Ülkede ve dünyada her gün yüzlerce olay yaşanmakta. Bir kısmı doğrudan veya dolaylı bizi ilgilendirmekte. Adam sende geç git desem olmuyor. Hal böyle olunca ister istemez bu olayların olumlu veya olumsuz etkileri üzerine düşünmek zorunda kalıyorsun.
Halbuki çiçek ,böcek, kelebek, aşk meşk konuları üzerine yazacak olsan, suya sabuna dokunmasan, kimse seni eleştirmez.
Kış bastırırken evinde yanacak odunu, kömürü, doğalgazı olmayan, doğru dürüst beslenmeyen aileleri düşünmeden olmuyor. Yatağa aç giren çocukları, karda kışta botsuz ve montsuz yavrucaklar insanın içini üşütüyor.
Hani geçenlerde beş tane bebek bir gecekonduda çıkan yangında hayatını kaybetmişti. Ne kadar üzücü ve dramatik bir durum. Anne geri dönüşüm için atık topluyor baba hapiste. Ve hayattan kopan beş masum yavru.
Kerkük’te yaşananlar son nüfüs sayımında kırk iki bin araçla binlerce taşıma peşmerge kerkük nüfusuna yazılıyor ve bin yıllık Türkmen şehri alenen kürtleştirilmeye çalışılıyor.
Dışişlerinden tek cümle “olanları takip ediyoruz. ” Takip değil,diplomatik ve hukuki yollardan bu saçmalığın önlenmesi beklenirdi.
Kuzeyimizde ve güneyimizde devam eden savaş muhtemel sığınmacı problemi. Mevcutları yeterince rehabilite edememişken!
Bunun kiralık ve işsizliğe etkileri yeterince etkileri pek gündem olmıyor.
Beyaz yakalıların beyin göçü başka bir dert. Ülkeye katma değer sağlayacak yüksek teknoloji üretecek beyinler elimizden kayıp gidiyor.
Öteden beri bizden birşey olmaz diyerek Türk insanının kabiliyetini hiçe sayanlar ,aşağılık kompleksinden çıkamayan batı hayranları imkan verildiği takdirde evlatlarımızın neleri başarabileceğini herkes gördü. Yeter ki sahip çıkıp koruyalım. Ama onu bile beceremiyoruz.
Dökme suyla değirmen dönmez demiş atalarımız. İthal et ve tarım ürünleri ile bu ekonomi yürümez. Kendi çiftçimize destek olalım paramız kasada kalsın.
Su ve gıda güvenliği stratejik bir durum. Yaşanan kuraklık gösterdi ki sularımızı korumalıyız. Susuzluk kıtlığı davet eder. O sebeple şu israfını önleyici ve caydırıcı tedbirlere acil ihtiyaç hasıl oldu. Buna mukabil orman yangınları nedeniyle eksilen ağaçlarımızın yerlerine süratle yenileri dikilip bozkır ve kıraç yerler ağaçlandırılmalıdır.
Hastanelerde yaşanan ve insan hahatıyla kumar oynayan şebekeler çökertildi ibretlik cezalar verilmeli. Gözünü para hırsı bürümüş muhterislerin insafına terk edilmemelidir. İster yeni doğan ister yaşlı bakım ve bilhassa yoğun bakım üniteleri gözden ırak tutulmamalıdır.
Adalet bakanının açıkladığı” cezasızlık algısı”
Kamuoyundaki bu durum devlete olan güveni sarsacak boyuta gelmeden suçluların ön kapıdan alınıp , arka kapıdan salınmaması ve kamu vicdanının zedelenmememsi gerek.
Adam cinayetten yakalanıyor vay efendim şu kadar suç kaydı varmış. Madem vardı da bu şahıs niye sokakta dolaşıyor? Neden hakettiği yerde değil? İllâ siyasi bir suç mun işlemesi lazım hapse girmesi için?
İllegal yollardan gayrı meşru kazanç sağlayanların revaç bulduğu bir ortamda alın teriyle helal kazanç yapanların vergisini verenlerin ne düşündüğünü anlayabiliyor musunuz? Haramın bu kadar rağbet gördüğü ortamda pek sanmıyorum. Hatta deyim yerindeyse enayi gözüyle bakılıyor.
Diğer yandan peş peşe konkardato ilanları, iflaslar ve fabrikaların başka ülkelere taşınmasının önüne geçeçek ne gibi bir eylem planı var? Bu aynı zamanda sermaye transferi ve işsizlik anlamına gelir. Buna mutlaka çözüm bulunmalıdır.
Dün daha önce dikkat çektiğimiz bir konuda cumhurbaşkanının ağzından tepki verilmesine sevindim gerçekten. Benzerlerini Dallas ve kovboy filmlerinde gördüğümüz sahnelerin yerli versiyonları. Tiksindik artık.
Tv dizi ve sinema sektöründeki gayr-ı milli ve ahlâki yapımlar konusunda uyarması yerindeydi. Gündüz kuşağı saçmalıkları evlere şenlik. Kültür bakanlığının konuya eğileceğini umuyorum.
Yine şiddeti hayır adı altında toplumda yükselen sesin vicdanlarda yankı bulduğu doğrudur.
Kime yönelik olursa olsun şiddet insanı ve vicdanı bir sorundur. İnancımız da bu konuda şiddete cevaz vermez.
Kıymetli okuyucularım, ülkeler ekonomik ve kültürel olarak işgal altında. Askeri anlamda işgal pahalı bir iş o sebeple daha kolay ve kazançlı yolu tercih ediyor baskın kültür ve ekonomi devletleri. Hem ürünlerini satıyor para kazanıyor hemde sempatizan kazanıyorlar.
Kendilerini yenilmez armada ve medeniyet mimarı diğerlerini vahşi ve barbar gösteriyorlar.
Gerçekte öyle olmadığını herkes biliyor.
İşte Doğu Türkistan da ve Filistin’de Yemen’de yaşanan insanlık dramları ortada.
Bir türkü sözü var “dert bşr değil Elvan Elvan hangisine yanayım”misali.
Kalın sağlıcakla.