Modern Kölelikten, Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumuna…

Yayınlama: 18.03.2025
A+
A-

Kölelik sistemi, devletlerin ve insanoğlunun egemenliğini sağlamak üzere başvurduğu acımasız ve gaddar bir yöntemdir. 

Savaş esnasında ele geçirilen ve alınıp satılan köleler, insanlık tarihinin yüz karası olarak zihinlerimizde yer almaktadır.

Tarih boyunca, Mezopotamya’da, eski Mısır’da, Yunanistan’da, Roma’da, İran’da ve Orta Asya’da yaşayan kavimlerde, kölelik son derece doğal sosyal bir olgu olarak kabul edilirdi.

Günümüzde de şekil ve yapı değiştirse de ‘Modern Kölelik’ uygulaması, kaldığı yerden devam etmektedir.

Kölelik ve modern kölelik, iki ayrı kavram gibi gözükse de amaçları, sömürü ve ranttır.

***

Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ile Avustralya merkezli insan hakları derneği Özgür Yürü’nün (Walk Free) birlikte hazırladığı, ‘’2023 Küresel Kölelik Endeksi’ne’’ göre, dünya sıralamasında modern kölelikte ilk 5’teyiz.

Modern kölelik nedir ?

İnsanların, zorla uygun olmayan meslek ve kötü koşullarda çalıştırılması, şiddete uğraması, zorla evlilik ve soy temelli kölelik, ayrımcılık ve adam kayırmacılık, ev hizmetlerindeki kötü davranışlar, insan ticareti vb. günümüzdeki modern köleliğin unsurlarıdır.

2023 Küresel Kölelik Endeksi, Türkiye’de 1,3 milyondan fazla ‘modern köle’ olduğunu belirtmektedir. Bu rakam yaklaşık olarak nüfusumuzun % 1.6’sıdır.

Bu çağda modern kölelik…!  Hem de güzel Ülkemde…!

Ne yazık ki, Kuzey Kore, Eritre, Moritanya ve Suudi Arabistan modern köleliğin bizden daha yüksek olduğu diğer 4 ülke. İlk 10’da yer alan diğer ülkeler ise, Tacikistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya, Afganistan ve Kuveyt.

Modern kölelik oranının en düşük olduğu ülkeler ise sırayla, İsviçre, Norveç, Almanya, Hollanda, İsveç ve Danimarka’dır.

Bu listede olmaktan dolayı hem çok üzüldüm hem de çok şaşırdım.

Prof. Dr. Selçuk Şirin’e göre ‘’Bizim ilk 5’te ne işimiz var ? Raporda bunun da yanıtı var. Türkiye özellikle son 10 yılda aldığı düzensiz göçlerle, başta Suriye olmak üzere Afganistan – Bangladeş dahil Orta Asya ülkelerinden gelen düzensiz göçmenlerin yoğunluğu sonucu bu listeye girmiş görünüyor.

Modern kölelik deyince en çok risk altında olan gruplar arasında düşük gelirli işçiler, göçmenler ve kayıt dışı çalışanlar bulunuyor. Özellikle tekstil, tarım ve inşaat sektörlerinde çalışan göçmen işçiler çok daha büyük riskle karşı karşıya.’’ (Oksijen Gazetesi 28 Şubat – 6 Mart 2025)

Evet, yurdumuzda kaçak olarak, kayıt dışı uzun süreli ve tehlikeli ortamlarda düşük ücretlerle çalışmaları vergi, sigorta, iş barışı/güvenliği gibi hem ekonomik hem de toplumsal ve sosyal dengeleri bozmaktadır.

Bursa’da özellikle tarım hasat zamanlarında çevre ilçelerimize, çoğunluğunu doğudan gelen adını da ‘mevsimlik işçiler’ dediğimiz insanlarımızın, maalesef her türlü sağlıksız, hijyenik olmayan, sigortasız koşularda daha çok çadır içinde yaşamaları ve insani olmayan şartlarda çalışmaları, ülkemizdeki modern köleliğin en çarpıcı izleridir.

Okul çağındaki çocukların, küçük yaşta çalışmaları sebebiyle eğitimden uzak kalmaları en büyük sorunumuz olup, yıllardır bu sorun gündeme pek de gelmemektedir.

Çocuk işçilerimiz az bir ücret karşılığında, daha çok madencilik, tarım tekstil ve imalat vb. sektörlerde çalıştırılarak ileriki yaşamlarında onarılmaz zararlar almalarına göz yumulmaktadır.

Yine kadınlarımız, modern kölelikten en çok olumsuz etkilenen grup olup, çalışma şartlarının uygunsuzluğu, sosyal güvencenin olmayışı ve ücret seviyelerindeki adaletsizlik, cinsel taciz, küçük yaşta zorla evlilik ve katliama maruz kalmaları ne yazık ki önlenememektedir.

Ülkemize, adı ne olursa olsun kaçak yollarla gelenlerin acilen kendi vatanlarına/topraklarına uygun şart ve koşullarda gönderilmeleri bizlerin ‘bekası’ açısından çok önemlidir.

Tüm bu olumsuzluklar, bizlerin yaşam koşullarını da kötü yönde etkileyerek gelecek açımızdan bizleri düşündürmekte ve endişelendirmektedir.

***

Dünya Ekonomik Forumu (WEF), ‘’2024 Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’na’’ göre eşitliğe giden yolda, en uzun süreyi ekonomik ve siyasi boyutlardaki eşitsizlik alıyor

2024 Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksi, dünyada hiçbir ülkenin ‘tam cinsiyet eşitliğine’ sahip olmadığını gösteriyor.

Bu liste 2 aşamada yani bölgesel ve küresel bazda ülkeleri sıralamış ve her 2 listede de İzlanda, Finlandiya ve Norveç ilk 3 sırada yerlerini korumuşlar.

İzlanda’nın son 15 yıldır hep liderliğini sürdürmesi bana çok ilginç geldi.

İlk sıralar şu şekildedir; İzlanda, Finlandiya, Norveç, İsveç, Almanya, İrlanda ve İspanya.

Güzel Ülkem yine ne yazık ki Küresel Cinsiyet Uçurumu Endeksinde 146 ülke arasında 40. Sırada, küresel bazında da 127. sıradadır.

Listenin son sıralarında, Gine, İran, Çad, Pakistan ve son sırada da Sudan bulunmaktadır.

Bu listedeki yerimizi özetlersek;

Türkiye, ekonomi alanında 133, eğitim alanında 90, siyaset alanında 114, sağlık alanında 98, okuryazarlık oranında 99 ve işgücüne katılım oranında 132. sıradayız.

Sağlık ve hayatta kalma kategorisinde 146 ülke arasında 98. sırada yer alıyoruz.

Siyasi güçlendirme başlığında 114. sırada, parlamentoda kadın temsilinde 98’inci sıradayız.

Kadınların iş gücüne katılım oranı % 35.11 iken, erkeklerde bu oran % 71.43.

Kadınların üst düzey yöneticilik oranı % 18.48, erkeklerin oranı % 81.52.

STEM (bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik) alanında kadınların oranı % 34.69, erkeklerin oranı % 65.31.

Tarım, ormancılık ve veterinerlik alanında eğitim alan kadınların oranı % 43.62 iken erkekler de bu oran % 56.38.

Mühendislik, imalat ve inşaat alanlarında eğitim alan kadınların oranı % 27.13, erkeklerin oranı % 72.87.

Bakanlık yapan kadınlar sıralamasındaki yerimiz 134 olup, kadınların bu pozisyonlardaki yeri % 5.88 ama erkeklerin oranı % 94.12 gibi yüksek bir orandır.

Kadınlarımızın ekonomik hayatta var olmadıkları müddetçe, başta siyaset olmak üzere hiçbir alanda başarılı olmaları mümkün değildir.

***

Yukarıdaki her iki araştırma sonuçları ne yazık ki, bizlerin içini yakmakta olup, bu konularda bir şeylerin yapılmaması çok acıdır.

Ekonomik ve toplumsal krizler maalesef en çok kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelli, göçmenler, emekli ve ücretle çalışan kesimler gibi dezavantajlı grupları etkilemektedir.

Şu bir gerçek ki, her alanda toplumsal eşitliği sağlayan ülkelerde ekonomik verimliliğin artması sonucu dezavantajlı grup krizlerden de az oranda etkilenmektedir.

Güzel Ülkemde kadınlarımızın, bilim ve teknoloji alanlarındaki payı dünya standartları seviyesinde olmaması başka bir büyük sorunumuzdur.

Cinsiyet ayrımcılığı süreci düzelmedikçe kadınlarımız hem çok düşük ücretli işlerde hem de sağlıksız ve uygunsuz ortamlarda çalışmaya devam edeceklerdir.

 Sağlık, sevgi ve hoşgörü ile kalınız…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Clicky