Türk milleti, dini değerlerinden koparıldı mı?

A+
A-

Başlık birileri için belki ironi olabilir ama maalesef toplumsal katmanlarda AKP’nin iktidarıyla birlikte ahlaki ve dini değerlerin içi boşaltılarak sıradan basit formlara dönüştürüldü.

Yıllarca aşiret ve tarikat bağlarının güçlü olduğu Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde bazıları su ve elektrik aleni bir şekilde kaçak olarak kullanılıyordu. Buna dini kılıf da uydurmuşlardı. Elektrik ve su sayaçlarını okutmamak, dahası parasını ödemedikleri su ve elektriklerin kesilmemesi için de gerektiğinde baş kaldırabiliyorlardı. Bu anlayış hala hızlanarak devam etmektedir. Bu anlayışa mensup insanların dini ritüelleri öne çıkarması da işin bir başka önemli noktasıydı.

AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte devlette var olan yazılı kurallar önce işlevsizleştirildi. Cemaat ve tarikatların devlete bakışı, AKP eliyle bütün vatan sathına yayıldı. Hem cemaat ve tarikatların, hem de AKP’nin aynı noktada buluşarak devletin imkân ve kabiliyetlerini hoyratça şahsi işlerine alet etmesi, kullanması bir tesadüf mü yoksa inandıkları ideolojinin bir gereği mi?

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da bu sürece dini fetvalarıyla destek vermesi, camilerin iktidarın bültenlerinin okunduğu mekanlara dönüşmesi, illerde, ilçelerde ve en son mahallelerde mantar gibi çoğalan ve hangi maksada hizmet ettiği dahi beli olmayan, denetlenmeyen mekanlar ile toplumsal hayattan farklı paralel bir yapıyla karşı karşıyayız.

Devletine sahip çıkmayan, devlet kurumlarını bir atlama tahtası olarak gören, devletin imkanlarını ailesine, yandaşlarına ve türevlerine aktaran bir heyula var karşımızda.

Ülkenin stratejik kurumlarını ehil insanlardan arındırarak militanlarıyla dolduran, milyar dolarları bulan, para transferlerini denetimden kaçıran, vergiden kaçınmayı bir meziyet sayarak kul hakkı olan vergiyi yandaşlarının hanesine yazan züğürt ağaların konuşmalarına şahit olmaktayız.

Hukukun yerini keyfiyetin aldığı, eleştirinin ihanet kabul edildiği, yandaşların devlet kurumlarında ortalama 20-30 bin civarında maaşla taltif edildiği, halkın geçim sıkıntısıyla boğuştuğu bir buhranın acılarını yaşıyoruz hep birlikte.

Bütün sınavlarda şaibenin hala devam ediyor olması, devlet memuru olmak için AKP’den referansın belirleyici olduğu bir bedeviliği iliklerimize kadar yaşamaktayız. Ve işin en acıklı yönü bu heyula utanmadan kendi içinde, “Ömerleri araması” ayrı bir tenakuz olarak karşımızda durmaktadır. Bu yapıdan Ömerler, Harunlar çıkmaz, çıksa çıksa Karunlar çıkar.

Böylesi adalet duygusundan kopmuş korku ütopyasıyla varlığını devam ettiren bir iktidara karşı vatandaştan sadece tepki ortaya çıkmadı. Aynı zamanda dini referansları kullanan AKP ve türevlerine karşı dini değerleri dahi sorgulamaya başladı. Bütün bu pragmatist- Makyavelist politikalar sonucu halk dini değerlerden soğudu. Gençlikte ise bir başkaldırı ortaya çıktı. Bu başkaldırının adı ‘DEİZM’dir.

Deizm hareketi önümüzdeki yıllarda Türk milleti için büyük bir sorun olarak ortaya çıkacaktır. Evet, AKP politikaları sonucu imam hatip liselerinde başlayan deizm hareketi, Türk gençliğinde maalesef taban bulmuş durumda. Her gün cemaat, tarikat ya da bunların vakıflarıyla ilgili ahlak dışı uygulamaları duydukça, okudukça ve gördükçe vatandaşın tepkisi sadece AKP’ye değil, maalesef dini değerlere de yönelmektedir. Şu Kızılay başkanının açıklaması önümüzdeki yıllarda vergi kaçakçılığı için bir örnek olarak okullarda okutulacaktır.

Bütün bu olup bitenler karşısında ‘dini referanslı bir yapı nasıl bu kadar canavarlaşabiliyor’ sorusunun cevabını hep birlikte düşünmeli, araştırmalı ve halkımıza anlatabilmeliyiz. 15 Temmuz faciası karşımızdayken böylesi yapılara hoşgörü ile bakacak kadar saf olmamalıyız. Devlet denetiminin olmadığı her yapı Türk devleti için bir tehdittir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Clicky