sahnesine çıkışından ebede kadar olan kutlu yürüyüşü demektir.
Türk milliyetçiliği; Türk’ün halayı, barı, zeybeği, horonu, çayda çırasıdır.
Türk milliyetçiliği; kilimde desen, dantelde ilmek, Süleymaniye’de mimari ve taşlara, kitaplara işlenen Türk’ün hayallerini, mutluluklarını, çilelerini nakış nakış işleyen hat sanatıdır.
Türk milliyetçiliği; Malazgirt’te Cuma namazı sonrası giyilen kefen, Çanakkale’de Mehmet Akif’in ifadesiyle “Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak/ Boşanır sırtlara, vadilere sağanak sağanak” 57. Alay’da “savaşmak değil ölmektir”, Sakarya da Ya istiklal ya ölümdür.
Türk milliyetçiliği Türk’ün irfan dünyasının adıdır. Sosyal siyasal, ekonomik, teknolojik ve kültürel kazanımlarıyla oluşturduğu ve onu diğer milletlerden ayıran kültür dünyasının somutlaşmış ifadesidir.
Velhasıl, Türk milliyetçiliği Türk milletine karşı şartsız sevgidir, sevdadır, ülküdür, Kızılelma hedefidir.
Türk milliyetçiliğini ayakları altına alan zihniyet, Türk milletinin vücuda getirdiği bütün maddi manevi kazanımlarını ayakları altına alması demektir.
Türk milliyetçiliğinin ayaklar altına alınması Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ve Türk milliyetçiliğini özetleyen Ne mutlu Türküm diyene! Diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün bu hakarette maruz bırakılmasıdır.
Türk milliyetçiliğini ayakları altına almak; Malazgirt’le vatanlaşan Çanakkale’yle durdurulan Sakarya’yla yeniden vücut bulan Türk devletini, dilini, bayrağını, kutsallarının, şehitlerini, gazilerini ayaklar altına alınması demektir.
Cengiz Aytmatov’un deyişi ile “onuru kırılmış ruhu öldürülmüş” bir topluluk haline gelirsek işte oradan kurtuluş yoktur.
Türk milletinin varlığını, kültürünü, değerlerini ve haysiyetini aleni bir şekilde ayakları altına alan bir zihniyette karşı tepki göstermek zorundadır.
Böyle bir zihniyetin vatandaşın karşısına çıkmaya utanması, toplumla yüzleşmekten çekinmesi gerekirdi. İffet, haya, doğruluk, vicdan ve adalet duygularını kaybetmiş ikiyüzlü, ilkel sahte İslamcılara karşı Türk milleti tarihte ecdadının yaptığı gibi titreyip kendine gelmelidir.
Türk milletinin egemenliğini tarihi Dolmabahçe sarayında Mehmetçik katili terörist bozuntularıyla paylaşan, gözümüze baka baka yalan söyleyen bukalemunlardan Türk milleti hesap sormak zorundadır. Gün, Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde Türk milletine ihanet eden odaklara karşı birleşme günüdür.
Her gün bıkmadan usanmadan kitle iletişim araçlarıyla Türk milletine hakaret eden, kimi sosyalist, kimi bölücü kimi, sahte İslamcı, kimi liboşun hezeyanlarını dinlemek zorunda kalıyoruz.
Hal böyleyken sözüm ona Türk milliyetçiliğini temsil ettiğini ifade eden Bay Bahçeli, AKP ve liderine hangi gerekçelerle kayıtsız şartsız destek veriyor?
Açıkça ifade ediyorum; bu destek Türk milliyetçiliği davasına dolayısıyla Türk milletinin kalbine saplanmış bir hançerdir.
Bay Bahçeli bu duruşuyla Türk milliyetçiliği davasına, Türk milletine ihanet etmiştir.
Bay Bahçeli Türk milliyetçisi hele ülkücü hiç olamaz.
Tarih bu ihaneti, Türk milliyetçiliği davasını kamuflaj yaparak kullanan Bay Bahçeli’yi de yargılayacaktır.
Bütün bu kriz ve oynanan sinsi oyunlara rağmen; Türk milleti tarihte olduğu gibi ecdadının duruşuna layık bir duruş sergilemek zorundadır. Türk’ün yurdunda Türk’ün Türküleri söylenmeli, halayları çekilmelidir. Türk’e ihanet edenlere inat her zaman ve her yerde hep birlikte haykırmalıyız:
Ne mutlu Türküm diyene!