Gel vatandaş gel, sıcak simide gel!
Sonunda Türkiye’de bu da oldu. Ziraat yapan çiftçilerimize kredi desteği sağlamak için kurulan Ziraat Bankası, simitçi oldu. Yalnız bu iş Ziraat Bankası’na yetmez, simidin yanında mutlaka turşu da olması lazım. Malum üretici ve ticaret erbabı zorda… Bir kıyak da Orhangazi’de faaliyet gösteren meşhur Gedelek Turşu Fabrikası sahiplerinden birisine yapılmalı. Ziraat Bankası, Gedelek turşucusu da olmalı. İşte o zaman simit ile birlikte turşu yemenin tadına doyum olmaz. Ziraat Bankası bekleme salonlarına masa ve sandalyeler konmalı ve gelen müşterilere mecburi olarak simit ve turşu satılmalı; emeklilerin maaşından simit ve turşu parası kesilmeli. Zira o ürünler bankada mecburi satılmazsa, firmaların zararları yok edilemez.
Yaa arkadaşlar, bu Simit Sarayı ve simitçilik işi karlı bir iş olsa, o zaman Simit Sarayı neden iflas etti? Eğer iflas eden ve para kazanmayan bir iş ise Ziraat Bankası, Simit Sarayı’nın milyonlarca borcuna neden ortak olur? Bu işte bir terslik ve bir bit yeniği var, ancak kokusu sonra çıkacak.
SİMİT SARAYI, BU KADAR BORCU NE ZAMAN YAPTI?
Simit Sarayı zinciri; aslında çok iyi düşünülmüş, her şehirde ve yurtdışında çok iyi franchising bayi ağı ile yüzlerce dükkan açmış bir firmaydı. Firma sahiplerinin isim dışında bir sermayeleri yoktu. Büyük potansiyelli bir fabrika değildi; makineleri, teçhizatı ve demirbaşları yoktu. Her gördüğümüz Simit Sarayı, ayrı bir tüzel kişilik ve ayrı bir firmaydı. Ayrı tüzel kişilikler olarak kurulan bayi ağı, bireysel olarak iflas edemezdi; hele hele toplu olarak iflas etmeleri ancak hepsi birden bir sel baskını ve deprem geçirirse olabilir. Aklımızla alay ediyorlar, ne ara bu borcu başarıp Simit Sarayı iflas ettirildi. Simit Sarayı’nın iflası üniversitelerde iktisat kitaplarına konmalı ve öğrencilere ekonomi dersinde okutulmalıdır. Türkiye’de her gün işadamı ve fabrika iflasları oluyor. İcra dairelerinde haciz dosyaları koridorlara taştı. Peki; bu icra dairelerine düşen firmaları neden devlet bankaları borçları ile birlikte almıyor? Simit Sarayı’na bu ayrıcalık neden yapılıyor? Simit Sarayı’nın b*kunda boncuk mu var?
SİMİT SARAYI, TANK PALET FABRİKASINDAN BİLE ÖNEMLİ
Türkiye öyle bir süreçten geçiyor ki; akıl, fikir ve beyin tavana asıldı. Akla ziyan işler peş peşe yapılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tank Palet Fabrikası’nı Katarlılara peşkeş çekme sebebini, ‘’50 milyon dolarımız yok. Onun için Tank Palet Fabrikası’nı işletmek için özelleştirme kapsamında Katarlılar’a yap-işlet-devret modeli ile kiraya verdik’’ diyerek açıklıyor. Ancak Tank Palet Fabrikası’nın on misli paraya Ziraat Bankası’na Simit Sarayı’nı aldırıyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Simit Sarayı’nın un, yağ ve susamdan başka ne sermayesi var? Ortada sadece bol miktarda simit var. Artık akıl ve mantık sınırlarını aşıp vicdanlarımızı da yaralamaya başladık.
PEKİİ… DOĞA KOLEJİ ÖĞRENCİLERİ NE OLACAK?
Simit Sarayı’nı hiç tereddütsüz kurtaran AK Parti iktidarı, Türkiye’nin en büyük eğitim kurumu Doğa Koleji’nin düştüğü dar boğaza seyirci kalıyor. Doğa Koleji, Türkiye’nin seçkin eğitim kurumlarından birisidir. Kaliteli eğitimi ile binlerce öğrencisi üniversitelere üst sıralardan girmiştir. Zora giren Doğa Koleji’nin Türkiye genelinde 70 bin öğrencisi var ve ayrıca 13 bin öğretmen de bu okullarda görev yapıyor. Bu okullarda öğretmenler maaş alamadıkları için derslere girmiyor ve öğrenciler de öğrenim göremiyor. Bu durumda üniversiteye hazırlanan çocuklarımız, üniversite sınavlarında nasıl başarılı olacak. Doğa Koleji’nin Milli Eğitim Bakanlığı’nda Simit Sarayı kadar hükmü yok. Unutulmasın ki keser döner sap döner, bir gün hesap döner. İşçiye, memura, eğitime, emekliye, EYT’liye, Tank Palet Fabrikası’na para yok, simitçiye para var! Sevsinler sizin çağ atlayan ekonominizi. Unutulmasın ki; artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Millet İttifakı ortakları ile yeni kurulan partiler birlikte girecekleri seçimde bu akıl almaz savurganlığın hesabını sandıkta görecek.
Millet İttifakı; bileşenleri ile ‘TÜRKİYE’YE İYİ GELECEK.’