Ne zamandır yazayım diyorum bir türlü vakit bulamıyordum. Şu sahte ürün mevzusunu ele alalım.
Bizim okullarımızda alfabeden önce dürüstlük ve ahlak eğitimi verilmesi hayatı zaruret olmuştur.
Çünkü sahtekarlıkların çoğunu eğitimli ve kariyer sahibi insanlar yapıyor.
Paranın sahtesi çabuk anlaşılıyor ama adamın sahtesini anlamak zaman alıyor. Eskiden bu tür kişiler deşifre olunca kameralar karşısında yüzünü saklardı şimdi tam tersi reklam olsun diye gerinerek poz veriyor. Zerre miktarı utanma arlanma yok.
Tarım bakanlığı peş peşe sahte gıda markalarını yayınlayıp duruyor. Yediğimiz içtiğimiz gıda maddeleri arasında neredeyse organik ve karışım bulunmayan bir şey bulmak neredeyse imkansız. Eee bu kadar sahte gıda ile beslenen bedenler doğal olarak sağlıklı olamıyor bu defa hastahane ve ilaç sektörü devreye giriyor. Gel gör ki orda da sahtekarlık bilhassa özel sektörde diz boyu.
Dünya üzerinde insan sağlığı ülkemizde olduğu kadar ucuz değil. Sudan sebeplerle insanlarımız ölüp gidiyor. Binalar yangın ve depreme karşı dayanaksız. Madenlerimiz ona keza. Ola ki birisi alkol almak istedi içtikten sonra ya körlük veya ölüm arasında nasibine ne düşerse.
Geçenlerde çok garipsediğim ve hatta güldüğüm bir haber okumuştum. Adana’da şebeke suyunu zemzem diye şiş elenip satıldığını görünce olayın vehameti daha net anlaşılıyor.
Aç gözlülük ve daha fazla kazanma hırsı her türlü kutsalı çiğnemek için yeter sebep.
Sorunun çözümü elbette mümkün
1.Ailede ve okulda ahlak eğitimi.
2.Etkili denetim mekanşzması.
3.Müsamahasız müeyyide ile adaletin eksiksiz tecellisi.
Bunları yapamıyorsak daha çok insanımızı hiçi hiçine kaybetmeye devam ederiz.
Vatandaşı olmaktan her zaman gurur duyduğum ülkemde insan hayatına ve sağlığına daha fazla önem verilmesini temenni ediyorum.
Ahilik sisteminin yürürlükte olduğu dönemde hatalı ve kalitesiz ürün yapan esnafın papucu dama atılırmış. Acaba aynı sistem uygulansa kaç tane namuslu üretici kalır?