Ekonomik Tetikçi (ET – I)

A+
A-

John Perkins’in (1945) ‘’Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları’’ kitabını bir kitapçıda elime aldığımda kitabın üzerindeki, ‘’ABD’de tam 24 yayınevinin yayınlamaya korktuğu, yazarın 5 kez yazmaya karar verip her seferinde rüşvet ve tehditlerle vazgeçirildiği, yayınlandığı ülkelerde gündemi sarsan, tüyler ürperten gerçekler.’’ bu yazıyı okuyunca kitabı almaya karar verdim. Bu bir cep kitabı şeklindeydi ve soluksuz bir şekilde okumaya koyuldum…

Kitabın özeti, giriş kısmında yazıldığından ilk okuduğumda hayretler içerisinde kaldım:

Ekonomik  Tetikçi  (ET)’ dediğim kişiler, birçok ülkeyi trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir. Bu kişiler, Dünya Bankası, Birleşik Devletler Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ve diğer yabancı ‘yardım’ kuruluşlarından büyük şirketlerin kasalarına ve gezegenimizin doğal kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin ceplerine para aktarırlar. Kullandıkları araçlar arasında sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık, seks ve cinayetler vardır. Oynadıkları oyun, imparatorluklar kadar eskidir ama günümüzün küreselleşme sürecinde yeni ve korkutucu bir boyuta ulaşmıştır. Nereden mi biliyorum? Ben de bir ET idim!

John Perkins, Ekonomik Tetikçi olarak Ekvador’a gider. Daha sonraki durakları sırasıyla Endonezya, Panama, İran, Kolombiya ve Irak olacaktır.

John  Perkins, evet bir ‘ET.’  Bu kitabı 2010 yılında okuduğumda inanın tüm iktisadi, felsefi, tarihi, sosyolojik bilgilerim bir anda karma karışık bir hale geldi. Daha önce bizlerin düşündüğü, algıladığı, hayal kurduğu ama çözemediği karışık ve karanlık ekonomik, siyasi, jeopolitik kurguları, bir ‘tetikçi’ olarak John Perkins korkmadan tüm örnekleri ile dillendirdi, yazıya dökerek bizleri bilgilendirdi.

‘ET’ olarak, görev sırasında devlet başkanları, başbakanlar ve birçok kamu ve özel sektör görevlileri ile iş gereği yakın ilişkilerde bulundu. ‘ET’,  arkasında  koskoca bir devlet ve onun egemenliği altındaki küresel örgütler, Dünya Bankası, IMF, CIA, STK’lar, basın ve yerli işbirlikçileri. Hep birlikte iflasına sebep olacakları ülkelerde işbirliğine giriştiler ve kazandılar… Kaybeden devamlı oranın yerli halkı… Sonuçta da ülke olmuştur.

Ülkeleri, altyapı inşaatları kapsamında oluşturulan kalkındırma yalanı, milyarlarca dolarlık gerçek olmayan ‘şişirilmiş projeler’ ve bu projeleri gerçek gösteren, sahte bilim insanları, kamu görevlileri, kısaca yerli işbirlikçiler ile yürütülmektedir. Yöntem çok açık, amaç belli; gelişmemiş veya gelişme aşamasındaki ülkeleri yüksek oranda altyapı oyunlarıyla ödeyemeyecekleri yüksek oranda borçlandırmak, bu borçlanmayı uzun  sürelere dönüştürerek, ödenmemesi için tekrar yeni altyapı projelerine yönlendirmek.

Üretmeden, tüketim sarmalı içine alarak ‘küresel sermayenin’ örümcek ağına düşürmek… Evet, bizlere yakın kavramlar; yüksek faiz, yüksek enflasyon, yüksek dış borç, yüksek cari açık, yüksek işsizlik, düşük milli gelir. Ve sonuçta stagflasyon… (Durgunluk)… Bu kısır döngünün neticesi, fabrikaların çalışma sürelerinin kısalması veya kapanması, ücret seviyelerinin düşmesi, devletin gelir kaybı, insanların yaşam kalitelerinin düşmesi sebebiyle oluşan ekonomik, sosyal ve psikolojik travmalar. Maalesef yüzlerce kötü örnek…

“Biz ekonomik tetikçiler, küresel imparatorluğun yaratılmasında gerçekten sorumlu olanlarız ve birçok farklı şekilde çalışırız. Belki de en sık kullanılanı, öncelikle şirketlerimize uygun kaynakları olan ülkeleri bulur ve gözümüzü üstlerine dikeriz, petrol gibi. Ardından Dünya Bankası veya onun kardeşi başka organizasyondan o ülkeye büyük kredi ayarlarız. Fakat para asla gerçekte o ülkeye girmez. O ülke yerine o ülkede projeler yapan kendi şirketlerimize gider. Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar…’’

‘’Bizim şirketlere ilaveten, o ülkedeki birkaç zengin insanın kar sağlayacağı şeyler. Bunlar toplumun çoğunluğuna yaramaz. Yine de o insanlar, yani bütün bu ülke borcun altına sokulur. Bu borç ödeyemeyecekleri kadar büyüktür ve bu da planın bir parçasıdır, geri ödeyemezler.‘’

‘’Ardından biz Ekonomik Tetikçiler gidip onlara deriz; Dinleyin, bize bir sürü borcunuz var. Borcu ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü petrol şirketlerimiz için oldukça ucuza satın. Ülkenizde askeri üs kurmamıza izin verin veya askerlerimizi desteklemek için dünyanın bir yerine asker gönderin, – Irak gibi – veya bir dahaki BM seçimlerinde bize oy verin.’’

‘’Elektrik şirketlerini özelleştiririz. Sularını ve kanalizasyon sistemlerini özelleştiririz ve ABD şirketleri veya diğer çok uluslu şirketlere satarız. IMF ve Dünya Bankası bu şekilde çalışır. Ülkeyi borca sokarlar ve bu öyle büyük bir borçtur ki ödenemez!‘’

Çok uluslu şirketlerin bünyesinde, arkalarındaki büyük desteklerle çalışan bu Ekonomik Tetikçilerin olmadığı, sonuçta ülkelerin bu küresel oyuna gelmediği bir dünya… Hepimizin isteği bu olmalı… Bunun için de içinde yüksek teknolojik katma değer ürünlerin bulunduğu bir üretim tarzı…

Başka çaremiz kalmadı!

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 8 Yorum
  1. Veysel Budak 5 dedi ki:

    Aynen ET.

  2. İdris SEVER dedi ki:

    Elinize sağlık. Bu borçlandırılma durumu bana neden tanıdık geldi acaba?!

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Köprüler. …yollar …kanallar olabilir mi…???

  3. Raji dedi ki:

    Demokrasiye, üretime ağırlık verilmezse,
    bu çetenin sömürü düzeni her daim var olcaktır.

    1. Hüseyin Cahit Soyer dedi ki:

      Konuya, isin icindeki aktorun itirafiyla aciklik getirdiginiz icin tesekkur ederiz. Hızlı hareket etmek gerekiyor. Her geçen gün kaynaklarımız eriyor.

  4. Tansel Saylı dedi ki:

    Raji Kardesim… tüketim ekonomisimi takip ettiğimiz müddetçe çok haklısın. . … Üretip, hakça bölüşmek güzel olmaz mı. ???

  5. Ahmet Çavuşoğlu dedi ki:

    Güzel ve gerçekleri açıklayan yazıların devamı temennisiyle, ellerine sağlık… Yazılarının devamını temenni ederim… Selamlar!

    1. Tansel Saylı dedi ki:

      Ahmet’cigim çok teşekkürler … selamlar.