X, Y ve Z…

A+
A-

Son günlerde adını sıkça duyduğumuz yaş kuşakları ile ilgili çeşitli yorumlar yapılmaktadır. Özellikle Z Kuşağının özellikleri, kamuoyu önünde tartışılmakta, çeşitli görüşler ortaya konulmaktadır.

Yaş gruplarına göre kuşak tanımlamaları, birçok kaynakta farklı tarih aralıklarını içermekle birlikte genel kabul görmüş tarihleri baz aldım.

1) Sessiz Kuşak (1920 – 1945) Dünyada oluşan ekonomik (1929) ve siyasi krizlerin yaşandığı bir dönemdir. Bu grup insanların itaat duygusu yüksek olup; kanaatkar, otoriteye saygılı, uyumlu ve tutumludurlar.

2) Bebek Patlama Kuşağı (1946 – 1964)  2. Dünya Savaşı sonrası tüm dünyada yaşanan doğum oranlarındaki artışı yansıtır. Bu dönemde iktidar baskılarına karşı özgürlük arayış çabaları sonucu çalışkan, idealist ve başarı odaklı dırlar. Kitle hareketlerinin artması sonucu, kültürel farklılıklar artmıştır. Televizyonun giderek yaygınlaşması ile iletişim olanakları yaygınlaşmıştır.

3) X Kuşağı (1965 – 1979) Sanayileşme ve sosyal devlet anlayışı öne çıkmış olup, 1973 petrol krizi sonucu ekonomik kriz artmıştır. Liberalleşme politikaları bireyciliği ön planda tutarak, sosyal devlet anlayışı yara almıştır. Girişimsel, bağımsız ve şüphecidirler.

1960’lı yıllar içinde birçok ülkede iktidarların baskıcı politikalarına karşı öğrenci ve işçi kesiminin yoğun eylemleriyle sonuçlanmıştır. Bu yıllarda, tüm dünyada toplumsal, sosyal ve ekonomik anlamda çok büyük değişimler yaşanmıştır. Özellikle Fransa’da, 1968 yılında işçiler, iktidarın yaptıklarına karşı greve giderek çeşitli haklar elde ettiler. Öğrenciler de, getirilen baskıcı eğitim reformundan iktidarın geri adım atmasını sağladılar. Bu eylemler birçok ülkede öğrenci ve işçilere örnek olarak giderek yaygınlaştı.

Türkiye’de “68 Kuşağı” tarih sayfasında yerini aldı. 68 Kuşağı’nın istekleri; toprak reformu yapılması, petrol ve madenlerin millileştirilmesi ve NATO’ya hayır eylemleridir. Güzel ülkeme gelen, Amerikan 6. filosuna karşı “Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi, Tam Bağımsız Türkiye” sloganları ile çeşitli eylemler yapılmıştır.

12 Mart 1971 tarihinde ordu, iktidara muhtıra vermiş olup, birçok hükümet değişikliği yaşanmıştır. Ayrıca 1973 yılındaki dünya petrol krizi ve ardından 1974 Kıbrıs Barış Harekatı, bize uygulanan ambargo sebebiyle ekonomimiz, şimdiki deyimi ile ‘’dış güçlerin’’ baskısı ile  ekonomik, sosyal ve siyasal krize girmiştir. O günleri yaşayan birisi olarak elbette sıkıntı çektik ama siyasal ve toplumsal dik duruş sebebiyle tüm sıkıntılara birlikte katlandık.

O yıllarda ki gençliğin bazı özellikleri; çatışma, kutuplaşma, ideolojik kamplaşma, gerilim, tahammülsüzlük ve silahlı eylemlerin giderek artmasıdır. Buna karşılık gençlik toplumsal sorunlara duyarlı olup, siyasete ilgi ve katılım yüksektir.

4) Y Kuşağı (1980 – 2000) Bu grubun özellikleri; bireyci, sabırsız, tüketici, tatminsiz, özgür, rekabet, toplumsal bağlarda zayıflık, siyasete ilgisizlik, farklılıklara saygı, küresel etkileşim, küresel kültürlere ilgi, teknoloji aşinalığı, toplumsal kurallara mesafeli, rahat, otoriteye mesafeli, eleştirel olma, sorgulayıcı ve yaratıcılık.

Y kuşağının en büyük dezavantajı 12 Eylül 1980 faşist askeri darbesinin, toplumun tüm katmanlarında yarattığı olumsuz ekonomik, sosyal, siyasi ve toplumsal etkileridir.

Bu dönemde meclis kapatılmış, darbeci zihniyeti yansıtan Milli Güvenlik Konseyi ile ‘’Kuvvetler Ayrılığı’’ prensibi yok edilmiştir. Korku ve tehdit toplumca benimsetilmiş, Atatürkçü söylemler verilerek tam tersi uygulamalara yönelinmiştir. Bu sürede biz gençler, politikadan uzak tutularak “Apolitik” bir gençlik oluşturulmuştur. Kısacası toplumda baskı ve zulüm yöntemi ile demokratik tüm olgular yerle bir edilmiştir.

Sendikasızlaşma, grev hakkı ve derneğe üye olma hakkı, kısacası demokrasilerin olmazsa olmazı ‘’örgütlenme hakkı’’ toplumca geri plana itilmiştir. Gençlik, etnik ve dinsel olgulara yönelmiştir.

12 Eylül askeri darbesi ile birlikte, 24 Ocak 1980 tarihli ekonomik kararları sayesinde liberalleşme konusunda ilk adımlar atılmıştır. Bu dönemde; ithalat/ihracatta kısıtlama ve yasaklamalar kaldırılmış, yabancı sermaye teşvik edilmiş, seyahat kısıtlamaları serbestleştirmiş, ekonomide altyapı yatırımlarına (otoyol-tv-elektrik) ağırlık verilmiş, özel televizyonlar ile birlikte tüketim (kredi kartı) teşvik edilmiştir. Kısacası sosyal devlet anlayışı yok edilerek, liberal politikalar ülke gerçeği haline gelmiştir.

Bu dönemde, gençlik siyaseten yok edilmiş olup, ‘’tüketim gençliği’’ hale getirilmiştir. Çeşitli reklam yöntemleri ile moda ve müzik kültürleri, tüketime endeksli hale gelmiştir. Küreselleşme sebebiyle bilgisayar kullanımı artarak, bireycilik ve tüketim tüm toplumca benimsenmiştir. Bireyciligin/Ben merkezciliğin artması sonucu, toplumsal ve sosyal bağlarımız zarar görmüştür.

5) Z Kuşağı (2000 ve sonrası) Dijital teknoloji yüksekliği sebebiyle bilgisayar ve internet ile erken yaşta tanışan gruptur. Küreselleşme sonucu teknolojinin tüm etkilerinden kısa sürede haberdar olmakla birlikte küresel kültürlerden etkilenmeleri sayesinde bireycilikleri kısacası ben merkezcilikleri çok yüksektir.

Küreselleşme olgusu, en çok Z Kuşağı döneminde etkisini göstermiş ve internet yoluyla tüm evlere hatta odalara girmiştir. Bu süreçten bilgisayar ve internet kullanımı kısacası ‘’sosyal medya’’ yaygınlaşmıştır. Bu dönemde gençlik; yeme-içme, müzik, dizi, playstation vb oyunlar, moda ve benzeri tüketim alışkanlıkları ile apayrı bir gençlik hale gelmiştir. Akrabalık ve aile ilişkileri azalarak bireycilik en önemli unsur olmuştur. Otoriteye karşı, tüketici, tatminsiz, hızlı ve çözüm odaklı düşünce yapısına sahip olup, şeffaf tırlar.

Gençliğin eve kapanarak sosyal medyada uzun süre kalması sosyal, psikolojik, fiziksel ve sağlık açısından elbette olumsuzluklar yaratmıştır. Gençler arasında bireyciliğin ve tüketim olgusunun artması, gençliğin toplumun diğer kesimleri ile olan ilişkisinde çeşitli sorunlar yaratmıştır. Bu dönem kuşaklar arası kültürel çatışmaların yükseldiği dönemdir.

Toplumsallaşmadan çok bireyciliğe önem verirler. Özgüvenleri sayesinde başaramayacak hiçbir şeyin olmadığını düşünürler. Özveri göstermeyecekleri için hızlı yaşamayı severler. Haksızlıklara karşı dik duruşları ve hayal dünyalarının yoğun olması en önemli vasıflarıdır.

Geleceğimizin  teminatı gençlerimize, bilim ışığı altında çağdaş bir toplum yaratılmasında önemli görevler düşmektedir.

Covid-19 süreci, gençlerimizin eğitim, sosyal ve kültürel yaşamları son derece olumsuz etkilemiştir. Eve kapanarak eğitimden kopan gençlerimizin bu eksikliklerini acilen kapatılması onların ve geleceğimiz açısından çok önemlidir.

Sağlık, sevgi ve hoşgörü ile kalınız…

——–

  • Kaynak: AÖF, ‘’Türkiye’nin Toplumsal Yapısı’’ ders kitabı

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 12 Yorum
  1. Budak dedi ki:

    Teşekkür ederiz

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Ben teşekkür ediyorum.

    2. Tansel Saylı dedi ki:

      Teşekkürler….

  2. ZULKUF dedi ki:

    Bu bilgilere ihtiyacimiz vardi. Eline saglik

  3. Emel Arslansoy dedi ki:

    Yine çok güzel bir konu gündeminde,emeğine ve kalemine sağlık abicim..

  4. İdris SEVER dedi ki:

    Elinize sağlık. Selamlar, saygılar…

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      İdris Kardeşim, çok teşekkürler….

  5. Ahmet ÇAVUŞOĞLU dedi ki:

    Ellerin dert görmesin, sağlıklı ve huzurlu yaşam sürmemiz dileğiyle… Selamlar..!

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Ahmet Kardeşim, çok teşekkürler….

  6. Mehmet Emin Düzgündikiş dedi ki:

    Herzamanki gibi güzel bir yazı olmuş. Bizi aydınlattığız için teşekkür ederim.

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Mehmet Abim, sevgi ve saygılarımla, teşekkürler….

  7. Adil Kayaoğlu dedi ki:

    Ufkumuzu açıp bilgilendirdiğin için teşekkür ederim.